En Uzun Gece - II (+18)

9.6K 44 3
                                    

"Buna gerçekten gerek yok

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Buna gerçekten gerek yok." Onun yanındayken kalbim müziğin sesinin ritminden daha hızlı atıyordu. Bu halde dans edebileceğimden emin değildim.

Cevabıma aldırış etmeden ayağa kalkıp bana elini uzattı. Ben de az önce sanki hayır dememişim gibi ona elimi geri uzattım. Aslı ile Hakan'ın gittiği yönden giderek kalabalığa karıştık.

Dans eden kalabalığa karıştığımızda belimden tutarak beni kendine döndürdü. Sanki kollarının arasında küçücüktüm. Boşta kalan ellerimi önce kaslı kollarına koydum sonra yavaşça ellerimle kollarını okşayarak geniş omuzlarından yukarı çıkarttım. Dans ederken parmak uçlarım gömleğinin yakalarını geçip tenine temas ediyordu. Güneşten hafif bronzlaşmış yumuşak teni, parmaklarımın ucuna her değdiğinde içimi bir heyecan kaplıyordu.

Gerçekten bu nasıl bir tesadüf? Sadece birkaç saat önce trafikte karşılaşıp ondan etkilenmiştim. Bir daha karşılaşacağımıza ihtimal bile vermezken şimdi bir gece klübünde kollarının arasında dans ediyordum.

Aramızdaki sessizliği kulağıma fısıldayarak o bozdu. "DJ çok iyi çalmıyor mu?"

"Evet işini biliyor." Umarım heyecandan sesim gerizekalı gibi çıkmamıştır.

Sanki biz orada dans ederken belimdeki elleri ve konuşurken tenime değen nefesi, bana kendimi, nerede olduğumu, geleceğimi unutturmuştu.

Yanımıza iki kadın gelerek Onur'a selam verdi. Kadınlar tüm vücutlarını ortaya çıkaran seksi elbiseler içerisinde süper model gibi görünüyorlardı. Harika önümde taş gibi kızlar ona asılıyor.

Onur ilgisiz tavırlarıyla onları gönderdikten sonra tekrar gözlerimin içine gülümseyerek baktı. Bir erkeğin gülümsemesi nasıl bu kadar harika olabilir?

Kendimi müziğin ritmine bırakmam hiç bu kadar kolay olmamıştı. Karşımdaki yakışıklı adam ile ritimde kendimi kaybettiğimde, sanki bambaşka biri gibi hissettim. Her zamanki kontrollü Afra değildim. Babası ne derse onu yapan, geleneklerin kölesi olan Afra değildim. Gözlerimi birkaç saniye kapatıp açtığımda Onur'un beni incelediğini farkettim. Dikkatle kollarının arasındaki bedenime bakıyordu. Onunda benden hoşlandığını anlamayacak kadar saf değildim. Aramızdaki çekim çok açık ve netti.

Saniyeler içinde klübün elektrikleri gitti ve müzik kesildi. Herkes bir anda çığlıklar içinde kaldı. Ayaklarımın yerden kesildiğini farketttiğimde korktum ve ben de bir çığlık attım. "Korkmana gerek yok, benim. Seni kalabalığın arasından çıkaracağım." Konuşan Onur'du.

Beni kucaklayıp yürürken ışıklar ve müzik geri geldi. Beni yavaşça kolları arasından kaydırıp yere bıraktığında nefesim kesilmişti. O kadar yakındık ki dudaklarımızın birbirine değmesi 1 milisaniyeden kısa sürebilirdi. Böyle hissederken dans etmeye devam edebileceğimden emin değildim.

"Bir şeyler içelim mi?" Sözcükleri zor bir araya getirdim. Locaya döndükten birkaç saniye sonra Aslı ve Hakan da yanımıza geldiler.

Aslı yanıma gelip benimle konuşmaya başladı. "Senin neyin var? Galiba bu sefer sarhoş olmayı başarmışsın."

"Sanırım." Kendimi sarhoş hissediyordum ama kesinlikle çok içmemiştim. Belki de beni sarhoş eden alkol değildi.

"Artık kalksak mı geç oldu?" O an gitmek istemiyordum. Buradan çıkıp nefret ettiğim gerçekliğime dönmek istemiyordum.

"Eğer daha fazla kalmak istersen seni ben bırakabilirim. Hem bir şeyler içmek istemiştin." Onur, Aslı ile konuşmamızı dinlemiş olmalıydı.

"Aslında Aslı'yı buraya ben getirmiştim. Ama zaten her halükarda araba kullanacak durumda değilim. Taksi ile dönmemiz gerek."

"Afra sen kal o zaman. Ben taksiyle giderim. Zaten taksi paylaşıp yolumuzu uzatmamıza da gerek yok. Görüşürüz sizle tanışmak güzeldi." Uzanıp yanaklarıma öpücük kondurdu. Diğerlerine de gülümseyerek el salladı.

"Eve gittiğinde bana mesaj at." Onu yalnız bıraktığım için kötü hissetmiştim.

"Asıl sen bana bir şeye ihtiyacın olursa mesaj at. Seni yalnız bıraktığım için içim rahat değil. Ama keyfin yerinde görünüyorsun."

Aslı gittikten sonra birkaç dakika daha locada oturduk. İçkilerimizi söylemek için garsonun gelmesini bekliyor olmalıydık.

"Daha sakin bir yere gitmeye ne dersin? Yukarıda odam var. İçkimizi orada içebiliriz."

Önce ne diyeceğimi bilemedim. Sonra eski Afra olmak yerine az önce dans eden Afra bu soruya ne cevap verirdi diye düşündüm.

"Olur." Ayağa kalkıp uzattığı elini tuttum. Oradakilerle vedalaştıktan sonra onu odasına kadar takip ettim.

Odasına geldiğimizde elimdeki ceketimi ve çantamı koltuğa attım. O da içkilerin olduğu dolabı açtı. "Ne içmek istersin?"

"Cin-tonik yapabilir misin?" Şampanyadan önce cin içmiştim. Çok karıştırmamak için en güvenlisi aynı içki ile devam etmekti.

O içkilerimizi hazırlarken ben de etrafı dolaşmaya başladım. Burası sıradan bir otel odası değildi. Otelin en üst katında bir suitte kaldığına göre belli ki çok parası olmalıydı. Acaba ne iş yapıyor?

Salondaki terasın yanından geçip yatak odasına girdim. İçeride kadife kumaşlarla kaplı mobilyalar vardı. Parmak uçlarımı yumuşak kumaşın üzerinde gezdirdim. Odanın ortasında kocaman bir jakuzi vardı. Acaba oraya başka bir kadınla girmiş miydi? Birkaç saniye sonra artık yalnız olmadığımı farkettim. Onur elinde iki içki bardağı ile kapının eşiğine yaslanmış beni izliyordu.

"Eminim bir noktada onu kullanacağız. Ama önce sana bir şey göstermek istiyorum." Bakışları ile jakuziye işaret ederek bunları söyledi. Bu kadar özgüvenli ve rahat konuşması karşısında yüzüme ateş bastığını hissettim.

İçkimi uzatıp boşta kalan eliyle belimden tutup beni odadan dışarı doğru yönlendirdi. Terasa çıktığımızda gözlerimi gecenin karanlığında parlayan yıldızlardan alamadım. "Gökyüzü çok güzel. Bunu sürekli yapıyor musun?"

Sorum karşısında gülümseyerek bana baktı. "Bunu derken, güzel bir kadını odama getirip ona yıldızları izletmemden mi bahsediyorsun?"

Gülüşü dizlerimin bağını çözecek kadar etkileyiciydi. Resmen aklımı başımdan alıyordu. Cevap vermekte zorlandığımı farkettiğimde o konuşmasına devam etti.

"Seninle ilgili hiç bir şey bilmiyorum. Neden daha önce hiç karşılaşmadık?"

"Burada olduğumda çok fazla dışarı çıkmıyorum. Gece klüpleri de pek benim olayım değil." İçkimden büyük bir yudum aldım.

"Ne senin olayın?" Yavaşça bana yaklaştı. Kollarımız birbirine değdiğinde elektriklenmeyi tekrar hissettim.

"Sence de bu gece çok güzel değil mi? Birbirimizi tanımıyoruz. Drama yok. Sadece anın tadını çıkartsak?" Bu gece ne olursa olsun yarın biz diye bir şey olmayacaktı, olamazdı. Neden ona kendimi anlatıp başını şişireceğim ki diye düşündüm.

"Aslında haklısın. O zaman bu gece one-night-stand yapıyoruz. Yarını düşünmek yok." Onur'un ağzından çıkan sözler karşısında tekrar kendimi bambaşka biri gibi hissettim.

Gerçekten bunu yapacağıma inanamıyorum!

Elimdeki içkiyi alıp bir kenara koydu. Elini saçlarımın arasına götürdü. Beni yavaşça kendine çektiğinde kalbim yerinden çıkacak zannettim. Dudaklarımız birbirine değdiğinde hissettiğim bambaşka bir duyguydu. Dudakları tamamen benim dudaklarımla eşleştiğinde onu öpmenin ne kadar kolay olduğunu düşündüm. Dili ağzımın içinde benim dilime değdiğinde hissettirdiği şey muhteşem ötesiydi. 

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin