Davetsiz Misafir

1.7K 27 0
                                    

"Afra Hanım gelebilir miyim? Hala uyuyor musunuz?" Kapım açıldı, içeri evimizde çalışan Arzu abla girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Afra Hanım gelebilir miyim? Hala uyuyor musunuz?" Kapım açıldı, içeri evimizde çalışan Arzu abla girdi.

Kafamı yastığı gömmüş, günden ve saatten habersiz uyuyordum. Son bir haftam da aşağı yukarı böyle geçmişti. Gündüz uyuyor, geceleri de kendi gerçekliğimden kaçmak için dizi ya da film izliyordum.

"Uyandım ama kahvaltı etmeyeceğim. Kahve var mı?"

"Afra kahvaltı etmezsen sana kahve veremem. Midene zarar vereceksin. Zaten hassas." Camın önüne gidip perdeleri açtı.

"O zaman perdeleri geri kapat. Gözlerim acıyor. Yataktan kalkmamı istiyorsan kahve içmem gerek."

"Kalkmanı ben istemiyorum. Baban istiyor. Bugün bir ziyaretçin olacakmış."

Lütfen Shrek olmasın, lütfen Shrek olmasın...

"Faruk Bey gelene kadar kendine çeki düzen vermen gerek."

"Neden bana bunu yapıyorsunuz? Ne günah işledim? Neden, neden?"

"Afracığım, küçük kızım. Seni böyle görse annen nasıl üzülürdü. Sen de annen gibi tüm kötü durumların içinde her zaman iyiliği gören insanlardansın. Lütfen kendini böyle salma."

Annem o gerizekalı hapları içip canına kıymasaydı eğer belki her şey bu kadar kötü olmazdı. Ama Arzu abla haklı. Artık kendime acımayı bırakmak zorundayım. Hayatımın iplerini elime geri almak zorundayım. O çakma Shrek'e rağmen...

Kalkıp önce duşa girdim. Üzerime bir şeyler geçirip, aşağıya indim. Mutfakta Arzu ablanın hazırladığı avokado tostu yedikten sonra biraz kendime geldim. Sanırım günlerdir pek bir şey yemediğim için enerjim bitmişti.

"Faruk Beyler geldi. Bahçeye aldım." Kapı görevlimiz haber vermişti. 'Beyler' derken? Acaba Faruk yalnız gelmemiş miydi?

Bahçeye yürürken kendimi teskin ettim. Afra sen güçlüsün, bir Shrek sana ne yapabilir?, bunun üstesinden geleceksin, zaten okulun başladığında dersleri bahane edeceksin ve onunla görüşmek zorunda kalmayacaksın.

Bahçeye çıktığımda Faruk'un Onur ile geldiğini gördüm. Ne demeye her yere birlikte gidiyorlardı ki?

"Prenses, senden haber alamayınca öyle korktum ki. Nasılsın?" Kollarını açıp üzerime doğru yürümeye başladı. Olduğum yerde donup kaldım. Sonunda bana sarılarak, yanaklarıma öpücük kondurdu. İğrenç!

"Hoşgeldiniz." Artık bir şeyler söyleme zamanım gelmişti.

"Nasılsın Afra?" Faruk'a cevap vermediğimi görünce aynı soruyu Onur sordu. En son görüşmemize göre bakışlarındaki öfke yok olmuş gibi görünüyordu ama sıcaklık da yoktu.

"İyiyim, teşekkürler. Sen nasılsın?"

"İyiyim. Yani iyiyiz. Faruk ve ben."

Faruk'un ne durumda olduğu umrumda bile değil.

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin