Günahlar (+18)

2.9K 21 2
                                    

Kuş cıvıltıları ve güneş ışığı kaldığım odaya dolarken gözlerimi açtığımdan yine aynı yatak odasında uyanmıştım ama tek bir farkla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kuş cıvıltıları ve güneş ışığı kaldığım odaya dolarken gözlerimi açtığımdan yine aynı yatak odasında uyanmıştım ama tek bir farkla... Hemen yanımda çıplak bedeniyle Onur bana dönük bir şekilde uyuyordu. Dolgun dudakları, hafif çıkmış pis sakalı, kaslı kolları ve hafif güneşten yanmış teni ile mükemmel görünüyordu.

Saçlarına parmak uçlarımla dokunduğumda dün geceki hatıralar gözümün önünde canlandı. Beni öpüşü, kıyafetlerimi çıkarışı, dudaklarını çıplak bedenimde dolaştırması... Tekrar ve tekrar zihnimde canlandırdım.

Onu uyandırmamaya çalışarak üzerime onun t-shirtünü giyip aşağıya indim. Bu sefer sabah kahvesini ben yapmak istemiştim. Kahveyi hazırlayıp tuşa bastığımda merdivenlerde aşağıya doğru gelen ayak sesini duydum.

"Günaydın." Yanıma gelip kollarını bana doladı. O bana sarıldığında kollarının arasında kaybolmayı seviyordum. Parmak ucumda uzanıp onu dudaklarından yavaşça öptüm. "Günaydın. Kahve birazdan hazır olur."

"Kahveden önce uyanmak için daha güçlü bir şeye ne dersin?" Bir elini t-shirtümün içine sokarak göğsümü kavradı. Diğer elini de kalçama götürerek okşamaya başladı. Bir süre dillerimiz birbirine tutku ile değerek öpüştükten sonra beni belimden tutup mutfak tezgahına oturttu. Vücutlarımız birbirine değiyordu ve ben ereksiyonunu bacaklarımın arasında hissediyordum. Parmakları klitorisimle buluştuğunda inlemeye başladım. Önce hafifçe benimle oynuyordu sonra iki parmağını ileriye itip, klitorisimi arasına alıp sıkıştırdı.

"Böyle devam etmemi ister misin?"

"Hayır seni istiyorum." Parmaklarını geri çekip altındaki boxerı çıkarttı. Ellerini kalçama koyup beni kendi vücuduna doğru çekti. İçime kayarak girdiğinde tekrar zevkten çığlık atmaya başlamıştım.

"Ah-ah-ahhh." Kalçasını ileri geri hareket ettirirken omzuna dişlerimi geçirdim. İkimizin de daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. Aynı anda orgazm olduğumuzda kahve makinesinden kahvenin olduğuna dair ses geldi.

"Tam zamanında." Geri çekilip beni tezgahtan aşağı indirdi.

Tekrar sarılarak alnımdan öptü. "Güne her gün böyle başlarsam hiç bir derdim kalmaz."

O gün ve gelecek 3 gün şu şekilde geçti: uyan, seks, kahve, yemek, havuz, tekrar seks, yemek, film, tekrar seks, uyu... Eğer bu rutinimizi sevmediğimi söyleseydim yalan söylüyor olurdum. Açıkçası sanki balayında gibiydik. Dertsiz, tasasız, işsiz, güçsüz bir şekilde sadece birbirimize odaklı yaşıyorduk. Günlerdir Faruk'tan ya da nişandan bahsetmiyorduk bile.

"Beni öldüreceksin. Şu dönüştüğün şeye inanamıyorum." Ben dizlerimin üzerinde onun bacaklarının arasında dururken bunları söyledi. Saniyeler önce ağzımın içine boşalmıştı. Dudaklarımı parmaklarımla silip parmaklarım üzerinde kalan menisini yalarken kendimi hayat kadını gibi hissetmiştim.

"Neye dönüşmüşüm?"

"Seni bir canavara dönüştürdüm."

Günler bu şekilde sürüp giderken ben de her kadın gibi bunun bir geleceği olup olmadığını sorgulamaya başladım. Ben Faruk ile olan nişanı attıktan sonra Onur ile bir geleceğimiz olacak mıydı? Bu sadece bir seks ilişkisi miydi? Onur bana aşık olabilir miydi? Onur benimle evlenmek ister miydi?

Tabi ki bu soruları çok uzun süre kendi içimde tutamadım. Bir gece bahçede gökyüzündeki yıldızları izlerken onu soru yağmuruna tuttum.

"Eğer babam ya da Faruk kararından vazgeçmezse ve ben bu evlilikten kurtulamazsam ne olacak? Sen nasıl hissedeceksin?"

Birkaç saniye önce gevşemiş bir şekilde uzanan Onur'un ne kadar gerildiğini yüzünün yanında kabaran damarlardan anlamıştım. Ama ona bu rahatsız edici soruyu sorup gerçek duygularını ortaya çıkartmak zorundaydım.

"Nasıl mi hissedeceğim? Çok kötü. Seni Faruk ile evlenirken görmek zorunda kalırsam büyük ihtimalle kör olana kadar içer sonra da kavga çıkarıp düğünü mahvederim."

Sakinliğimi koruyarak konuşmaya devam ettim. "Bu aramızdakinin şeyin için sadece seks'ten ibaret olduğunu düşünmüştüm."

"Hayır yani evet seks muhteşem." Duyguları konusunda neden bu kadar kararsız olmak zorundaydı?

"Yani bana başkasının dokunması ya da benim başkası ile sevişmem senin canını acıtmaz, öyle mi?" Onu zorlamaya devam ettim. Sorumun onu rahatsız ettiğini biliyordum. Yattığı yerde bana dönüp gözlerimin içine baktı.

"Acıtır. Hem de çok acıtır. Böyle bir şeyin olmasına asla izin veremem."

"Anladım. O zaman aramızdaki sadece seks değil mi? Çünkü eğer benim başkalarıyla olmamı istemiyorsan işin içine duyguların da giriyor demek oluyor."

Beni ensemden tutup kendine iyice yaklaştırdı. Dudaklarımı dakikalarca tutkulu bir şekilde öptü. "Çok zekisin Afra. Ama ben de aptal değilim. Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum. Burada geçirdiğimiz her günde birbirimize daha da yaklaşıyoruz ve birbirimizi daha iyi tanıyoruz. Seni s*kmeyi çok sevsem de ilişki bana göre bir şey değil." Biraz duraksadıktan sonra sözlerine devam etti. "Ama artık senin yanındayken bunu düşünmeye başladım."

"Ne zaman bir karar vereceksin peki?"

"Çok güzel bir gece. Sen de çok güzelsin. Bu soruları bıraksan artık ve soyunmaya başlasan." Sesi sinirli çıkmıştı. Sorularımdan bıkıp daha fazla konuşmama fırsat vermeden beni çekip kendi üzerine çıkarttı.

"Bu gece sana nazik olmayacağım Afra. Çünkü beni kızdırdın." Boynumu ısırmadan hemen önce bunları söylemişti...

----------------------

Gelecek bölüm aksiyon dolu bir hesaplaşma olacak... Hazır mısınız? :)

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin