BÖLÜM 2 - YENİ DÜZEN

12.8K 826 89
                                    

Evliydim. Gerçekten evliydim. Hem de babam olacak yaşta bir adamla. Kalp atışlarım hızlanırken kendimi nefes almaya zorladım. Belki gerçekten ölmek daha iyi bir seçenekti.

"Gelini öpebilirsiniz."

Gözlerim anında Grandük'e odaklandı. Her bir hareketinde irkiliyordum. Bana doğru ilerleyince kendimi geri çekmemek için zor tuttum. Yüzümdeki duvağı açıp yüzü benimkine yaklaşırken nefesimi tuttuğumu fark ettim ama vermeye cesaret edemedim.

Gözlerim korkuyla kapanırken dudaklarını alnımda hissettim. Bu hareketten bile tiksindim ve vücudum anında gerildi.

Grandük bir süre duraksadıktan sonra geri çekildi. Gerildiğimi fark etmiş olmalıydı.

Ben öylece dururken Grandük ilerleyip gelen konukları selamlamaya ve tebrikleri kabul etmeye başladı. Bacaklarım kendiliğinden titrerken zorla nefes almaya zorladım.

Daha dün kendi hâlinde işkolik sayılabilecek bir iş kadınıydım. Her günkü gibi kahvemi içmiştim, belgeleri hazırlamıştım ama şimdi bambaşka bir dünyadaydım ve orada da ölmüştüm.

Koluma dokunan bir elle kendime geldim. Bana nazikçe gülümseyen bir kızdı. Gözlerim aşağı kaydığında kızın hamile olduğunu gördüm. Benim yaşlarımda gibi görünüyordu.

"Tebrik ederim leydim. Umarım en iyi şekilde atlatırsın."

Zorla gülümsemeye çalıştım. Sözlerini içtenlikle söylemişti ama bana mutlu olmamı söylememişti, atlatabilmemi umduğunu söylemiştim.

"Teşekkür ederim Leydi..."

"Nisaria."

"Teşekkür ederim Leydi Nisaria."

Gözlerim yine karnına kaymıştı. Leydi Nisaria bana gülümsedi. Eliyle karnını okşayıp "6 aylık. Daha üç ayı var ama doktor daha erken gelebileceğini söyledi." dedi.

Bu sefer samimi bir şekilde gülümsedim ve leydinin elini tuttum. "Umarım sağlıklı bir şekilde dünyaya gelir."

"Umarım. Babasıyla ben oldukça heyecanlıyız. İlk çocuğumuz."

Sözlerindeki samimiyet ve sıcaklıktan kocasıyla birbirlerini sevdiklerini anladım. Böyle bir dönemde böyle bir ilişki kurmak oldukça zordu.

Leydi Nisaria yanımdan ayrıldıktan sonra birkaç leydi daha beni selamlamaya geldi. Hepsinin tebriklerinin nazikçe kabul ettim. Gülümsemem yüzümden eksilmedi ama içten içe gerginlikten ölüyordum.

Birkaç saat öylece ilerledi. Sonunda ayakta durmaktan yorulunca kendimi köşedeki bir sandalyeye attım. Parmaklarımla şakaklarımı ovuştururken yorgunluktan gözlerimi kapadım.

Neden özellikle bu dünyada yeniden doğmuştum anlamıyordum. Hem de kötü kadın olarak. Romanda ölmeyen ya da adı geçmeyen bir karakter olmak daha iyi olurdu belki de. Hatta açlıktan ölmeyeceğimden emin olsam halktan biri olarak doğmak.

Eteğimde bir çekişme hissettiğimde gözlerimi açtım. Karşımda koyu kahverengi saçlı ve gözlü bir çocuk vardı. Dört ya da beş yaşındaydı. Ani bir farkındalıkla bunun Grandük'ün çocuğu olduğunu anladım.

Çocuk gözlerimin içine bakıp eteğimi bir kez daha çekiştirdi. Sandalyede doğrulup çocuğa doğru eğildim.

"Bir şey mi isteyecektin?"

Çocuk başını eğip elleriyle oynadı. Bir süre sonra kızarmış yanaklarıyla bana baktı.

"Bizim yeni annemiz mi olacaksın?"

Kızarmış yanaklarını mıncırmamak için kendimi zor tuttum. Çok tatlıydı ve onu kucağıma alıp sarılmak istedim ama kesinlikle etraftakiler için iyi bir görüntü olmazdı.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now