Gece pek uyuyamamıştım ve sabaha kadar zamanımı yatakta dönerek neler yapabileceğimi düşünerek geçirmiştim.
Maddie sabah perdeyi açmak ve beni uyandırmak için geldiğinde zaten uyanıktım. Uyuyamadığım hâlde kendimi gayet dinç ve rahat hissediyordum.
Maddie'yi en son eve ilk geldiğimde görmüştüm. Geçen iki günde yanıma gelmemişti yerine başkalarını göndermişti ama bundan şikayetçi değildim. Ortama ben de yeni alışıyordum.
Maddie perdeleri açıp odadan çıktı ve birkaç dakika sonra elinde su dolu geniş bir kapla geri geldi. Soğuk suyla yüzümü yıkarken biraz daha rahatladım ve Maddie'nin uzattığı havluyla yüzümü sildim. Maddie su dolu kabı alıp kapıya yöneldi.
Bu tek şansım olabilirdi. Eğer bir şeyleri değiştirmek ve bu evdekilerin bana saygı duymasını istiyorsam en iyisi şimdiden başlamaktı.
"Maddie suyu bıraktıktan sonra bütün hizmetçilere ve uşaklara haber ver herkes aşağı giriş salonunda toplansın. Herkesle konuşacak şeylerim var."
Maddie bir an garipsese de başını salladı ve kapının ardında kayboldu. Ben de rahat bir nefes alarak dolaba yöneldim.
Kendimi olduğum gibi yani bir soylu gibi göstermem gerekiyordu. Artık ismim Hifa değildi ve bedenim de aynı değildi. Artık bir leydi, bir Grandüşestim.
Dolabı incelerken ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Dolabı büyük ihtimalle Maddie ya da başka bir hizmetçi yerleştirmişti. O yüzden Breena'nın ne tür kıyafetleri olduğunu bilmiyordum ama dolaba bakılırsa normal leydiler gibi hem balolara özgü hem de günlük elbiseleri vardı.
Günlük ama konumumu belli edecek bir elbise ararken krem rengi bir elbise dikkatimi çekti. Kumaşı kaliteliydi ve rahata benziyordu.
Üstümdeki geceliği çıkarıp elbiseyi geçirdim. Gerçekten rahat ve kaliteliydi. İpeksi yumuşaklığı hareket kolaylığı sağlıyordu, beni daraltmıyordu. Elbisenin yanındaki ipleri de bağlayıp makyaj masasına geçtim.
Breena'nın yüzü -ki artık benim yüzümdü- güzel ve doğaldı. Pek makyaja ihtiyacı yoktu. O yüzden yanaklarıma biraz pudra sürüp dudağıma da alkanet çiçeğinden yapılmış olduğunu düşündüğüm yağdan sürdüm. Yüzüm biraz daha canlanırken hâlinden memnun kalmıştım.
Son dokunuş olarak da saçımı tarayıp önüme gelen tutamları arkada bağladım. Artık tamamen uygun ve saygı duyulacak bir leydiye benziyordum.
Odadan çıkıp giriş salonuna yöneldim. İki tarafa ayrılan merdivenlerden inip ortada birleştikleri yerde durdum.
Etrafta göz gezdirdiğimde bütün hizmetçilerin ve uşakların salonda toplandığını gördüm. Birkaç adım atıp tırabzanın önünde durdum.
Beni görenler birbirlerini susturarak pozisyon aldılar. Hepsi onları niye çağırdığımı merak ediyordu. Derin bir nefes alıp başımı ve göğsümü dikleştirdim.
"Hangileriniz Leydi Louise'nin yaptıklarını biliyor?"
Odada olan hafif uğultu da sert ve affetmeye yer bırakmayan çıkan sesimle kesilmişti. Birkaç hizmetçinin birbirine attığı gergin bakışlar gözümden kaçmamıştı.
İçimdeki öfke büyürken herkesin sessiz kaldığını fark ettim. Bilen bilmeyen herkes sessiz kalıyordu. Birbirlerini kollamaya mı çalışıyorlardı?
"Eğer doğruları itiraf etmezseniz hepiniz buradan direkt atılacaksınız. Eşyalarınızı almanıza bile izin verilmeyecek."
Etrafta endişeli fısıltılar dolaştı. Bazılarının yüzünden bilmedikleri okunabiliyordu ve duruşları bile yeni olduklarını belli ediyordu.
YOU ARE READING
GRANDÜŞES'İN İMTİHANI
FantasyBir araba kazası sonucunda ölüp başka bir evrende, başka bir bedende okuduğu romanda kötü kadın olarak uyanan Hifa kendisine verilen bu şansı iyi kullanmak ve hayatta kalmak ister.