Nişan töreni boyunca hayatımın en yavaş ve en işkence dolu 2 saatini geçirdim.
"Neden yemek yemiyorsun?" Faruk'un rahatsız edici ses tonuyla irkilmeme sebep oldu.
"Canım istemiyor." Stres altındayken asla ağzıma bir lokma koyamıyordum.
"İyi belki bu sayede fazla kilolarından kurtulursun." Sözlerini bitirince salak salak gülmeye başladı.
Gerçekten bu adamdan nefret ediyorum. Önümdeki tabağı kafasında kırsam? Normalde şiddet yanlısı bir insan değilim. Benim gibi sakin bir insana kurdurduğu hayallere bak. Ayrıca fazla kilo mu? Boyum 1.68, kilom ise 56. Daha ne kadar zayıf olmamı istiyor ki? Ayrıca kilom doktor kontrolünde. Belirli bir kilonun altına düşmemem gerekiyor. Bunları ona söyleyip kendimi yoracak değildim. Gözlerimi devirip samimiyetsiz bir şekilde gülümsedim.
Yemekten sonra her nişan töreninin vazgeçilmez anına geçtiğimizde ecel terleri döküyordum. Faruk ile 4 dakika herkes bizi izlerken dans edecektik. Elimi tutup beni dans pistinin ortasına sürüklediğinde yanaklarım utançtan kıpkırmızı olmuştu.
Tüm ilginin üzerimde olmasından nefret ediyorum!
Çok şükür dans boyunca ağzını açıp beni sinir edecek bir şey söylemedi. Dans etmeyi seviyor olmalıydı tüm dansı o yönlendirip işimi kolaylaştırdı. Dansın sonunda beni tutup kollarından sıyrılmama müsade etmeden dudaklarımdan ikinci kez öptü. Bir gecede ikinci kez... Hem de tüm insanların ortasında... Bu adam beni çok uğraştıracak.
Sonraki dansı babamla yaptım. Babama hesap sormak istiyordum. Ona beni evlendirmekten vazgeçmesi için yalvarmak istiyordum. Ama ağzımdan tek kelime söz çıkacak gücüm bile yoktu. Gözlerinin içine baktığımda sadece gurur olduğunu gördüm. Muhtemelen küçük kızı ona milyonlar kazandırıyordu. Sessizliği babam bozdu. "Ona zamanla alışacaksın. Annenin bana alıştığı gibi."
Eğer ağzımı açarsam gözyaşlarına boğulacaktım. Etrafımız dans eden insanlarla doluydu. Eğer tek bir yanlış hareket yapıp babamı rezil edersem olacakları düşünmekten korkuyordum. Babam saygısızlığa asla göz yummazdı. Bunun yerine onun gözlerinin içine bakıp acı acı gülümsedim. Şarkı bittiğinde babam ile ayrıldık. Bir başkası beni dansa zorlamadan ortadan kaybolmaya karar vermiştim. Dans pistinden çıkışa doğru birkaç adım atmışken biri beni bileğimden yakalayıp kendisine çekti. Kafamı kaldırdığımda karşımda duran kişinin Onur olduğunu gördüm.
"Dans edelim." İtiraz etmeme izin bile vermeden bir elini belime koyup beni sıkıca tuttu. Olay çıkmaması için sesimi çıkartmadan boşta kalan elimi omzuna koydum. Bileğimi tuttuğu elini yavaşça yukarı kaydırıp avuçlarımızı birleştirdi. Birbirimize çok yakındık.
Bu koku... Dün içime çektiğim kokusu... Yine başımı döndürüyor. Şu an tek istediğim kafamı göğsüne yaslayıp orada teselli bulmak. Parmak uçlarımda uzanıp onu dudaklarından öpmek.
"Bana bir açıklama yapacak mısın?" Kimse duymasın diye olabildiğince kısık sesle konuştu ama sesindeki tehditi hissedebildim.
"Patronunun nişanlısı ile dans etmekten korkmuyor musun?" Onun da benim gibi dans ile alakası yoktu. Dans ederken Faruk gibi hareketler yapmıyordu. Daha çok olduğumuz yerde minik minik sallanıyorduk.
"Patronumun nişanlısını dün gece yanlışlıkla s*ktikten sonra dans etmem o kadar da büyük bir olay olmasa gerek."
Yanlışlıkla? Neden bana bu kadar sinirli? Faruk'un kuzeni olduğunu nereden bilebilirdim ki? Ona ne söyleyeceğim?
"Bir şey söylemeyecek misin?"
"Hayır. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Sesim kırılgan çıktığı için kendimden nefret ettim.
"Neden?" Ses tonunu kontrol etmeye çalışıyordu ama gözlerine baktığımda benden nefret ettiğine emin oldum.
"Bir hata yaptım. Sizin kuzen olduğunuzu bilseydim..."
"Bilseydin kendini benim kucağıma atmazdın?"
Gerçekten böyle mi düşünüyor? Dün gece yanıma gelip beni peşinden sürükleyen kendisiydi. Bütün gece benimle ilgilendi, iltifatlar etti. Beni odasına çıkarttı. Bana yaptıklarını isteyerek yapmadı mı?
"Bir daha asla olmayacak. Emin olabilirsin."
"Benimle mi yoksa başka erkeklerle mi? Eğer kuzenimi sağda solda başka erkeklerle aldatacaksan bunu bilmem gerek."
Neden böyle konuşuyor? Gerçekten benim hakkımda böyle mi düşünüyor? Gözleri dün geceden ne kadar da farklı bakıyor. Karşımda gerçekten dün gece neredeyse aşık olduğum adam mı duruyor? Ben de ondan nefret ediyorum. Tüm erkeklerden nefret ediyorum. Hepsinden nefret ediyorum!!!
Gözlerinin içine hayal kırıklığı ile baktım ve başka tek kelime etmedim. O da sessizliğini korudu. Müzik bittiğinde hiç bir şey söylemeden kollarının arasından sıyrılıp ondan uzaklaştım. Onur benim hayatımın en büyük hatası olmalıydı.
Dans pistini terk ederken gözlerim Aslı'yı aradı. Onu alarak buradan basıp gitmek istiyordum. Dans eden kalabalığa baktığımda onun da biriyle dans ettiğini gördüm. Dans ettiği kişi nişanlım Faruk'tu.
Harika. Aslı birazdan gelip 'nişanlın aslında çok da kötü biri değil' zırvalıklarına başlar. Gerçekten şu an biriyle dertleşmeye ihtiyacım var ve kimsem yok. Okuldaki arkadaşlarımdan birini arasam? Tüm bu olayları anlatmak kim bilir kaç saat sürer. Lanet girsin...
Kafamı dağıtmak için biraz sağda sola takılıp gelen konuklarla kısa sohbetler ettim. Arada gözlerim Onur'u aradı ama onu göremedim. Heralde gitmişti.
Aslı, Faruk ile dansından sonra birkaç kişi ile daha dans edip yanıma geldi. "Ne yapıyorsun, daha iyi misin?"
"İyi değilim. Artık bitse şu saçmalık... Senin keyfin yerinde görünüyor ama." Aslı her zaman bu tarz törenleri çok severdi. Giyinsin, süslensin, taksın, takıştırsın...
"Fotoğraf çekinelim mi şu aynada? Insta'ya koyacağım."
"Yok, gerçekten hiç canım istemiyor."
"Ya yapma şöyle."
"Neyi yapmayayım? Faruk ile dans ediyordun. Onunla evlenmek istemediğime inanamıyorsun değil mi? Benim yerimde sen olmak istiyorsan al olabilirsin. Ama ben ne bu hayatı, ne de Faruk'u seçtim."
"Bu kadar dramatik olma. Daha evlenmiyorsun bile. Önünde en az 4 sene var. Böyle olacağını biliyordun. Şu an bu kadar sinirli ve üzgün olmanın tek sebebi Onur'un burada olması."
Sanırım haklıydı. "Evet eğer dün gece dışarı çıkmasaydım, onunla hiç tanışmayacaktım. Her şeyi berbat ettim."
"Hiç bir şeyi berbat etmedin. Çok abartıyorsun. Ha nişanından bir gün önce onunla seviştin ha önündeki 4 sene boyunca. Belki okul başladığında başka birini bulacaksın. Belki Faruk düşündüğünden daha anlayışlıdır?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Hiç sadece bazen bazı erkekler açık ilişkiye okey olabiliyorlar. Belki Faruk da onlardan biridir."
"Nasıl yani sence Faruk benim erkek arkadaşım olmasına anlayış mı gösterir?"
"Belki olabilir. Eğer sen de ona saygı gösterirsen..."
"Öyle olsa bile benimle daha fazlasını isteyecektir. Bu gece bile beni iki kez öptü. Onun bana dokunmasına katlanamıyorum."
"Adam senin nişanlın. Bazı şeylere göz yummak zorundasın. Ona istediğini verirsen sen de istediğini alırsın Afra."
Kafam çok karıştı. Sözleri karşısında ağzım beş karış açık kaldı. Aslı ne yaşadı da nasıl böyle konuşabiliyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afrâ
Romance(+18) Bir anlık zevk, sonrası pişmanlık... Babamla yaptığım basit bir anlaşma var. Üniversite diplomamı alabilirim ve o kimi seçerse onunla evlenmek zorundayım. Ama babamın seçtiği adamı gördüğüm saniye bundan kaçmak zorunda olduğuma emindim. Afra...