BÖLÜM 21 - YAĞMURDA EĞLENCE

7.5K 684 106
                                    

*Medyadaki şarkıyı dans sahnesinde dinleyebilirsiniz*

Bütün gece şifreleri anlamakla uğraşmıştım.

Aklıma gelen, daha önce diğer hayatımda gördüğüm bütün kombinasyonları denemiştim ama işe yaramamıştı. Mektuplarda sırayla dizilmiş semboller ve sayılar bir yere ulaşmıyordu.

İlk önce hepsini harflere uydurmaya çalışmıştım ama asla sembollerle uymamıştı çünkü çok fazlalardı. Alfabede bu kadar harf yoktu.

Ayrıca neredeyse farklı bile değildiler. Neredeyse hepsinde yuvarlaklar vardı ama her birinde farklı sayıda çizgi vardı. Kafam o kadar karışmıştı ki denediğim kombinasyon şekilleri de beynimde karman çorman olmuştu.

Sonunda dikkatimi mektuplardan ayırınca güneşin yükseldiğini fark ettim. Göz kapaklarım ağırlaşmış ve kaskatı olmuş şekilde ayağa kalktım.

Üstümdeki sabahlığın ipini sıkıca bağlayıp mektupları sahte tabanın altına koydum. Çekmeceyi de kapatıp kapıya yöneldim.

Malikâneden hâlâ ses gelmiyordu. Saate baktım ve daha altı olduğunu fark ettim. Biraz esneyip odadan çıktım. Kapıyı da ardımdan kilitlediğimden emin oldum.

Dün gece biraz panikle yakalanacağımdan korkmuş ve sanki ev benim değilmiş gibi davranmıştım. Oysaki ev benimdi ve kimseden çekinmeme gerek yoktu.

Gözlerimi ovuşturup önüme gelen saçları geriye attım. Çocuklar iki üç saat sonra uyanırlardı ve Maddie gelirdi, o zaman kadar istediğimi yapabilirdim sanırım.

En iyi seçenek uyumaktı çünkü baloya gitmeme ve yorulmama rağmen bütün gece uyanık kalmıştım. Sonucta elime bir şey de geçmemişti. Ne şifrelerin mantığını ne de anlamını çözebilmiştim. Yine de uyumak istemiyordum.

Odaya girip kapıyı kapattım. Kenarda dünden kalan suyla yüzümü ıslatıp kendime gelmeye çalıştım.

Anahtarları da çekmecemin arkasına koyup dolaba yöneldim. Banyo yapmayı düşünmüyordum ama kıyafetlerimi değiştirmem gerekiyordu. Pencereden dışarıya baktım. Güneş doğmuştu ama kendini belli etmiyordu.

Dün balodan dönerken hava birden kötüleşmişti ve hâlâ yağmur yağıyordu. Bu yağmur Grandükalık için gerekli su miktarını karşılayabilirdi.

Kendime dolaptan kahverengi bir elbise seçtim. Hava kapalı olduğu için açık renklerde bir şey giymek istemiyordum. Elbiseyi alırken gözüm dolabın dibinde neredeyse görünmeyen mendile takıldı.

Grandük'ün ölümü hâlâ şüpheliydi ve muhtemelen o şişeden zehirlemişti ama bunu nasıl bulabileceğimden emin değildim. Mendili yavaşça kaldırdım. Kırmızı sıvı tamamen kurumuş ve mendili semsert yapmıştı.

Maddie'nin bunu görmesi imkansızdı çünkü bana genelde kıyafet odasından elbise bakardı. Dolapta duran elbiseler daha sade ve göşterişsizdi.

Bu sıvı muhtemelen şaraptı ama kimin Grandük'ün içtiği şaraba zehir koyabileceğinden emin değildim. Hizmetçilerin çoğunu kovmuştum ama mutfak çalısanlarına dokunmamıştım.

Kimin Grandük'ün içeceğine erişimi vardı bunu bulmam gerekiyordu. Bir ara bunu Elvis'e kaçamak şekilde sorabilirdim.

Mendili geri yerine koyup dolabı kapattım. Belki zehir mendilde bile olmayabilirdi ama en mantıklı seçenekti. Sonuçta ben bu mendili şaraba batırdıktan sonra şişe ve bardak kaybolmuştu. Ama bunu ortaya çıkarmam için bir büyücü ya da alanında uzman bir şifacı lâzımdı, güvenebileceğim kimse de yoktu.

Geceliğimi çıkarıp elbiseyi üstüme geçirdim. Ne çok kalın ne de çok inceydi. Her ne kadar Breena'nın böyle bir elbisesi olmasına şaşırsam da gayet memnundum.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now