49 | MAHVOLMUŞ HAYATLAR

1.3K 215 194
                                    

Uzunnn bir aradan sonra merhabalar güzellerim umarım hepiniz iyisinizdir. Ayyy özlemişim burayı ve siziii 🥹

Malumunuz bugün 27 Ekim ve bizimkilerin evlilik yıl dönümüü bu bölümde benim hem onlara hem de size hediyem olsun.

Sizde bizimkilere hediye olarak OY verip bol bol YORUM yaparsanız çoook sevinirlermiş öyle söyledilerrr

Şu yasaklı günlerde tek motive kaynağımın sizin o güzel geri dönüşleriniz olduğunu unutmayın lütfen.

Okumaya geçmeden önce oy vermeyi unutmayın lütfen keyifli okumalar dilerimm

Okumaya geçmeden önce oy vermeyi unutmayın lütfen keyifli okumalar dilerimm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


49. BÖLÜM

"Mahvolmuş Hayatlar"


Ölüme hep bir adım uzaklıkta olduğumu söylemiştim değil mi?

Ama artık değişen bir şey daha vardı ki, ben öldürmeye de hep bir adım uzaklıktaydım. Gözümü kırpmadan bir can alabilirdim. Bu kulağa çok korkunç geliyordu yani bundan aylar önceki Efsun bu gerçekten deliler gibi korkarak kaçabilirdi.

Ama ne ben artık eski Efsun'dum ne de dost bildiğim insanlar artık dostumdu. Koca bir yalan çukuruna düşüp, o cehennemde yanmadan önceki o korkak küçük kızı öldürmüşlerdi. Yerine ise yaralı ama daha güçlü bir kadın geri gelmişti.

Bundan dakikalar önce sevdiğim adamın ölmüş olmasından deliler gibi korkarken, şimdi tam kafama yaslanmış bir silah vardı ve ben ölmeye bir adım uzaklıktaydım.

Ve yine beni ölüme bir adım yaklaştıran kişi güvendiğim bir insandı. Evet belki deli saçmasıydı ama ben Tuğ’a güveniyordum. Hem de kafama silah dayamasına izin verecek kadar...

Yakıcı nefesim genzimi tarumar edip giderken sertçe yutkundum ve işittiğim sese odaklandım. Aylar olmuştu bu iğrenç sesi duymayalı ve lanet olsun ki tanıyordum bu sesi.

Boynumdaki kol canımı yakmayacak şekilde beni sararken, kafama yasladığı silahı iyice bastırdı Tuğ. Korkunun yerleştiğine adım kadar emin olduğum gözlerim onun kara gözlerine tutundu. Korkuyordu Baran. Bana bir şey olacak diye deliler gibi korkuyordu. Bunu yüz ifadesinden, sanki benim değil de onun kafasına silah dayanmışçasına deli gibi göğüs kafesinin korkuyla şişmesinden anlıyordum.

Baran gözlerimin içine bakarak dişlerini sıktığında “Korkma,” dedi kalın sesiyle. Ben korkmuyordum ki zaten. Histerik bir gülüş sesi duyduğumda bakışlarım sesin sahibine kaydı ve Deha ile göz göze geldim. Yüzü kanlar içindeydi ama o tam bir ruh hastası gibi dudaklarındaki sinsi gülüşüyle bana bakıyordu.

KAYIP NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin