İçeriye girdiğimde neyseki üzerimde Onur'un ceketi vardı çünkü bir süre ne yapacağımı bilemeden orada donup kaldım. Sonra tanıdık bir yüz bana yakınlaştı. Gelen kişi Selin'di.
"Afra, iyi misin? Bir sorun mu var?" Halime bakılırsa sorun olduğu anlaşılıyordu ama yine de kibarca sordu.
"Evet. Özcan ile havuza düştük de. Bana verebileceğin bir havlu ve saç kurutma makinesi var mı?" Ben sözlerimi bitirirken Özcan da peşimden içeriye girmişti.
"Selin abla bize kıyafet ayarlar mısın? Kızın biri beni havuza itti. Afra da arkamdan yanıma girdi. Kıyafetlerimiz sırılsıklam oldu."
"İnanamıyorum. Neler olmuş böyle. Benimle gelin." Selin'in peşinden üst kata çıktık. Özcan'a babasından bir kıyafet verdikten sonra onu orada bırakarak bana onunla gelmemi söyledi. Dediğini yapıp peşinden ayrılmadım. Beni odasına götürüp dolabını açtı.
"Selin hiç gerek yok. Bana havlu versen yeterli." Odası benimkine benzer büyüklükteydi. O tabi hem yaşı daha büyük olduğu için hem de burada yaşadığı için içeriyi daha yetişkin tarzda döşemişti. Benimki en son 11 yaşında annemle seçtiğim pembe duvar kağıtları ile kaplı klasik bir çocuk odası gibiydi. Sadece yatağımı Banu teyze ben 15 yaşına geldiğimde klasik çift kişilik bir yatak ile değiştirmişti.
"Saçmalama. Üzerindekiler sırılsıklam. Neyseki biri sana ceketini vermiş de."
"Evet neyseki." Onur yine centilmence beni düştüğüm zor durumdan kurtarmıştı.
"Bak bu elbiseyi giyebilirsin. Sonra aşağıya dönüp eğlenceniz kaldığınız yerden devam edin tamam mı?" Selin ile bedenlerimiz hemen hemen aynı olmalıydı. Sadece benim kalçalarım ve göğüslerim ondan daha büyüktü. O yüzden bana streç bir elbise seçip verdi. Teşekkür edip elbiseyi elime aldım. Ama partiye devam etmek istediğimden emin değildim. Arkadaşımı kurtarmak için çılgınca bir hamle yapmıştım. Ama büyük ihtimalle o öpüşüşümüzü diğer herkes gibi Onur da izlemişti.
Selin çıktıktan sonra üzerimdeki elbise ile onun verdiği elbiseyi değiştirmek için Onur'un üzerimdeki ceketini çıkarttım. Elbisemin belindeki fermuarını çözüp elbisemin askılarını indirdim. Tam elbisemi belimden kaydıracaktım ki kapı ardına kadar açıldı. Korku içinde çığlık attım. İçeri kim girdiyse beni yarı çıplak görmüştü.
"Aşağıda en az 200 kişi var ve sen kapıyı kitlemeden soyunuyor musun?" Onur sinirle konuşmaya başladı. Ellerimle göğüslerimi kaparken utançla kıpkırmızı kesildim. Ama haklıydı. Neyseki gelen oydu. Beni çıplak gören tek kişinin tekrar çıplak görmesi çok büyük bir olay olmasa gerekti.
"Sana söylüyorum. Cevap vermeyecek misin?"
"Hızlı olursam kimse gelmez diye düşünmüştüm." Ben konuşurken o da arkasındaki kapıyı kilitledi. Onun karşısında giyinmemi mi istiyordu?
"Ama düşündüğün gibi olmadı." Yavaşça yanıma yürümeye başladı. Ben orada hala memelerimi tutmuş put gibi duruyordum.
"Devam et." Bu bir rica değil emirdi.
"Edemem. Sen varken edemem. Çıkar mısın?" Sesim titreyerek çıkmıştı. Lanet olsun...
"Çıkamam. Sana devam et dedim." Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Ama sesi çok sinirli geliyordu.
Yanıma kadar gelip durduktan sonra konuşmaya başladı. "Neden nefes nefesesin?"
Kendini topla Afra... Kendini topla Afra... Sen güçlü bir kadınsın Afra... Lanet olsun ki kafamdan geçen sözlerin hiç biri işe yaramıyordu.
"Havuzda sen o adamı öperken sizi izlediğimde ne hissettim biliyor musun?" Odada baş başa olmamıza rağmen kulağıma fısıldıyordu.
"Ne?" Ben de fısıltı içinde cevap verdim.
"Canım çok yandı." Sesi gerçekten de üzgün geliyordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Ona bir açıklama yapmalı mıydım? Özcan'a yardım etmek için onu öptüğümü söylemeli miydim?
"Senin bana ait olduğunu düşünmüştüm."
"Ben sana aitim." Daha fazla dayanamayarak içimden geçen sözcüklerin dudaklarımdan dökülmesine izin verdim.
"Hayır, değilsin." Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. "Eğer bana ait olsaydın o adamı, dilini boğazına sokarak öpmezdin."
"Dilimi boğazına sokmadım." Gerçekten de ikimiz de dilimizi kullanamdan öpüşmüştük.
"Unuttun mu ben de oradaydım. Nasıl öpüştüğünüzü gözlerimle gördüm. Benden bu şekilde mi intikam alacaksın?" Az önce fısıltıyla konuşuyordu, şimdi ise tam tersine bağırmaya başlamıştı.
"İntikam almak için yapmadım."
"Ne için yaptıysan yaptın. Sen benim tanıdığım Afra değilsin. Gözlerinin içine baktığımda o eski saf ve masum kızı göremiyorum." Arkadaşım için yaptığım küçük bir öpücüğün Onur'u bu hale getirebileceğini nereden bilebilirdim ki? Ben hala aynı kişiydim. Ama o çok farklı bakıyordu.
"Bundan sonra ne olacak biliyor musun? Bundan sonra benim için yoksun. Senin adını bir daha ağzıma almayacağım. Her gece başka bir kadınla birlikte olacağım ta ki bedenimden de ruhumdan da tüm izlerini söküp atana kadar."
"Hayır bunu yapamazsın." Sesim biraz ağlamaklı çıkmıştı ama kendimi tutmakta çok zorlanıyordum.
"Yapacağım. Hatta birazdan gidip Yasemin'i buraya getireceğim. Ve onu bu yatakta s*keceğim. Sen o zamana kadar buradan gitmiş olursun değil mi?"
Sözlerini bitirdiğinde bana iyice yaklaştı. Ya beni öpecekti ya da bana vuracaktı. Ama ikisinin arasında bir şey yapmaya niyeti yoktu.
"Ama eğer son kez s*kimin tadına bakmak istersen sana bir ayrıcalık tanıyabilirim." O kadar yakındı ki nefesinden yayılan viskinin kokusu ile sarhoş olmak mümkündü.
"Sarhoşsun. Ne dediğini bilmiyorsun."
"Peki sen bilirsin. O zaman gidip Yasemin'i bulayım." Geriye doğru bir adım attı. Onu tutup bileğinden yakaladım. Bu hareketimle sol memem açıkta kalmıştı ama umrumda değildi.
"Aptalca bir şey yapma." Önce onu tuttuğum elime baktı. Sonra da bakışlarını boşta kalan göğsüme dikti. Gözlerinde sinir de vardı, teslimiyet de vardı. Yasemin'i istemediğini biliyordum çünkü beni istiyordu.
Sağ elini enseme geçirip beni arkamdaki duvara doğru itti. Sarhoşken onunla sevişecek kadar aklımı yitirmiş miydim? Sorunlarımız dağ gibi önümüzde duruyorken gerçekten seks bizi tekrar bir araya getirmeye yeter miydi?
O beni öpmeden bunun bir hata olduğunu söylemeye kadar verdim. Çünkü eğer beni öpmeye başlarsa kendimi durduramayabilirdim.
"Onur sarhoşsun. Bunu sen ayıkken konuşalım."
"Konuşmak istemiyorum. Sadece seni öpmek istiyorum." Gözlerimi kapattım. Ben de onu öpmek istiyordum. Daha fazla karşı koymaya gücüm yoktu. Dudaklarımız buluştuğunda buna bu kadar süre bile karşı koyduğuma inanamadım. Onu tekrar öpmek en güzel rüyalarımdan bile daha güzeldi. Dudaklarım sadece onun dudaklarını öpmek için yaratılmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afrâ
Romance(+18) Bir anlık zevk, sonrası pişmanlık... Babamla yaptığım basit bir anlaşma var. Üniversite diplomamı alabilirim ve o kimi seçerse onunla evlenmek zorundayım. Ama babamın seçtiği adamı gördüğüm saniye bundan kaçmak zorunda olduğuma emindim. Afra...