Aşkın Peşinde

674 14 0
                                    

Afra'yı görmeden 1 koca ay geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Afra'yı görmeden 1 koca ay geçti. Üstelik ona ulaşabileceğim hiç bir yol yoktu. Telefon numaramı engellemiş, Instagramdan engellemiş ve onu aradığım tüm diğer numaraları da büyük bir ihtimalle benden geldiğini tahmin ederek teker teker engelliyordu. Instagram'dan fake hesap açıp oradan bile yazmaya çalışmıştım. Takip etmediği hesaplardan gelen mesajlara karşı bir engel koymuş olmalıydı. Attığım mesajların hiç birisi ona ulaşmadı bile. Birkaç kez evinin kapısına gittim ama ya babası evdeydi ya da güvenlik beni geri çevirdi. Afra'nın da evden dışarı adım atmaya niyeti yok gibiydi. Evi kocaman bir kompleksin içine kurulu olduğu için canı sıkılmıyor olmalıydı ama bir insan hiç dışarı çıkmadan 30 gün nasıl geçirirdi aklım almıyordu.

Benden kaçıyor olmalıydı. Beni kalbinden ve zihninden silmeye çalışıyor olmalıydı. Belki de bunca günde bunu başarabilirdi. Ben sabırsızca ona ulaşmaya çalışırken o taş gibi bir iradeyle beni görmezden gelebiliyordu. Okulunun açılmasına 3-4 hafta kalmıştı. Sonra beni istese de istemese de görecekti, çünkü evde saklanamayacaktı. Karşısına çıkıp ona onu ne kadar sevdiğimi hatırlatacaktım. Ama bu işkenceye başka 1 ay daha katlanabilir miydim?

Ben onu ilk göreceğim anı kafamda canlandırırken bir gece beklenmedik bir şey olmuştu. Afra, Instagramına bir selfie yükledi. Kendini ön kameradan çekmişti. Ekranda yüzünde masum bir ifade ile makyajlı ve güzel giyimli görünüyordu. Aklıma bin bir türlü şey gelmeye başladı. Bu halde nereye gidiyor olabilirdi? O nereye gidiyorsa onu bulmak zorundaydım. Neyseki Instagram bildirimlerini açmıştım ve dakikalar içinde yüklediği fotoğrafı görmüştüm. Evi de benim evime trafiğe bağlı olarak 20-30 dakika mesafededeydi. Eğer hemen çıkarsam belki de o evden çıkmadan onu yakalayabilirim diye düşündüm.

Arabama atlayıp kendimi yollara vurdum. Afra'nın evine vardığımda arabayı bir köşeye bırakıp koşarak bahçeyi görebileceğim bir yere geçtim. Hala orada mıydı? Hala fotoğrafı çektiği yerde duruyor olabilir miydi?

Orada olduğunu farkettiğimde kalbim göğsümden çıkacak gibi hızlandı. Onu uzun zaman sonra ilk görüşümde benden metrelerce uzaktaydı. Fotoğraftaki gibi siyah bir elbise giymişti. Eteğinin uçları ve saçları etrafta uçuşuyordu. Canımı acıtacak kadar güzel olmuştu. Önünde duran spor arabanın kapısı havaya doğru açıldı. Tahminlerime göre bir Aston Martin'di. Afra eteğini tutarak arabanın içine bindi.

"Bu s*ktiğimin arabası kimin?" Kendi kendime konuşmaya başladım. Afra bindikten sonra araba güvenlikten çıkış yaptı. Hemen önümden geçip gitti. Camları karartılmış olduğu için arabayı kullanan kişiyi göremedim. Koşarak arabama geri döndüm. Onları takip edip kiminle buluştuğunu öğrenmek zorundaydım.

Araba Rumeli Hisarı sahiline gelince durdu. Arabayı kullanan adam kapıyı açıp aşağıya indi. Orta boylu ve şişko bir çocuktu. Afra böyle bir çocukla neden buluşmuş olabilirdi? Çocuk arabadan indikten sonra Afra'nın bulunduğu tarafa geçti. Afra da arabadan çıkabilmek için elini çocuğa uzattı. Afra arabadan çıktığında çocuğa gülümseyip elini tutuyordu. Birlikte, daha önceden bildiğim bir restaurantın teknesine bindiler. Bir sonraki sefer için 30 dakika beklemek zorundaydım. Orada Afra'yı görünce ne söyleyeceğimi düşünmek için 30 koca dakikam vardı.

 Orada Afra'yı görünce ne söyleyeceğimi düşünmek için 30 koca dakikam vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Özcan ile sözleştiğimiz gibi cuma akşamı yemeğe çıkmak için hazırdım. Akşam saat 7'de beni almaya geleceğini söylemişti. Babam'a Özcan ile yemeğe çıkacağımızı söylediğimde tabi ki de çok mutlu olmuştu.

Üzerime modumu yansıtan siyah bir elbise giydim. Kolları uzun ama boyun kısmı açıktı. Eskiden Onur'un aldığı anahtar kolye sallanan boynum şimdi bomboştu. Takı kutumdan başka bir kolye seçip taktım. Onu unutmaya yemin etmiştim. Elbisenin beli dar, kalça kısımları kloş geliyordu. En son istediğim şey Özcan'ın karşısında seksi dar bir elbise ile çıkıp yanlış bir mesaj vermekti. Saçlarımı açık bırakıp çok hafif makyaj yaptıktan sonra Özcan'ı beklemek için bahçeye çıktım. Muhtemelen dakikalar sonra orada olurdu. Kafamı telefonuma gömüp Instagramda gezindim. Onur'dan ayrıldığımdan beri yeni bir fotoğraf koymamıştım. Belki de bu kadar içime kapanmam çok saçmaydı. Kim bilir o kendini belki Yasemin ile belki de başka kadınlarla avutuyordu. Telefonun ön kamerasını açıp bir selfie çekip hikaye olarak ekledim. Belki bunu görecekti çünkü muhtemelen fake hesap ile beni takip ediyordu. Ya da belki de beni çoktan unutmuştu.

Özcan sözleştiğimiz saatten tam 30 dakika sonra beni almaya geldi. Güvenlikten geçip yanımda arabası ile durdu. Kapıyı açıp kendimi ön koltuğa attım. Arabası çok alçak olduğu için binmekte zorlanmıştım. Özcan'a sadece arkadaş kalmak konusunda çok açık olsam da onunla buluşup yemeğe gitmek garip geliyordu. Belki de teklifini reddetmeliydim. Ama ona acımıştım.

Özcan içten bir gülümsemeyle bana selam verdi. Neyseki ne öpmeye ne de sarılmaya çalışmadı. "Bu gece çok güzel olduğunu söylemek zorundayım."

"Teşekkürler Özcan. Sen de iyi görünüyorsun." Arabasını hareket ettirip evden uzaklaştık. Nereye gittiğimizi söylemişti ama daha önce gittiğim bir yer olmadığı için bilmiyordum.

Araba durduğunda deniz kenarına gelmiştik. Arabasının anahtarını vale olduğunu düşündüğüm bir adama uzattı. Sonra birlikte bir tekneye bindik.

"Bu tekne bizi yemek yiyeceğimiz restauranta götürecek. Üşümezsin değil mi? Boğaz esintili oluyor." Önceden böyle bir şey olduğunu söylese belki yanıma bir şey alırdım ve üşümezdim çünkü Ağustos geceleri soğuk olmaya başlamıştı. Neyseki yolculuk kısa sürdü ve biz restauranta giriş yaptık. Bize gösterilen masaya oturup, menüye göz atmaya başladık.

"Özcan, burada potansiyel kız arkadaş adaylarının bizi göreceğinden emin misin?" Sonuçta yemeğe bu sebeple çıkmıştık.

Küçük bir kahkaha attı. "Afra koca İstanbul bir gecede bizi nasıl görsün? Yemekler geldiğinde garsondan seninle fotoğrafımızı çekmesini isteyeceğim. Sonra kızlar benimle böyle güzel bir restauranta geldiğini görecek ve senin yerinde olmayı hayal edecek." Kapsamlı bir plan yapmıştı.

Yemek olarak karışık deniz mahsülleri ve salata, içecek olarak da 2 kadeh kırmızı şarap söyledikten sonra sohbet etmeye başladık. Açıkçası komik bir çocuktu. Ortada böyle garip bir durum olmasa iyi arkadaş olabileceğim birisiydi.

Ayrıca geldiğimiz restaurant ve ambiyansı çok güzeldi. Boğaz köprüsü hemen tepemizde pırıl pırıl parlıyordu. Aklıma Onur'un evinden görülen köprü manzarası geldi. Beni cama dayayıp içime girdiğinde gözlerimin önündeki manzara... Yanaklarım utançla kızardı. Onunla ilgili düşünceleri aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım. Ama ne yazık ki başarılı olamadım. Onur'un düşüncesi de yüzü de gözümün önünden gitmiyordu. Hatta karşımda bana doğru gelmekte olan adam aynı Onur'a benzemiyor muydu? Bir dakika o zaten Onur'du.

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin