Yanılsama

577 11 2
                                    

Ellerimi boynuna dolamış, onu kendimi unutmuş bir şekilde öpüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerimi boynuna dolamış, onu kendimi unutmuş bir şekilde öpüyordum. En son beni öpmesinin üzerinden haftalar geçmişti. Buna ihtiyacım vardı. Beni öpmesine ihtiyacım vardı. Elleri vücudumun üzerindeydi. Zaten yarı çıplak olan bedenimi arşınlıyordu. Buna da ihtiyacım vardı. Bana dokunmasına ihtiyaç duyuyordum. Bu zevkten de öte bir şeydi.

Aniden bir şey oldu. Ellerini üzerimden çekti. Öpüşü yavaşladı hatta o artık beni öpmüyordu. Onu öpen yalnızca bendim. Bir terslik olduğunu hissediyordum. Kendimi zor da olsa durdurup bir açıklama yapmasını bekledim. Bir şey söylemeden arkasına doğru birkaç adım yaptı. Neden beni öpmek yerine geri adım atıyordu? Neden bana dokunmaktan vazgeçmişti? Beni böyle bırakıp gidecek miydi? Anlamsız bakışlarla gözlerinin içine baktım. Ama o gözlerimin içine bakmıyordu. Bakışları yerdeydi.

"Ne yapıyorsun?" Sonunda ağzımdan birkaç sözcük döküldü. Bütün bu olanlarda bir anlam arıyordum. Önce beni öpmek istediğini söylemişti. Öptükten sonra düşünceleri neden değişmişti?

"Gidiyorum." Kapıya doğru birkaç adım daha attı. Ama bana bir açıklama yapmadan gitmesine izin veremezdim.

"Onu görebiliyorum. Ama neden?"

"Çünkü seni istemiyorum." Bana döndü ve direkt olarak gözlerime bakıp söyledi. Sözleri kalbimi delip geçti çünkü inanarak söylemişti. Aynı beni sevdiğini söylediğinde ona inandığım gibi beni istemediğine de inanıyordum. Anlamadığım şey aniden ne değiştiğiydi. Bunu bana söyledikten sonra istediği yere gidebilirdi. Kalbim hiç bu kadar kırılmamıştı. Belki Yasemin ile arasında bir şey olmadığı yalanını söylediğinde bile bu kadar kırılmamıştı.

"Neden? Beni öpmeyi sen istemiştin. Şimdi ne değişti?"

"Çünkü seni öperken tek gözümün önüne gelen şey az önce o çocuğu öptüğündü." Sonunda ağzındaki baklayı çıkarttı. Bunun onu bu kadar rahatsız etmesi üzerine ona her şeyi anlatmaya karar verdim.

"Onur, o öpücüğün bir anlamı yoktu. Sadece Özcan'a yardım ediyordum."

"Duymak istemiyorum. Onu nasıl öptüğünü gördüm." Sözümü kesmesine rağmen onu duymazdan gelerek sözlerime devam ettim. Ama çoktan kilitlediği kapının kilidini açtı. Sonra menteşeye bastırıp kapıyı araladı.

"Havuza düştüğü için özgüveni sarsılmıştı. Ona acıdığım için..." Ben cümlemi bitirmeden çıkıp kapıyı da arkasında patlatarak gitti. Peşinden koşmak için önce üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Hızlıca ıslak elbisemi yere fırlatıp az önce Selin'in verdiği elbiseyi üzerime giydim. Nasıl olduğuma bile bakmadan kapıyı açıp yukarı çıktığım merdivenlerden koşarak aşağıya indim. Merdivenleri iner inmez karşıma Özcan çıktı.

"Ben de sana bakmaya geliyordum. Nerede kaldın?"

Ona bir açıklama yapacak zamanım yoktu. "Onur'u gördün mü? Buradan geçmiş olmalı."

"Evet biraz önce dışarı çıktı. Muhtemelen arabasına gitmiştir. Partinin onun için bittiğini söyledi." Koşarak koridoru geçip kendimi dışarı attım. Siyah Maseratisi oradaydı. Arabanın yanına gittiğimde orada kimseyi göremedim. Belki sarhoş olduğu için bir taksi çevirip gitmişti. Benim de orada daha fazla durmaya niyetim yoktu. Tekrar içeri girip eşyalarımı alacak sonra da ben de partiden ayrılacaktım. İçeri doğru giderken bana doğru gelen tanıdık biri olduğunu farkettim.

"Afra naber ya?" Hakan bana sarılıp yanaklarımdan öptü. Sanırım o da oldukça sarhoştu.

"İyiyim sen nasılsın?"

"İyiyim ben de. Onur'u arıyorsan az önce Yaseminle çıktı onlar. Arabayı kullanamayacak kadar sarhoşmuş. Beni de bekleseler iyi olurdu. Ben nasıl döneceğim şimdi? Senin araban varsa beni atar mısın?" Demek Onur arabasını burada bırakıp Yasemin ile gitmişti. Şaşırmamalıydım. Her zamanki gibi teselliyi biricik fuck-buddysinde bulacaktı. Ya da birbirlerine her ne diyorlarsa...

Hakan'a aracımın olmadığını söyledim ve taksi çağırmasına yardım ettim. Bunu kendi başına başaramayacak kadar sarhoştu. Onu taksiye bindirdikten sonra önce Selin'in odasına çıkıp bıraktığım eşyaları aldım; çantam, ıslak elbisem ve Onur'un ceketi... Tekrar aşağıya inip Özcan'ı birileriyle konuşurken buldum. Beni görünce aralarından ayrılıp yanıma geldi.

"Sonunda partiye döndün Afra. Şimdi DJ çıkacak."

"Özcan ben daha fazla kalamayacağım. Eğer sen durmak istiyorsan ben taksiyle dönerim."

"Saçmalama seni ben bırakırım. Selin'e veda edip gidelim."

Birlikte Selin'i bulmak için dakikalarca etrafa baktıktan sonra sonunda onu kalabalığın arasında bulduk.

"Biz ayrılmak zorundayız. Her şey için çok teşekkür ederiz. Özellikle de elbise için. Kuru temizle yapıp bu adrese göndereceğim."

"Saçmalama Afracığım aramızda bir elbisenin lafı bile olmaz. Sakın geri gönderme. Bugünden bir hatıra olarak sakla." Gülümseyip teşekkür ettikten sonra Selin önce beni sonra da Özcan'ı öperek veda etti.

Arabaya bindiğimizde Özcan ve benim aramda derin bir sessizlik vardı. Öpücük olayı hakkında konuşmamız gerekiyordu. Bir an önce yanlış bir anlam çıkartmadığına emin olmak istiyordum.

Sonunda dayanamayarak sessizliği ben bozdum. "Özcan benim sana bir açıklama yapmam gerekiyor."

"Afra. Ne diyeceğini biliyorum." Özcan sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Beni öyle rezil olmuş bir halde görünce yerle bir olan karizmamı kurtarmak istedin. İnanamayacaksın ama hemen işe yaradı. Seni aşağıda beklerken o kadar çok insan yanıma gelip benimle tanıştı ki. Hayatımda hiç böyle bir şey yaşamamıştım." Sesi sevinçten coşkuyla çıkıyordu. Hiç değilse birimizin hayatı öpücükten sonra yolunda gidiyordu.

"Gerçekten mi?" Sesim duygusal çıkmıştı. Sonuçta bunun olması için Özcan'ı öpmüştüm ama Onur ile olan durum yüzünden de çok mutsuzdum.

"Evet. Hatta bir kızın numarasını bile aldım. Onunla buluşacağım." Özcan, onu birkaç dakika önce öpen bir kadın olduğu gördüklerinde kızların gözüne bir anda yakışıklı gelmeye başlamıştı.

Evimin önüne geldiğimizde vedalaşmak için motoru durdurdu. "O zaman bu son görüşmemiz miydi?" Sonuçta artık bana ihtiyacı kalmamıştı.

"Hayır. Bir arkadaşız unuttun mu? Ayrıca sana bir iyilik borcum var." Sürücü koltuğuna uzanıp onu yanaklarından öptüm. Özcan ve ben artık iki iyi dosttuk. 

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin