BÖLÜM 50 - KIZIL SARAY

1.1K 150 45
                                    

Uzun zaman oldu maalesef o yüzden muhtemelen unuttuğunuz kısımlar vardır. Daha iyi anlamak için son iki bölümü gözden geçirebilirsiniz 🙌

"Onu sen bıçakladın, değil mi?

Başımı sallayıp onu onayladım. İnkar etmemi gerektirecek bir şey yoktu, karşımdaki Elias'tı.

"Askerler sana söylemiştir zaten."

Bu sefer Elias beni onayladı. Askerler her ne kadar bunu dışarıya yaymayacak olsa da Elias'a söyleyeceklerini bilerek Doğu Kral'ını bıçaklamıştım zaten. Sonuçta askerleri ona fazlasıyla sadıktı.

"Sana ne dedi?"

Bakışlarımı ona çevirdim ve kaşlarımı çattım. "Askerler bunu söylemedi mi? Onlar da odadaydı."

Elias başını iki yana sallayarak "Ben istemedim. Senden duymak istiyorum." dedi ve kalbimin hızlandığını hissettim. Dudağımın kenarında bir gülümseme de istemsizce yer edinmişti. Bu küçücük düşüncesi bile benim için çok önemliydi.

"Bana Evan'la ilgili bilmediğim ama yayılırsa felaket olacak bir şey söyledi. Nereden öğrendiğini bilmiyorum ama gerçekten önemliydi ve onun... Öylece gitmesine izin veremezdim."

Elias kaşlarını kaldırdı. "Ve sen de bu yüzden onu bıçakladın yani. Eğer ölürse oldukça kökünden bir çözüm olur diye olmadığından eminim."

Omuzlarımı silktim. Aslında öldürmek değildi amacım ve bunu Elias da biliyordu. Yaptığım şey refleksle karışık bir tehditti sadece. O odadan öylece çıksaydı her an tetikte yaşamak zorunda kalacaktım ve paranoyak olacaktım.

Elias bana yaklaşıp kollarını omuzlarıma sardı. Beni sıkıca kendine çekerken iyice göğsüne sokuldum.

"Evan'ı tehdit etti. Korktum ve bir anda refleksle oldu. Biliyorsun normalde asla öyle biri değilim."

Elias dudaklarını saçlarımın üzerine bastırıp "Biliyorum ama neyden korktuğunu da bilmek istiyorum." diye fısıldadı.

Kollarımı ona sararak "Evan, Grandük'ün çocuğu değilmiş. Başka birindenmiş." diye fısıldadım. Biri duyar diye ödüm koptuğundan o kısık sesle söylemiştim ki bir an Elias'ın duymadığını sandım ama başımın üzerine bir öpücük daha kondurunca bunun 'Devam et' demek olduğunu anladım.

"İmparatorun çocuğuymuş. Ama tek Evan gayrimeşruymuş. Mateo, Lilliana, Adrian ve Abel öz çocuklarmış."

Elias'ın gerildiğini hemen fark ettim. O da bunu beklemiyordu. İmparatorun sırlarının ya da gayrimeşru çocuklarının olması sıra dışı bir şey değildi ama o çocuğun Evan olması...

Ürperip Elias'ın kollarına daha çok sığındım. Bu konu hakkında düşünmek bile istemiyordum. Sanki düşünürsem birileri zihnimi okur da yayar gibi hissediyordum. Her an diken üstünde gibiydim. Doğu Kral'ını bıçaklamak üzerimdeki ve içimdeki gerginliği azaltsa da kökünden kurutmamıştı.

Elias biraz geri çekilip yanaklarımı avuçladı. Benimle göz göze gelip "Hiçbir şey olmasına izin vermem. Endişelenme, her ne kadar ağızlarından bir şey kaçırmayacaklarına inansam da odadaki askerleri iyice tembihleyeceğim." dedi.

Onu yavaşça başımla onayladım. "Askerlerine olan güvenin gerçekten hayret edici."

Elias alnını alnıma bastırdı ve kısık sesle konuştu.

"Komutam altına girmek kolay değildir. Askerlerimi özenle seçerim ve seçtikten sonra da sıkı bir şekilde gözaltında tutarım. Ama yine de senin için onları uyaracağım. Sıkıntı etme, içini rahat tut."

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now