Çakma Shrek

2K 34 17
                                    

"Afra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Afra. Biz bunu hiç bir zaman bilemeyeceğiz sanırım..." Bilemeyeceğiz çünkü sen işe yaramaz bir koca gibi karının yanında olman gereken zamanda yanında olmadın.

Annem yardıma ihtiyacı olduğu zamanlarda gereken psikolojik desteği alsaydı belki şu an hayatta olurdu. Benim gibi ihtiyacı olduğu zamanda psikiyatrik tedaviye erişebilseydi annem yaşıyor olurdu. Bunu düşünmek kalbimi acıtıyordu. Babam birkaç sene önce benim hastalığımın uydurma olduğunu düşündüğü gibi anneme de inanmamış olmalıydı. Ben o zaman bunları anlayacak yaşlarda değildim. Ama şimdilerde düşündükçe gerçekleri anlıyordum.

Kapım tekrar çalındığında kendi düşüncelerimden nefes alamayacak noktaya gelmiş, boğulmak üzereydim. Gelen kişi babamın şirketinin CFO'su ve en yakın arkadaşlarından biri olan Banu teyzeydi. Kendimi bildim bileli Banu teyze ve babam birlikte çalışıyordu. Babamın ona karşı güveni sonsuzdu. Banu teyze sadece şirketten biri değil aynı zamanda aileden biriydi. Annem öldükten sonra benimle ilgilenen tek insan o olmuştu. Senede bir kez okul ziyaretlerinden geldiğim zaman beni karşılar, yatılı okula dönerken çantamı hazırlamama yardım ederdi. Okul masraflarımı ve harçlıklarımı ondan isterdim. Canım bir şeye sıkkın olduğunda onu arar saatlerce dertlerimi anlatırdım. Bana annem sanki oymuş gibi akıllar verirdi. Annem öldükten sonra babamla arasında belki bir şey olabilir diye düşünmüştüm. Sürekli birlikte zaman geçiriyorlardı ve aralarında bir şey olsa buna üzülmezdim. Babamın başına parası için üşüşen genç kızlardansa, benim de sevdiğim bir kadınla evlenmesi beni hiç rahatsız etmezdi. Ama sonradan öğrendiğime göre Banu teyzenin zaten senelerdir sakladığı bir kız arkadaşı vardı. Hatta bir kız arkadaştan da öte onlar hayat partneriydi.

"Faruk geldi. Sizi bekliyoruz." Faruk... Demek müstakbel nişanlımın adı Faruk.

"Güzelim. Hadi koluma gir, aşağıya inelim." Babamın dediğini yapıp elimi koluna koydum. Beraber odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya indik.

"Çok güzel görünüyorsun Afra. Annen seninle gurur duyardı." Banu teyzenin sözleri beni tekrar duygusal moda sokmuştu. Gerçekten annem benimle gurur duyar mıydı?

Salona geldiğimizde orada kimse yoktu. Faruk'u babamın çalışma odasına almış olmamalılardı. Ne de olsa bu bir isteme töreni değil, bir iş anlaşmasıydı. Babamın çalışma odasına girdiğimizde kapının hemen ardında iki tane geniş cüsseli adam duruyordu. Kulaklarında bluetooth kulakları olan babamın güvenlik görevlileri koca adamlar başları ile babamı selamladıktan sonra geçmemiz için bize yol verdiler.

Onlar çekildikten sonra babamın masasının önündeki koltuklardan birinde oturan orta boylu takım elbiseli bir adam yavaşça ayağa kalktı. "Hasan merhaba. Sen de Afra olmalısın." Bana elini uzattığında yüzümdeki şok ifadesini gizlemeye vaktim olmamıştı.

"Güzel kızım. Bu Faruk. Faruk, sana kızımı taktim etmekten gurur duyarım. Ailemize şimdiden hoşgeldin."

Olamaz, bu olamaz...

Adam en iyi ihtimalle 40-45 yaşlarında olmalıydı. Karşımda patates çuvalına benzediğini düşünmekten kendimi alamadım. Hatta eğer yeşile boyasak yüzü aynı Shrek'in kopyası gibiydi. Bununla evlenmektense kolejdeki çelimsiz erkekleri tercih ederdim.

Bu adamla evlenmek, aynı yatağa girmek... Çakma Shrek... İğrenç, iğrenç!

Elimi zoraki bir şekilde ona uzattığımda sıkmak yerine elimi dudaklarına götürüp bir öpücük kondurdu. İçim daha fazla tiksinti ile dolmuştu. Kusmak istiyorum.

"Titriyorsun prenses."

Bu bir kabus olmalıydı. Her zaman babamın bana seçtiği adamı benden en fazla 6-7 yaş büyük biri olarak hayal etmiştim. Ama şimdi karşımda neredeyse babam yaşında bir adam duruyordu. Babam düpedüz beni kendi arkadaşlarından biriyle evlendiriyordu.

Kalbim korku, tiksinti ve utançla dolup taşıyordu. Babamdan, karşımda duran adamdan ve tüm bu patriarkal saçmalıklardan nefret ediyordum. Babam beni kandırmış, bana ihanet etmişti. Bu saçmalığın bir açıklaması olamazdı.

Belki de en başından bunu beklemeliydim. Belki de kendimi en kötüsüne hazırlamadığım için suçlu bendim. Ama babam, annemle olan görücü usulü evliliği ve birbirlerini ne kadar sevdiklerini anlattığında o kadar kötü olamayacağını düşünmüştüm. Babam karşımdaki adamdan belki birkaç yaş büyük ama ondan kesinlikle daha yakışıklıydı. Yakışıklı olmamasını geçtim, aramızdaki inanılmaz yaş farkına rağmen bu adamı koca gibi görebilir miydim? Ayrıca kendinden 20 yaş küçük bir kadınla evlenmek bu adamı rahatsız etmiyor muydu? Babamın evlenmemi istediği adam aslında sapık olabilir miydi?

Karşımda onlar birbirileri ile konuşurken söylediklerinin tek bir kelimesini duyamıyordum. Onlar da bunu farketmeden yüksek ihtimalle benden ve benim hayatımdan konuşuyorlardı. Fırsatım varken kaçmalıydım. Yatılı okuldan buraya dönmek yerine Avrupa'da kaçacak bir delik bulup ortadan kaybolmalıydım. Babam beni yine de bulur muydu? Nasıl tüm bunlardan kaçmak yerine paşa paşa babamın dizinin dibine dönebildim? Nasıl bu kadar saf salak olabildim?

Bundan kurtulmamın bir yolu olabilir mi? Bu adamdan ve bu evlilikten kurtulmanın bir yolu var mı? Aslında düğün için nereden baksan en az 4 sene var. Okulu da uzatırsam belki 6-7 sene kazanma şansım bile olabilir.

"Bu telefonu açmam gerek. Sizi birkaç saniye yalnız bırakıyorum."

Hayır hayır olamaz baba gitme...

Babamın gözlerine kaygı ile baktım ama o görmezden gelerek bana gülümsedi ve odadan ayrıldı.

"Sen hala titriyor musun? Beni gördüğün için bu kadar heyecanlandın mı gerçekten?"

Mal kafa!

Benden herhangi bir cevap alamayınca konuşmasına devam etti. "Eğitimine devam etmek istemene tamamen saygı duyuyorum. Ve sana güveniyorum. Bakire olduğunu öğrendiğimde ne kadar mutlu olduğumu sana anlatamam."

İğrenç. İğrençsin. Senden nefret ediyorum. Bana dokunduğunu düşünmek bile midemi bulandırıyor. Kusmak istiyorum. Demek mutlusun öyle mi? Sana mutluluk neymiş göstereceğim. Sana ait olmadığımı göstereceğim.

Babam çalışma odasına döndükten sonra kendimi iyi hissetmediğimi söyleyerek odama dönmek için iznini istedim. Babam Faruk'a yarın için dinlenmem gerektiği söyleyerek, bana odama çıkmam için izin verdi. Ardıma bile bakmadan koşarak oradan uzaklaştım. Odama geldiğimde önce kusma ihtiyacımı bastırması için mide haplarımdan birini içtim.

Biraz daha iyi hissettiğimde telefonu elime alıp çocukluk arkadaşım Aslı'ya mesaj yazdım.

"Selam Aslı. İstanbulda'yım. Akşam işin yoksa bir şeyler içelim mi?"

Saniyeler sonra cevap geldi. "Neeee döndün mü? W'da çok iyi bir parti var. Akşam orada buluşalım mı?"

"Anlaştık." Bu gece tek bir amacım var. Deli gibi sarhoş olmak ve bugünü hatırlamamak.

 Deli gibi sarhoş olmak ve bugünü hatırlamamak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Afra & Aslı ↑

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin