BÖLÜM 9 - BABA

9.6K 764 51
                                    

Yataktan erken ayrılarak üstümü giyindim ve bana kalan işleri halletmek için çalışma odasına geçtim.

Dün ikizlere onlar uyuyana kadar hikâye anlatmıştım ve beni ikinci bir hikâye için ikna etmeye çalışmışlardı ama bir dahakine söz vererek onları uyumaya teşvik etmiştim.

Çalışma odasına bu sefer girdiğimde tozlar kesinlikle ortalıkta görünmüyordu, her şey yerli yerindeydi ve temizdi. Rahat bir nefes alıp sandalyeye oturdum.

Elvis dün ben meşgulken bütün gerekli belgeleri masama bırakma nezaketini göstermişti ve bundan dolayı ona minnettardım.

İlk önce Grandükalıktaki tarım oranlarına baktım. Topraktan yeterli verim alınıyordu ama suda sıkıntı yaşanacak gibiydi. Romanda yaklaşan kıtlıkla ilgili pek bir şey hatırlamıyordum ama artık romana güvenmeyi kesmiştim.

Birkaç saat suyu yeterli kullanabilmek için hesap yaptım ve sonra malikâne için gerekli hizmetçi ve uşak seçimlerine baktım. Elvis benim için seçim sayılarını fazlasıyla indirmişti. Tek yapmam gereken aralarından hoşuma gitmeyenleri çıkarmaktı.

Yaşı ortalamanın üstünde olanların içinden birini mutfak için seçtim. Tabii mutfakta yeterli sayıda çalışan vardı çünkü onları kovmamıştım. Sonuçta bize yemek yapacak birileri gerekiyordu ama aşçı bulabilirsem onları da kovacaktım. Zaten mutfaktakilerin dedikoduları bilmemesine imkân yoktu. Bütün hizmetçilerin mutfağa giriş izni olduğundan orası ana dedikodu kaynağı olmalıydı.

Birkaç erkeği de tecrübelerine göre mutfak işine ekleyip diğerlerini eledim. Aşçı için başvuran biri yoktu ama onu da bulduğumda eskisi gidecekti. Kağıtlar azaldıkça neredeyse beş hizmetçi ve dört uşak seçmiştim, gayet makul sayıdaydı.

Son kâğıda geçtiğimde şaşırdım, başvuran kişi on altı yaşında bir kızdı. Daha önce sadece Marki Helston'un malikânesinde temizlik işinde çalışmıştı, o da bir haftaydı ve tavsiye mektubu yoktu.

Gençti ve pek tecrübesi yoktu bu yüzden de kimse almamış olmalıydı. Belki de son bir umutla bana başvurmuştu. Durumu kötü olabilir ya da ailesinden biri fazlasıyla hasta olabilirdi. Tabii bu kadar genç bir kızı çalıştırmak benim hoşuma gitmezdi ama kendisi istiyorsa tecrübe kazanması için alabilirdim onu.

Onu da alacağım kişiler listesine ekledikten sonra gerindim. En azından işlerin bir kısmı halledilmişti ve bu konuda rahattım.

Maddie birkaç dakika sonra kapıyı çaldı ve bana kahvaltının hazır olduğunu belirtti. Onu göndererek odadan çıktım.

Pencereler açılmıştı ve içeri giren hava tatlı bir bahar kokusu taşıyordu. Mutlulukla gülümsedim. Önceki hayatımda şehirde yaşadığım için böyle kokuları bu denli hissedemezdim ama bu şansa sahip olmak kesinlikle ihtiyacım olan şeydi.

Tamamen aç bir şekilde salona girdim. İkizler ve Mateo dün akşamki yerlerine oturmuş sessizce bekliyorlardı.

Lilliana kapı sesine duyup bakınca beni gördü ve kocaman gülümsedi. Ben de karşılık verdim.

Bazen bu kadar sevgisiz büyümeselerdi Abel ve ikizler beni kabul ederler miydi diye merak ediyordum. Sonuçta Abel annesini hiç tanımamış, ikizlerse üç yaşındayken kaybetmişlerdi. İkizlerin pek anısı yoktu muhtemelen. Onlara bir kere hikâye anlatmıştım ve gözlerindeki bakışlar tamamen değişmişti. Abel de öyleydi.

Bu evdeki tek sorunum Mateo ve Evan'dı. Mateo geceki konuşmamızdan sonra yine bana biraz daha katlanabilir bakışlar atsa da Evan'ı sadece bir kez görmüş ve hiç konuşmamıştım.

Dün akşam oturduğum yere oturdum ve Abel'in gelmesini bekledim. Kapılar bir kez daha açıldı Abel arkasında Evan'la geldi.

Evan'ın gelmesine şaşırmıştım. Benden nefret ettiğine emindim çünkü Adrian'ın bana olan bakışları Evan'ın ona sürekli söylediği şeyler yüzündendi. Bunu dün gece yatakta uyumaya çalışırken anlamıştım. Evan ona en yakın olan kardeşini benden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now