BÖLÜM 19 - DANS

7.9K 746 116
                                    

"Benimle dans eder misiniz leydim?"

Sözler kafamda ahenkli bir şekilde yankılandı. Ne cevap vereceğimi bilemeden öylece durdum. Daha az önce dans etmenin hoş olacağını düşünüyordum. Şimdi ise biri bana teklif ediyordu.

Bu bir tesadüf müydü? Yoksa aklımı okuyan birileri mi vardı?

Yutkunup yüzüne baktım. Neredeyse mükemmel hatlara sahipti. Yüzündeki her şey oranlıydı. Neredeyse kusursuzdu.

Gözlerim yavaş yavaş göğsünün üstündeki nişana takıldı. Beş yıldız işlenmiş ceketi onun üst düzeyde bir asker olduğunu gösteriyordu. Altında da bir sembol vardı. Çaprazlanmış çift hançerin ortasında kar tanesi...

Kuzey Krallığı.

Dilim tutuldu. Karşımda bana dans teklif eden adam sıradan bir soylu değildi. Krallıktaki tek Arşidük unvanına sahip kişiydi. Kuzeyin Kralı.

İmparatorluk dörde ayrılıyordu: Güney Krallığı, Batı Krallığı, Doğu Krallığı ve Kuzey Krallığı.

Hepsinin başında bir kişi vardı. Her ne kadar imparator bu dört krallığa hükmetse de krallıkların başında yöneten kişilerin farklı unvanları vardı. Normalde kral olarak anılıyorlardı ama Kuzeyin Kralı yani tam şu anda bana dans teklif eden kişi aynı zamanda Arşidük'tü.

Ona Arşidük unvanı verilmişti çünkü imparatorluğu birkaç yıl önce gerçekleşen savaşta kurtarmıştı. Tabii  bu savaş onun canavar olarak anılmasını da sağlasa da imparatorluk bir mucizeyle o savaşı kazanmıştı.

Savaştan romanda pek bahsedilmiyordu. Sadece Arşidük'ün kazandığı söyleniyor başka bir bilgiye yer verilmiyordu. Tabii ki romanın geçtiği bu imparatorluk dışında da imparatorluklar vardı. Savaş da onlardan biriyle olmuştu ama ne adını ne de yerini biliyordum.

Arşidük neredeyse on altı yaşından beri Kuzey'i yönetiyordu. Kuzey, romandan bildiğim kadarıyla sürekli soğuk olan bir yerdi. Sadece bahar ve yaz zamanlarında hafifçe ısınır ama yine de serin olurdu. Bir de Kış Töreni dedikleri bir şükran festivali vardı. Belki gitmek bana şans olurdu.

Göğsüne fazla odaklandığımı fark edince hemen bakışlarımı yüzüne çıkardım ama yanlış anlamışa benzemiyordu, aksine merakla bana bakıyordu.

Sanırım teklifini reddedeceğimi düşünüyordu. Arkasındaki kargaşaya baktım. Prenses eteklerini toplamış bu tarafa geliyordu.

Sanırım prensesten kaçarken bana kurtulma amacıyla dans teklif etmişti. Zaten romanda da prensesin Arşidük'e takıntısı geçiyordu.

Onu daha fazla bekletmeden elini  tuttum. Bu hareketime şaşırmış benziyordu. Yüzümde istemsiz bir sırıtma oluştu.

"Sizi kurtarabilirim ama temin ederim ki danstan anlamam. Ayağınıza basmam riskini alacak mısınız?"

Soruma cevap vermedi onun yerine beni elimden tutup çekerek ayağa kaldırdı. Omzumdaki tülü düzeltip bize bakan bakışları yok saydım.

Bana elimi tutarak kalabalık arasında yol gösterdi. Salonun ortasına doğru ilerliyorduk ve kendimi sakinleştirmeye çalışsam da gittikçe gerginleşiyordum.

Sonunda salonun ortasında durduk. Geldiğimiz yöne bakınca bana öfkeyle bakan prenses ve yandaşlarını gördüm.

Şu an fark ediyordum da başıma büyük bir bela almıştım. Prensesin sosyal çevresi epey genişti ve bana bakışları hiç de güven verici değildi.

Müzik sesi bir yerlerden yükseldiğinde Arşidük tereddütle elini belime koydu. Sanırım hâlâ onu ortada bırakıp kaçmamı bekliyordu ama olan olmuştu. Şimdi geri dönmemle danstan sonra dönmem arasında pek bir fark yoktu.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now