İşkence

1.9K 30 1
                                    

Afra, Faruk'un kolunda nişan alanına yürürken içim öfke ve kıskançlıkla doluydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Afra, Faruk'un kolunda nişan alanına yürürken içim öfke ve kıskançlıkla doluydu. Onunla evlenen ben olmalıydım. İşe yaramaz kuzenim değil ben. Tüm işleri ben hallediyorum, köpek gibi ben çalışıyorum ama CEO diye gezip, en harika kızla o evleniyor. Bunu amcama söylesem adam ya beni öldürür ya da kalp krizi geçirip kendi ölür. Faruk'a söylesem işler daha da kötü biter. Çekip vurur beni büyük ihtimalle. Duygusuz, bencil piçin teki. Sonra da Afra'ya neler yapar kim bilir? Kemiklerinden derisini ayırana kadar işkence eder.

Kafamı başka yöne çevirdim. Onları dans ederken görme işkencesine katlanamıyorum. Faruk'un elleri Afra'nın belindeyken tek istediğim o elleri bileklerinden koparıp, Afra'yı oradan çekip almak.

"Onur, hadi şampanya patlat." Faruk bana seslendi.

"Olur abi." Şampanyayı alıp yanlarına gittim. Banu ve Hasan da bardakları alıp yanımıza geldiler. Şampanyayı çalkalayıp kapağını patlattığımda kalabalıktan bir alkış koptu. Bardaklara köpüklü şampanyayı servis ettim.

"Uzun ve mutlu bir evliliğe..." Afra'nın babası sözlerini bitirdiğinde herkes kadehlerinden bir yudum aldı. Faruk Afra'nın küçük bedenini tutup kendisine çekti. Onu dudaklarından öptü. Afra kıpırdamadan karşısında duruyordu. Öpüşüne karşılık vermedi, sadece bitmesini bekledi. Faruk geri çekildiğinde Afra kafasını benim olduğum yöne doğru çevirdi. O güzel gözleri yaşlarla dolmuştu.

Banu Afra'nın yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldadı. Faruk da benim yanıma geldi.

"Eee nişanlım hakkında ne düşünüyorsun?"

"Çok iyi bir aileden geliyor. İyi bir eğitim almış. Bence oldukça şanslı bir adamsın."

"Umrumda olmayan şeylerden bahsediyorsun ufaklık."

"Sen söyle o zaman nasıl buldun nişanlını?"

"Güzel değil mi? Seksi bir yanı var bence ama gizliyor." Şimdiden onu çıplak hayal ettiğine eminim. 

Ben ne yapacağım? Bununla nasıl yaşarım? Sanki Afra'yı kaçırıp süper kahraman mı olacağım? Buna değer mi? Hayatımdaki her şeyi Faruk ve babasına borçluyum. Babam borç batağına saplanıp, annem bizi terkedip gittiğinde amcam gelip hayatımı düzene sokmadı mı? Tüm okul masraflarımı ödeyip bana bu hayatı kurmam için imkan sağlamadı mı?

"Gidip içecek bir şeyler alacağım. Sen de istiyor musun?"

"Sen keyfine bak. Ben nişanlımın yanına gidip gelen tebrikleri kabul edeceğim."

Viskimi alıp kalabalığa karıştım. Birkaç dakika sonra Afra ve babasını kalabalık arasında gelen misafirlerle konuşurken gördüm.

Acaba Afra şu anda ne düşünüyor? Hareketlerinden ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla mutlu değil. Peki neden babasına karşı çıkmıyor? Bana bakmasa da burada olduğumun farkında olduğunu biliyorum. Dün gece muhteşemdi. Onu tekrar gördüğümde ona hiç bir şey söyleyemedim. Yaşadığım şey tam olarak bir işkence değilse de ne?

 Yaşadığım şey tam olarak bir işkence değilse de ne?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunun hayatımın en zor günü olacağını biliyordum. Ama onu karşımda görmek... Bu kötü bir şans mı yoksa kaderin acımasız bir oyunu mu? Bu her neyse dün karşıma çıkan adamın, nişanlımın kuzeni olması, şu an burada nişan törenimde gözlerini dikmiş bana bakıyor olması, bu bambaşka bir şey... Bu kötüden bile daha kötü bir tesadüf... Bu bir işkence. Bu durumdan kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundayım. Faruk ile evlenemeyeceğimi biliyordum. Ama bu şartlar altında onunla nişanlı da kalamam.

Herkesten nefret ediyorum. Babamdan, Faruk'tan, hatta Onur'dan da. O da bu dünyanın bir parçası. Kendi isteklerini yaptırmak isteyen patriarkal erkeklerden bir diğeri. Her şeyden ve herkesten kaçıp gitmek istiyorum. Sadece iyi bir plana ihtiyacım var.

Nişan yemeği için hazırlanan uzun masaya oturduğumuzda bir yanımda Faruk diğer yanımda ise Aslı vardı. Onur masanın diğer ucunda bizden olabildiğince uzak bir noktayı tercih etmişti. Babam baş köşede gelen misafirlere geldikleri için teşekkür edip, yemeği başlattı.

Aslı kulağıma eğilip fısıldadı. "Sen iyi misin? Hiç iyi görünmüyorsun?"

"Aslı sen onu görmedin mi?" Faruk duymasın diye o kadar sessiz konuşuyordum ki Aslı duymakta zorlandı.

"Ne, ne dedin anlayamadım. Tuvalete gidelim mi? Yüzünü yıkarsın."

"İyi fikir." Ayağa kalktığımı farkeden Faruk nereye gittiğimi sordu.

"Tuvalet." Kısa ve öz bir cevap vererek Aslı ile oradan uzaklaştım.

Evin içine girip ana salonu geçtik. Onu arka tarafta kalan tuvaletlerden birine götürüyordum. Konuştuklarımızı kimsenin duyması riskine giremezdim.

"Sigaran var mı?" Kapıyı arkamızdan kilitlerken sordum.

"Sen sigara içmezsin ki." Şaşkınlıkla soruma cevap verdi.

"Ama bu gece içiyorum." Çantasını açıp içerisinden mentollü sigaralardan çıkartıp birini bana uzattı, diğerini de kendi dudakları arasına koydu.

"Neler oluyor? Nişanlın söylediğin kadar kötü değil. Vücudu gayet iyi. Dün akşamki adamla kıyaslama sakın."

"O burada." Yaktığım sigaradan içime bir nefes çekip dumanı dışarı bıraktım.

"Kim burada?" Aslı'da sigarısını yakıp içmeye başladı.

"Onur burada. Daha kötüsü de Faruk'un kuzeniymiş."

"Şaka yapıyorsun. Şaka değil mi?" Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi bana bakıyordu.

Kafamı hayır anlamında acı acı salladım. "Sıçayım böyle işe. Bu nasıl şans? Ne yapacaksın şimdi?"

"Hiç bir şey. Yani Onur beni tanımıyor gibi davrandı. Ben de öyle davranmaya devam edeceğim. Faruk'tan ise kurtulmanın bir yolunu bulmak zorundayım."

"Sence böyle bir şey mümkün mü? Baban buna izin verir mi?" Sesi bir umut olduğunu düşündüğü için heyecanlı gelmişti. Ama babamın tabi ki buna izin vereceğini hiç sanmıyordum. Tüm sessiz çığlıklarıma gözünü kapatmıştı. Babam gibi birinin tükürdüğünü yalaması hiç mümkün değildi.

"Kaçacağım." Çektiğim sigara dumanı ile tek solukta söyledim.

"Baban yıkılır. Senden başka kimsesi yok. Annen öldükten sonra da adamcağız bir anda 10 sene yaşlanmıştı. Eskiden ne kadar yakışıklıydı..." Babamın Aslı'nın ilk crush'ı olduğunu nasıl unuttum? İğrenç...

"Kimsesi olmadığı için mi beni yurtdışına postaladı? Babam kendinden ve paradan başka bir şeyi düşünmeyen bir adam. Onu güvenmekle hata ettim."

İçinde olduğumuz tuvaletin kapısı çalındı. "Afra orada mısın? Hadi yokluğun daha fazla fark edilmeden içeri gel, lütfen." Banu teyzenin gözü sürekli üzerimdeydi. Hızla sigaralarımızı söndürüp, kokunun çıkması için camı açtık. Kollarımızla hava akımı yaparken bir yandan konuşmaya başladım.

"Geliyorum. Sen bekleme. 2 dakikaya masada olurum." Aslı ile birbirimize bakıp halimize güldük.



AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin