Dün gece çok fazla şarap içmiştim. Kaç defa yataktan banyoya kadar kendimi zor atıp kustuğumu hatırlamıyordum. Sanki yine de kanımdaki alkol oranı azalmış gibi değildi. Sonra bir farklılık hissettim. Burnuma gelen amber kokusu oldukça tanıdıktı. Kokunun hatıraları tüylerimi ürperterek kafamın içinde canlanırken gözümü açmaya çalıştım. Odam tamamen karanlıktı. Demek hala sabah olmamıştı. Gözüm karanlığa alıştığında camın önünde ayakta duran biri olduğunu fark ettim. Kafamı kaldırıp kim olduğuna daha dikkatli bakmaya çalışırken her şey anlam kazanmaya başladı.
Bu koku... Bu koku Onur'un kokusu. Karşımda duran kişi de Onur.
Kendimi toparlayıp kelimeleri zor seçtim ama sonunda konuşmayı başardım. "Senin burada ne işin var?"
Yatağın başına gelip komodinin üzerinde duran lambanın düğmesine bastı. Işık gözlerimi acıtarak saniyeler için beni kör etti.
"Işığı kapar mısın?" Beni duymazdan gelip ışığı olduğu gibi bıraktı. Üzerinde takım elbisesi ve ciddi bir bakışı vardı. Tam anlamıyla önemli bir iş adamı gibi görünüyordu. Benimse üzerimde beyaz bol bir t-shirt vardı. Belden altım pikenin içinde kalıyordu ama hissettiğim kadarıyla altımda şortum vardı. O karşımda mükemmel görünürken ben yarı sarhoş ve bakımsız bir halde görünüyordum. Uzun zaman sonra ilk karşılaşmamızın bu şekilde olmasını hiç hayal etmemiştim.
"Kusmuk ve içki kokuyorsun." Beni bu halde gördüğü için ölmek istiyordum. Ama artık yapacak bir şeyim yoktu.
"Sanane. Senin burada ne işin var? Seni kim içeri aldı?"
"Gelmemi sen istedin. İçeri de çalışanınız aldı. Söylediğine göre adımı sayıklayarak uyuyakalmışsın. Kadıncağız çok korkmuş. Buraya nasıl gireceğimi bile bilmiyordum ama kapıya geldiğimde beni gördüğüne çok sevindi. Zorluk çıkarmadan içeri aldı."
Yavaş yavaş içki ile kaybolan hafızam yerine geri gelmeye başlamıştı. Havuz başında Onur'a buraya gelmesi için mesaj atmıştım. Sonra Arzu abla yanıma geldiğinde ağlayarak ona olanları anlatmıştım.
"Ben özür dilerim. Sanırım sarhoş olduğum için sana mesaj attım."
"Hadi gel önce bir duşa gir. Sonra konuşalım." Ellerini bana uzattı. Ben de tereddüt etmeden ellerimi ellerinin üzerine koydum. Beni çekip yatağımdan kaldırdı. Birlikte banyoya gittik. Önce suyu açıp küvetin giderini kapattı. Küvet biraz dolduktan sonra yanıma gelip üzerimdeki t-shirtü ve şortu çıkarttı. Tamamen çıplak kaldığımda kendimi garip hissetmedim. Onun yanındaki utangaçlığım kaybolmuştu. Ilık suyun içine girdiğimde takım elbisesinin ceketini çıkartmış, gömleğinin kollarını sıvamıştı.
"Yanıma gelmeyecek misin?" Benimle küvete gireceğini düşünmüştüm.
"Hayır sadece seni yıkayacağım." Uzanıp duş jelini eline aldı. Duş lifinin üzerine döküp, köpürttükten sonra yavaşça vücudumun üzerinde gezdirmeye başladı. Dokunuşu ile vücudumun her köşesi ürpermişti. Ama bunu beni tahrik etmek için yapmıyordu. Sadece içtenlikle benimle ilgileniyordu. Parmakları ile kafa derime masaj yaparken gözlerimi kapattım. Çok duygusal bir noktadaydım. Bana gerçekten değer veriyor olabilir miydi? Gözyaşlarım yanaklarımdan yavaşça süzülürken beni yıkamayı bitirip suyu kapattı. Ağladığımı belli etmemeye çalıştım. Ellerini uzatıp beni ayağa kaldırdı. Getirdiği havlu ile beni kurulayıp, havluyu çıplak bedenime doladı. Bana odaya kadar eşlik ettikten sonra dolabımı açıp yeni bir iç çamaşırı ve t-shirt bulup getirdi. Beni nazikçe giydirdikten sonra tekrar yatağıma yatırdı. Kendisi de yatağın diğer tarafına yatıp kaslı kollarını kafamın altına koydu ve beni göğsüne yasladı.
"Bana mesaj attığında bir toplantı için İzmir'deydim. Sana mesaj attım, aradım. Hiç birine cevap vermeyince çok endişelendim. Hemen basıp buraya geldim. Gelirken kaç tane radara girdim sayamadım... Geldiğimde babana ne diyeceğimi bile kafamda canlandırmaya çalıştım ama neyseki o burada değildi." Ona mesaj attıktan sonra telefonu havuz başında unutmuş olmalıydım. Onu gece yarısı bir anda buraya getirttiğim için suçlu hissettim. Ama diğer yandan varlığı ile huzurlu hissediyordum.
"Geldiğin için teşekkür ederim. Seni korkuttuğum için özür dilerim. Sanırım o kadar içince kendime hakim olamadım."
İkimiz de yorgunduk. Bir süre orada öylece yatarken uyuyakaldık. Uyandığımda güneş doğmuştu ve ben kendimi yeniden doğmuş bir bebek gibi hissediyordum. Onur'un kollarında uyumanın ne kadar mükemmel olduğunu tekrar hatırlamıştım. Onu delicesine özlemiştim. Kendimi daha fazla tutamayıp elimi vücudunun üzerinde gezdirirken buldum. Gömleğinin düğmelerini teker teker açıp önce parmaklarımı göğsünde gezdirdim. Sonra aşağılara doğru indim. Penisine değdiğimde o ellerimin arasında kocamandı.
"Afra." Adımı fısıldadı. Dokunuşumla uyanmış olmalıydı. Bana yavaşça dönüp dudaklarını alnıma bastırdı. Onun bir süre ayrı kalmakla ilgili söyledikleri ve benim tüm şüphelerime rağmen orada yan yana yatıyorduk. Daha fazla bu gerçeğin karşısında duracak sabrım ve gücüm kalmamıştı. Doğrulup kendimi onun üzerine yerleştirdim. Elleri direkt olarak belimi kavradı. Yavaşça yukarı doğru hareket ettirip göğüslerimi avuçlamaya başladı. Onu beklemeden üzerimdeki t-shirtü çıkartıp yere savuşturdum. Gözlerini çıplak bedenimde gezdirdikten sonra sıradaki hamlem için bana kendisi emir verdi.
"Külodunu da çıkart." Saniyesine külodumu çıkarttım. Sonra onun belindeki kemeri söküp, pantolonunun düğmesini açtım. Pantolonunu ve boxerını aşağı indirdikten sonra ortaya çıkan koca penisini yalamaya başladım. Saniyeler sonra beni omuzlarımdan tutup yukarı çekti.
"Buraya gel." Dudaklarımız birbirini tutku ile öpmeye başladı. Bacaklarımın arası çok fazla ıslaktı. Penisinin ucu bacaklarımın arasından bana değiyor, içime girmek için bekliyordu.
Onun da beni, en az benim onu özlediğim kadar özlediğine emindim. Beni daha fazla deli etmek için içime girmeden önce parmakları ile benimle oynamaya başladı. Diğer eliyle de çığlıklarımı susturmak için ağzımı kapattı. Orgazm olmama saniyeler kala parmaklarını geri çekti. Beni üzerinden kaldırıp yatağa yatırdı.
"Senin tadını özledim." Kafasını bacaklarımın arasına gömüp beni yalamaya başladı. Ertelenen zevk, şimdi en baştan başlamıştı. Bacaklarımı iyice açtım. İçimde en ufak bir utanç duygusu yoktu. Tamamen onun olmak istiyordum. Her özel parçamı görsün istiyordum. O dilini hareket ettirdikçe ben de kalçamı hafifçe kaldırıp kendimi ona daha fazla bastırıyordum. Çığlıklarımın arasında defalarca ismini haykırdım. Evdeki güvenlik, çalışanlar, kimse umrumda değildi. O noktada dünya yansa umrumda değildi. Ellerimin altındaki çarşafları sıkıca tutup çektim. O beni yaladıkça sanki geçen haftanın stresi ve mutsuzluğu bacaklarımın arasından akıp gidiyordu.
Kafasını kaldırıp dudaklarını dudaklarımın üzerine getirdi. Onu öptüğümde dudaklarında kendi tadım vardı. İçime girdiğinde aynı zamanda boynumu ısırıyordu. Her şey benim için akıl almaz derecede mükemmeldi. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Kendimi tamamen ona bırakıp altında son nefesimi verdikten sonra orgazm oldum. Hala içimdeyken gözlerimiz birbiri ile buluştu. O da kendini daha fazla tutamayarak benden saniyeler sonra orgazm olmuştu.
"Bu mükemmeldi Afra."
"Biliyorum. Fazla mükemmeldi." Kafamı kaldırıp ona baktığımda uzanıp tekrar beni dudaklarımdan tutku ile öptü.
Kendini sırt üstü yatağa atarken beni de tutup üzerine doğru çekti. Bir süre çıplak bedenlerimiz birbirine değerken üst üste uzandık. Elleri saçlarımın arasında yavaşça beni okşuyordu. Dakikalarca öyle yattıktan sonra kafamdaki sorular yavaş yavaş geri gelmeye başlamıştı.
Biz neyiz? Bundan sonra ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afrâ
Romance(+18) Bir anlık zevk, sonrası pişmanlık... Babamla yaptığım basit bir anlaşma var. Üniversite diplomamı alabilirim ve o kimi seçerse onunla evlenmek zorundayım. Ama babamın seçtiği adamı gördüğüm saniye bundan kaçmak zorunda olduğuma emindim. Afra...