BÖLÜM 17 - BALO

8.3K 721 121
                                    

Bütün gün keselenmekten tenim kıpkırmızı olmuştu ama her ne yaptılarsa aynı zamanda yumuşacık da olmuştu.

Çocuklar ben hazırlanırken odalarına götürülmüş ve baloya hazırlanmaya başlamışlardı.

Gün batmaya başlamıştı bile ve çocukları birkaç saattir görememiştim. Maddie bir oradan bir buraya koşturuyor. Neden önceden elbise seçmediğimizi sorguluyordu.

En az on beş elbise denemiş ve Maddie'nin keskin reddiyle çıkarmıştım. Daha önce baloya katılmadığım için kimin nasıl giyeceğinden ya da nasıl giyinmem gerektiğinden bihaberdim. Maddie olmasa sanırım en süslü elbiselerden birini seçerdim.

Maddie uzun bir karar sürecinden sonra bordo bir elbisede karar verdi. Elbisenin kumaşı kadifedendi ve pahalı olduğu her hâlinden belli oluyordu.

Üstüme tam oturan bir elbiseydi. Breena'nın elbiseler konusunda güzel bir seçimi vardı ama bu elbiseyi giymemişe benziyordu çünkü Maddie onu küçük giysi odasının arkalarında bulmuştu.

Omuzlarımı açıkta bırakan alt tarafı hafif kabarık ama rahat bir elbiseydi. Kadife kumaşı, kollarında tüller ve göğüs dekoltesinin ortasındaki taş elbiseyi zarif ve şık gösteriyordu.

Maddie saçımı yapmaya başlayınca takı kutusunu karıştırdım. İki tane elbise kumaşıyla uyan altın bilezik çıkardım. Biri direkt altın olan bir bilezikti diğerinin ucundan yakut sarkıyordu.

Maddie saçıma hafif dağınık ama aynı zamanda da toplu duran bir topuz yaptı. Kesinlikle saç ve makyaj yapmaktan anlayan biriydi. O yüzden bu konuda da şanslıydım.

Maddie topuzumu yakutlu bir firketeyle tutturdu ve öndeki küçük perçemleri saldı. Topumuza biraz parlak toz serpiştirdikten sonra ona garip bir şekilde baktım.

Bakışımı karşılık verip omuz silkti. "Bu zamanlarda epey popüler oldu madam. Bütün leydiler böyle yapıyor. Siz de eksik kalmayın."

Onu onaylayıp ona doğru kendimi çevirdim. Yüzüme biraz pudra uyguladıktan sonra uzaklaşıp bana baktı.

"Kesinlikle çok şanslısınız madam. Cildiniz tamamen pürüzsüz. Leydi Dahlia gibi olsaydınız eminim kendinizden nefret ederdiniz."

Kaşlarım istemsizce çatıldı. Leydi Dahlia'yı duymamıştım. Zaten şu ana dek sadece iki leydiyle tanışmış ve konuşmuştum.

"Ne olmuş ki Leydi Dahlia'ya?"

Maddie omuz silkip göz kapaklarıma pembemsi bir pudra uygulamaya başladı.

"Yüzünün berbat hâlde olduğunu duydum. Her yerinde küçük kırmızı şeyler varmış. Sanırım baloya katılmayacak."

Belki bir hastalık falan geçiriyordu. Su çiçeği olabilirdi belki.

"Ne zamandır öyle ki?"

Maddie düşünür şekilde duraksadı ve sonra makyaja devam etti. "Ben de onun yüzünü görmüş değilim o yüzden emin de değilim ama hizmetçilerin dediğine göre on dört yaşından beri."

Demek ki bir hastalık değildi. Belki de cilt sorunları vardı. Aklına gelen şeyle duraksadım.

Sivilceleri mi vardı acaba?

"Maddie dediğin şu kırmızı noktalar on dört yaşından beri var dedin değil mi? Yanlış duymadım."

Maddie onaylar şekilde başını salladı ve dudaklarıma pembe kırmızı tonlarında bir krem sürdü.

"Evet, leydim. Bilirsiniz debutantesine birkaç sene kalmışken. Ah, ne kadar da kötü!"

Ergenlik döneminde sivilce çıkması normal değil miydi zaten? Benim bile ortaokul, lise zamanlarımda yüzüm sivilceyle doluydu.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now