BÖLÜM 7 - VASİYET

9.8K 774 43
                                    

Saraydan gelen avukat karşımda çantasındaki belgeleri karıştırırken gergince bekliyordum.

Romandan hatırladığım kadarıyla bütün mirasını Breena'ya yani bana bırakmıştı ama bazı olaylar o kadar değişmişti ki bundan emin olamıyordum.

Parmağımla masada ritim tutmaya başladım. Maddie avukatı odaya yönlendirip gitmişti ama Elvis şahitlik için hâlâ odanın köşesinde bekliyordu.

Avukat sonunda istediği belgeyi bulup rahatladığını belli eden bir iç çekiş bıraktı. Çantasını tekrardan kilitleyip masaya koydu. Daha sonra da boğazını temizleyip bana döndü. Yerimde doğruldum. Gerginlikten ellerim terliyordu. Vasiyetin değişmesini mi değişmemesini mi istiyordum bilmiyordum.

Avukat kâğıda bir göz atıp yüksek sesle okumaya başladı.

"Bütün içtenliğim ve kararlılığımla, Grandük Joahcim Aeduard olarak bütün mirasımı; evlerimi, topraklarımı, servetimi Breena Conrad'a, eğer karım olduysa Breena Aeduard'a bırakıyorum. Kararım kesin ve değiştirilemezdir."

Avukat sözlerini bitirince rahatlamadım. Grandük neden bütün mirasını Breena'ya bırakmıştı anlamıyordum. Romanda bundan asla bahsedilmemişti. Neden beş çocuğuna toprakları bölüştürüp, kız kardeşine de pay bırakmamıştı?

Bunun yanında Grandük'ün benimle konuşmaya söz verdiği ama asla açıklamaya zamanı olmadığı şu anlaşma da vardı. Breena nasıl bir anlaşma yapmıştı? Ayrıca Grandük'ün öldürülmüş olma ihtimali de araya giriyordu.

Çözülemeyen o kadar olay ve romanda okumadığıma emin olduğum o kadar detay vardı ki her şey birbirine girmişti.

Sesimin normal çıkmasını zorlayarak avukata gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Yapabileceğim bir şey var mı?"

Avukat kâğıdı elinde bir kalemle bana uzattı. Parmağıyla altta adımın yazılı olduğu kısmı işaret etti.

"Burayı imzalamanız yeterli. Ayrıca şahidimiz de şurayı adıyla birlikte imzalamalı."

Elvis'e elimle gelmesini işaret ederek avukatın gösterdiği yeri imzaladım. Tabii buradaki dünyadaki Breena'nın imzasını bilmiyordum ama önceki hayatımdaki imzamı atsam da bir şey değişmezdi o yüzden eski imzamı attım.

Avukat da başka bir kâğıda bir şeyler yazıp kaşe bastı. Kağıdı bana vererek ayağa kalktı ve selamlayıp kapının ardında kayboldu.

Avukatın verdiği kâğıda bir göz attım. Mirasın resmi olarak bana ait olduğunu belirten bir kağıttı. Kağıdı tutan elim titredi. İnsanlar bunu duyunca fazlasıyla dedikodu yapacaklardı. Sonuçta kim bir günlük karısına mirasını bırakırdı ki?

Kâğıdı dikkatle katlayıp masanın altındaki çekmeceye koydum. Artık resmi olarak malikâne de Grandükalık da benimdi.

Elvis bana meraklı gözlerle bakarken büyük ihtimalle sıradaki hareketimin ne olacağını merak ediyordu. Ona gülümseyip kalktım. Odadan çıkmadan önce odayı işaret edip "Burayı bugün temizlesinler." dedim.  Çıkmadan önce ekledim: "Yandaki odayı da." Elvis hızla başını sallayıp beni onayladı.

Yan taraftaki odama gittim. Hâlâ her şey yerli yerinde duruyordu. Gözlerim odada gezinirken Grandük'ün neyden zehirlenmiş olabileceğini düşündüm. En son gece bu odadaydı ve sabah kötüleşmişti. Demek ki bu odadaki bir şeyler onu zehirlemişti.

Etrafı iyice incelerken gözüm Grandük'le ateşin önünde oturduğumuz koltukların oraya kaydı. Ortadaki sehpanın üstünde bir bardak ve bir şişe vardı. Ah, evet bunları hatırlıyordum, Grandük kendi getirmişti.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now