Keyifli okumalar dilerim:)
19. BÖLÜM
"Kırık Mühürler"
Dila İrel...
"Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir," demiş Goethe. Kalbim bir cehennemdeydi şu an ama yüzümdeki gülümseme kimseyi kırık olduğuma dair şüphelendirmiyordu bile. Kırılgan olmam benim suçum değildi belki ama beni kırmalarına izin vermek tamamen benim suçumdu...
İliklerime kadar yaşamayı seviyordum. Sevmeyi, sevilmeyi en dibine kadar tatmıştım ve hâlâ da tadıyordum. Eğlenmenin dozunu kaçırdığım zamanlarda fazlasıyla olmuştu. Pişmanlıklarım yoktu benim hayatta. Bazı şeyler yaşanması gerektiği için yaşanıp geçiyordu. Çocukluğum iç karartıcı geçse de ben hep gülmeyi bilen biriydim.
İleriye dönük veya geçmişe bağlı yaşamıyordum hayatı. Ben sadece anı yaşayanlardandım. Çünkü bir insanın her şeyini kaybetmesi saniyeler içinde oluyordu ve sen hiçbir şey yapamıyordun.
Teyzemi de kaybettiğimizde hiçbir şey yapamamıştık. Benim yaralı kız kardeşim Efsun hem annemin hem de teyzemin ölüleriyle karşılaşmıştı. Ben hep sonradan gelmiştim o mateme.
Ben onun gibi değildim hayata karşı. O hep iç karartıcı tavrını bırakmazdı. Soğuk davranır insanları ürkütürdü. Sevilmediğini sanıyordu hep. Oysa kalbimde onun için koca bir taht vardı. Miniğimdi o benim. Bense onun aksine hayat doluydum, yani o hep öyle söylerdi.
Bazen düşünürdüm bu yaşadıklarına rağmen nasıl ayakta kalabiliyor hâlâ diye. Çünkü o duygularını gizlemeyi çok iyi biliyordu. Küçük yaşlarımızdan beridir böyleydi bu. Ben onun ablasıyken o benim ablammış gibiydi. Benim kalbimi kırmasınlar diye kendi kalbini kırdırıyordu. O bunu bildiğimi bilmiyordu ama Efsun hep benim için kendini ateşe atıyordu.
Küçükken babam bizi her dövdüğünde o benim önüme geçerek daha fazla darbe alırdı. Durmaksızın ağlamaya başladığımda ise kendi de ağlayarak beni teselli ederdi. Küçücük kalbi olan bendim aslında, onun kalbi dünyalar kadardı. O benden acımı alırdı ama ben ondan acısını alamazdım hiç. Ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum çoğu zaman. Saman alevi gibi parlayan bir öfkem vardı ve bununla beraber ağzımdan çıkan saçma cümleler... teyzemin ölümüyle ilgili onu suçlayan kelimeler kullanmıştım.
Sonra onun ağlayarak evden gidişini izlediğimde, kendimde hıçkırarak ağlamış ve köpekler gibi pişman olmuştum o cümleleri kurduğum için. Günler geçmişti onunla konuşmayalı. Koca evde yapayalnızdım artık. İstediğim onu kırmak değildi. Sadece kendini bir odaya kapatıp günlerce dışarıyla iletişimini kesmesini istememiştim. Evine her gittiğimde elim boş dönmüştüm. Korkmuştum çünkü kendine bir zarar verir diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP NEFES
Teen FictionBelki tam değildik ama hiç eksikte olmamıştık. Bize bir mezar kazacaktım, sonra ikimizi de öldürecektim. Bu ölüm fiziken olmayacaktı sadece. Ruhlarımız ayrılacaktı ilk önce bizden. Sonra duygularımız terk edecekti bedenimizi. Hayallerimiz bir rüya g...