~31.Bölüm~

3.3K 277 102
                                    

"Aşağıdayım. Konuşalım diyorum artık. Lütfen..."

Mesajı görür görmez cama koştum ve anında onu gördüm. Perdeyi fark etmeden çektiğim için onunla göz göze gelmiştim maalesef. Allah'tan başıma örtü almayı akıl etmiştim. Arabasına yaslanmış, yukarıya bakıyordu. Ne zamandan beri Uraz'ı görür görmez kalbim ritmini şaşmaya başlamıştı böyle? Ben... Ben ondan hoşlanıyor muydum yoksa? Geçen de onun yanında bir kız gördüğüm için nedensizce öfkelendiğimi hatırlıyordum. Neler oluyordu böyle?

Yutkunup perdeyi çektim ve camın önünden çekildim. Bunlara hazır değildim. Yeni Uraz'a, bu hislere, değişen şeylere... Hiçbirine hazır hissetmiyordum.

Mesajına cevap vermediğim gibi hemen yatmıştım lakin uyumak ne mümkün! Sağa dönüyordum yok, sola dönüyordum yok. Uyku bir türlü uğramıyordu yanıma. Uykum geldiği halde onu düşündükçe uykuya dalamıyordum. Aslında düşünmek istemiyordum ama istemsizce kendimi onu düşünürken buluyordum. Acaba hâlâ dışarıda mıydı? Korkudan telefona dahi bakamıyordum. En sonunda dayanamayıp yatağımdan kalktım ve bu sefer perdeyi açmadan camdan dışarı baktım. İçerisi zaten karanlıktı. Ve evet, hâlâ oradaydı ama bu sefer arabanın içindeydi. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Neden gitmiyordu? Donmak mı istiyordu?! Telefonu akıl edip elime aldım. Bir sürü cevapsız arama ve mesajlarla dolu olduğunu gördüm. Sanırım uyuduğumu zannedip en sonunda vazgeçmişti ama hâlâ bekliyordu. Vicdanım sızlıyordu. O soğukta beklemesini istemiyordum. Hasta olacaktı Allah korusun. WhatsApp'a girip ona mesaj yazdım. Bu işe bir son vermeliydim!

"Lütfen git buradan."

Bir iki dakika sonra görüldü olmuştu. Ardından tekrar "Uraz arıyor..." yazısı ekranda belirmişti. Açıp açmamakta tereddüt etsem de açmıştım sonra.

"Seni de uyku tutmadı değil mi?" Sesinden eğlendiği belli oluyordu. Onu düşündüğüm için uyuyamadığımı biliyordu maalesef ki.

"Uraz git buradan. Görmüyor musun kar yağıyor!"

"Görüyorum. Çok güzel yağıyor. Sen çok seversin kar ile yağmuru." Hâlâ anlamazdan geliyordu ya çıldıracağım! Tövbe estağfurullah.

"Uraz git diyorum. Hasta olacaksın. Neden anlamıyorsun?!"

"Seninle konuşana kadar gitmeyeceğim. Sen de bunu anla."

"Konuşacak bir şey yok. Git işte buradan."

"Madem konuşacak bir şey yok, neden gidip uyumuyorsun? Benden sana ne ki! İster hasta olurum, ister donarım. Bu beni ilgilendirir. Sen niye vicdan azabı çekiyorsun?!"

"Ama-"

"Aması yok İclal. Değer vermiyorsan öyle davran."

"Değer vermediğimi kim söyledi?!" Sinirlenmiştim yine.

"O zaman konuşacak bir şey yok diyemezsin!"

"Uraz!"

"İclal benimle yüzleşmek zorundasın. Yüzleşmediğin sürece hep kaçacaksın biliyorum. Yüzleş, ondan sonra ne karar verirsen saygı duyacağım ama yüzleşmeden kaçmana izin vermeyeceğim. Çünkü senin için ben demek geçmiş demek, Ekin demek, acıların, hüzünlerin demek. Bu yüzden kaçmanı anlayabiliyorum ama böyle yaşayamazsın. Bu en başta sana zarar veriyor, görebiliyorum."

Sesli bir şekilde iç çektim. Gözlerim doluyordu yine. Haklıydı Uraz ama kendimi hazır hissetmiyordum.

"Uraz zamana ihtiyacım var..."

"Biliyorum güzelim..." Güzelim demesine neden bu kadar erimiş hissediyordum!? "Biliyorum ama yüzleşmediğin sürece acı çekmeye devam edeceksin. Buna dayanamıyorum. Sen de beni anla."diye tamamlaması ile daha fazla eridiğimi hissetmiştim.

FELAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin