Yasak İlişki (+18)

5.7K 39 13
                                    

Nişan töreni üzerinden 1 koca hafta geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nişan töreni üzerinden 1 koca hafta geçti. Afra'nın kalbini kırdım. Masum çiçeğime sağda solda başka erkeklerle yatacak mısın diye sordum. Ona destek olmak yerine yarasına tuz bastım. Oysaki öylesine üzgün görünüyordu ki. Beyaz atlı prensi gelip onu kötü canavarın elinden kurtarsın diye bekliyordu. Kader bizi bir araya getirmişti. Ama ben onu kurtarmak yerine düşmanıymışım gibi davrandım. Çünkü kıskançlık gözümü kör etmişti. Bir gün önce yatağımdayken ertesi gün gözümün önünde başka biriyle nişanlandığı için onun suçu olmamasına rağmen ben ona kızmıştım.

Tüm hafta boyunca Faruk'un aramalarına çıkmadı. Faruk sinir küpüne dönmüş bir şekilde dolaşıyor, gün ortasında bile eskort çağırıp sinirini başka kızların üzerinden çıkarıyordu. Başta yapma etme desem de sonra karışmamaya karar verdim. Afra'ya dokunmak yerine eskortlarla olması herkes için çok daha iyiydi. Özellikle de benim sinirlerim için.

Onları nişan gecesi 2 kez öpüşürken gördüğümde sinirle titredim. Afra, Faruk'un öpüşüne karşılık vermesede onun kollarının arasında dudaklarını ona dayamış bir şekilde hareketsizce duruyordu. Birkaç gün gözümün önünden o sahne gitsin diye uğraştım durdum.

Akşam iş çıkışı eve giderken yine onu düşünüyorum. Bu yol Afra'yı ilk gördüğüm yol değil mi? Burada serseri gibi araba kullanıyordu. Benim küçük serserim... Yeter ya kendimi toplamak zorundayım. Afra'yı bünyemden atmam lazım.

"Alo, Yase neredesin?"

"Evdeyim canım, gelsene bana." Bunun booty call olduğunu ikimiz de biliyorduk. Aslında arkadaş grubundan biriyle yatmak çok berbat bir durumdu. Yase'yi neredeyse çocukluğumdan beri tanıyordum. Onu ne hayatımdan çıkartmam mümkündü, ne de onunla gerçek bir ilişki yaşamak için gerekli duygulara sahiptim. Neyseki ona karşı tamamen şeffaftım. Bu durumu bilerek benimle birlikte oluyordu. Ayrıca benim dışımda da takıldığı bir sürü erkek olduğunu biliyordum. Aslında Yase bir kadın vücudu içinde bir erkek düşünce yapısına sahip bir kadındı. Bu da işleri oldukça kolaylaştırıyordu.

Evine gittiğimde kapıyı neşe ile açtı. Üzerinde pembe büstiyer ve onunla eşleşen minik bir şort vardı. Boynuma sarılıp beni içeri aldı. Salonun ışıkları kapalı olmasına rağmen içerisi en az 10-15 tane mum ile ışıl ışıl aydınlıktı.

Beni koltuğa itip yanıma sokuldu. "İnanamıyorum ne zamandır aramıyordun. Bir de seni geçen hafta gece klübündeki kızla gördükten sonra onunlasın sanmıştım."

Afra'yı hatırlatması iyi olmadı. Unutmuş muydum ki? Konuşmama müsade etmeden dilini ağzımın içine soktu. Ağzından kahve tadı geliyordu. O gece Afra'nın ağzından gelen alkol tadına karışmış ferahlık ile kıyaslanamazdı.

Düşüncelerimi bastırmak için daha fazlasına ihtiyacım vardı. Onu tutup kucağıma oturttum. Yase, şişman değildi ama iri bir kadındı. Neredeyse boyu benim kadar uzun, aynı bir manken ölçülerine sahipti. Yase kucağıma sığmıyordu. Aksine Afra böyle oturduğunda kalçaları kucağımı mükemmel bir şekilde kaplıyor, bedeni kollarımın arasında kayboluyordu. Afra, minik ve kıvrımlı vücudu ile Yase'nin yanında oyuncak bebek gibi kalırdı.

Bu Afra'yı unutmak için yaptığım seks değil mi? Neden sürekli zihnimde onu kıyaslıyorum?

Yasemin'i üzerimden atıp koltuğa yüz üstü yatırdım. Şortunu hızla aşağıya indirdim. Zaten Afra'yı düşünürken çoktan sertleştmiştim. Pantolonumu indirirken cebimden çıkarttığım prezervatifi üzerime geçirdim. Tenime en son değen kişinin Afra olarak kalmasını istiyordum. Saçlarını elime dolayıp, belini aşağıya doğru bastırdım. Kalçalarının arasına penisimi yerleştirdiğimde işimi bitirmem çok uzun sürmedi. Çünkü gözümü kapattığımda tek düşündüğüm Afra'ydı. Afra'nın yüzü, Afra'nın göğüsleri, Afra'nın kalçaları, Afra'nın güzel dudakları...

Yase birkaç fake orgazm çığlığı atarken ben de boşaldım. Doğrulup pantolonumu yukarı çektim.

"Hemen gidiyor musun?" Mutsuz bir ses tonuyla sordu.

"Evet yarın sabah önemli bir toplantım var."

"Bir şeye mi sinirlisin? Her zamankinden daha serttin."

"Neden bu kadar soru soruyorsun?" Daha fazla onunla uğraşmak istemediğim için vedalaşıp oradan ayrıldım.

Ertesi gün sabah erken kalktım. O gün önemli yatırımcılarla toplantımız vardı. Faruk'u evden alarak toplantının olacağı yere gitmek için sözleşmiştik. Geçen ay alkollü araba kullanırken yakalandığı için ehliyetine el konulmuştu. Genelde aynı toplantıya gideceksek onu ben alıyordum. Diğer zamanlarda ise özel şoförü ile istediği yere gidip geliyordu. Evinin önüne geldiğimde aşağı inmesi için onu aradım. Birkaç çağrıdan sonra telefonuna cevap vermeyince uyuyakaldığını düşünerek evine girmeye karar verdim. Bu tarz durumlar için bende bir yedek anahtarı vardı.

Kapıyı açıp içeri girdim. Salon pislik içindeydi. Her yerde alkol şişeleri, kadehler, yarım bırakılmış yemekler, kadın kıyafetleri... Bu adam bu hayat tarzından ne zaman sıkılacak?

Faruk hiç büyümeyen bir çocuk gibiydi. 42 yaşında olmasına rağmen 22 yaşında gibi davranıyordu. Hatta daha bile küçük... Ben üniversitedeyken bile bu kadar savruk bir hayat yaşamıyordum. Ama, ben ve Faruk hiç bir açıdan kıyaslanamazdık. Faruk 30'larının sonuna kadar hovarda gibi yaşamış ama yine de bu hayat tarzından bıkmamıştı. Babası ona tüm imkanları sağlamıştı. Bu kadar zenginliğin içine doğup ne yapacağını bilemeyince amaçsızca savrulup gittiği bir hayat inşa etmişti kendine. Kim bilir kaç tane okula başlamış, hepsini yarım bırakmıştı. Üniversite diploması olduğundan bile emin değildim. Önce üniversite için Newyork'a taşındı. Orada partilemekten mezun olamayınca okuldan atıldı. Oradan Londra'da başka bir okula gönderildi. Orada da aynı şeyler olunca İstanbul'a döndü. 30 küsür yaşında üniversiteye gitmekten utandığı için bomboş gezmeye başladı. En sonunda babası sorumluluk alınca toparlar diye onu işlerin başına geçirince neredeyse batma noktasına geldiler. Ben de tam o noktada geldim. Bir enkazı devralıp, Faruk'un amcamın emeklerini yok etmesinin önüne geçtim.

Bu kadarını ona borçluydum. Eğer amcam da olmasaydı ben de bu noktaya asla gelemezdim. Onun sayesinde sokaklara düşmek yerine en iyi eğitimleri aldım. Babam ne yazık ki amcam kadar başarılı bir adam değildi. Hatta hiç başarılı bir adam değildi. Elinde ne varsa batırdı. Kumar oynadı daha çok borçlandı. Annem bizi ben 10-11 yaşlarındayken terk ettiğinde babamla birlikte kalakalmıştım. Babam da çok fazla dayanamadı. Borçlandığı adamlar canını almak üzereyken amcam gelip ikimizi de düştüğümüz bataklıktan çıkarttı. Babam birkaç sene önce kanser olup öldüğünde ben çoktan kendi hayatım için çalışıp didinmeye başlamıştım. Amcam da çok yaşlanınca işleri tamamen Faruk'a ve bana devredip geri çekildi.

Faruk'un yatak odasından gelen inleme seslerini duyduğumda, Faruk'un uyuyakalmak yerine eskortlarıyla işi pişirdiğini anladım. Etraftaki kıyafetlere bakılırsa bu seferki farklı türden bir eskorttu. Prada çantası, Versace güneş gözlükleri olan bir eskort... Genelde Faruk çocuk gibi görünen, düşük kalite kadınlarla takılmaktan hoşlanır.

Kendime kahve yapıp Faruk'un işini bitirmesini beklemeye karar verdim. Kahve makinesine yeni kahve kağıdı koyup üzerine birkaç kaşık filtre kahve koyarak düğmeye basıp beklemeye başladım. Çığlıklar bir süre sonra kesilince ayak sesleri duyuldu. Faruk işini bitirmiş yanıma geliyor olmalıydı. Yatak odasının kapısı açıldığında tam karşısındaki duvarın önünde kahve makinesinin önünde duruyordum. İçeriden üzerinde bornozla sarışın bir kadın çıktı.

Tanıdık bir yüz... Bu kadın bir eskort değil. Bu kadın Afra'nın arkadaşı Aslı değil mi?

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin