BÖLÜM 22 - MAHZEN VE ŞİFRE

7K 661 137
                                    

Şifreleri çözmeye çalışmaya başladığımdan beri bir hafta geçmişti.

Bir ilerleme kaydetmiş miydim?

Hayır.

Şifreleme yöntemi çok karışık ve anlamsızdı. Hiçbir çözüm şekli bulamamıştım. İlk başta en çok geçen şekle "A" harfini vermeye çalışmıştım ama işe yaramamıştı. Kelimeler çok anlamsız oluyordu.

Kafamı masaya yaslayıp derin bir nefes aldım. Yapamadıkça, çözemedikçe sinirleniyor ve neredeyse pes edecek hâle geliyordum ama merakım beni diri tutuyordu.

Kapı çalınca o tarafa doğru başımı kaldırdım. İlk defa ben Grandük'ün çalışma odasındayken biri kapıyı çalıyordu.

Mektupları uğraşmadan çekmeceye tıktım ve yüzüme rahat bir ifade yerleştirip "Gel." dedim.

Kapı açıldı ve içeri Elvis girdi. Hareketleri her zamanki gibi nazik ve tedbirliydi.
Ona gülümsedim ve "Ne istemiştin Elvis? Bir sorun mu var?" dedim.

Elvis başını iki yana sallayıp gözlerini odada gezdirdi. Gülümsemeye devam ettim, ne için geldiğini anlamış değildim.

"Hayır bir sorun yok madam. Sadece ufak tefek şeyler."

Arkadaki elini öne getirip elindeki mektupları gösterdi. Yavaş adımlarla yanıma gelip mektupları uzattı.

"Bunu getirmek için gelmiştim. Kuzey Krallığı'ndan ve Marki Conrad'dan gelmiş."

Mektupları alıp Kuzey'den gelen mektuba öncelik verdim. Mektubun alt kısmında Arşidük'ün ismi vardı.

Grandüşes Breena Aeduard'a,

Size bu mektubu Kış Töreni'ne davet amaçlı gönderiyorum. Hava tahminlerine göre Kış Töreni'ni biraz daha geç bir zamana almak zorunda kaldık. Bir buçuk ay sonra yapılacak bu törene katılırsanız beni mutlu edersiniz.

Kuzey Kralı,
Arşidük Elias Mortem

Mektubu bir kez daha okuyup kenara koydum. Bir ara buna cevap yazmam gerekiyordu. Tarihe baktığımda beş gün önce yazılmış olduğunu fark ettim. Sanırım ne olur ne olmaz diye davetiyeyi erkenden göndermişti.

Kuzey Krallığı biraz uzak bir yerdi. Sabah çıkarsanız akşama oraya varırdınız ama sihir kullanılarak birkaç saatte varılabilirdi.

Alnımı ovuşturmaya başladım. Şu an önceliğim cevap yazmak değildi. İki hafta sonra prensesin doğum günü vardı. O zamana kadar sahte belgeleri halletmem ve şifreleri çözmem gerekiyordu.

Gözüme yine köşedeki söz takılınca Elvis'e baktım. Ne anlama geldiğini belki de Elvis biliyordu.

Köşedeki ahşabın üzerindeki yazıyı gösterip "Elvis şu söz ne için?" dedim.

Elvis ahşaba bir bakış atıp okumadan bana döndü.

"Bu Grandük'ün benimsediği bir sözdü. Sanırsam sizin babanızın evinde de olması gerekiyor."

Duraksadım ve düşündüm ama Breena'nın anılarını hatırlayamıyordum. Yani Marki'nin evinde olup olmadığını da bilmiyordum.

Elvis'e nazikçe gülümseyerek "Sanırım hatırlamıyorum. Pek dikkat etmemişim. Ne anlama geldiğini biliyor musun?" dedim. Elvis de karşılığında gülümsedi ve ezberinden söyledi.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now