~38.Bölüm~

2.2K 228 25
                                    

"Yalın ben..."

Kendini kandırılmış hissediyordu genç adam. İlk defa birine bu kadar güvenip sevmişken böyle bir darbe ile sarsılmak onu fena üzmüştü. Bu yüzden orada duramadı. Tuğba'yı dinlemeden orayı terk edip hızlıca dışarı çıktı. Biraz daha orada dursaydı salondaki hiçbir oksijen ona yetmeyecek gibi hissetmişti. Tuğba'nın hayır dememesi, susması ise ayrı bir koymuştu.

Tuğba da onun ardından çıkıyordu ki bileğinde bir ağırlık hissetti. Bugün gelip her şeyi mahvettiği yetmiyormuş gibi bir de kendisine dokunma cüretinde bulunuyordu. Hazar aslında böyle biriydi de kendisi mi bunu görememişti aşkından dolayı? Zira eskiden sevdiği adam, karşısındaki adam olamazdı...

"Bana bir açıklama yapmayacak mısın Tuğba?"diyen adamın pişkinliğine de daha bir sinir olmuştu. Sertçe elini çekip öyle konuştu.

"Madem biliyordun sana olan eskimiş hislerimi, o halde bunu burada, Yalın'ın yanında söylemek zorunda mıydın Hazar! Senin yüzünden ne kadar üzüldü gördün mü, mutlu musun şimdi?"

"O adam umurumda bile değil, inan bana. Tek dikkatimi çeken şey, senin eskimiş hislerim demen. Oysa öyle bir şey yok. Sen hâlâ bana deliler gibi aşıksın Tuğba. Benim için yıllardır bekliyorsun. Benim için kimseye evet demedin. Çünkü aklında da kalbinde de hep ben vardım. O adamla evlenerek mutsuz olacaksın biliyorsun değil mi?"

Tuğba'nın ağzı şaşkınlıktan açık kalmıştı. Hazar nasıl böyle şeyler söyleyebilirdi?! Kendinin oyuna getirildiğini hissetmişti ve bu his çok aşağılayıcı idi.

"Sana olan hislerimi bildiğin halde bunca zaman bilmemiş gibi mi davrandın, dahası beni hoşlandığın kızlara karşı kullandın yani öyle mi?"

Biraz daha konuşursa ağlayacaktı genç kız. Kalbi hiç bu kadar kırılmamıştı.

"Tuğba ben seni, senin beni sevdiğin gibi sevmedim ki hiç. Seni üzmemek için arkadaşın olarak davrandım. Sana yaklaşmamın tek sebebi, Uraz ile olan dostluğumdu. Uraz, İclal hakkında bilgi toplamam için seninle arkadaşlık kurmamı istedi. Ama sen bana aşık oldun. Bu benim elimde değildi. Eğer olsaydı-"

Sözünü tamamlayamadan yüzüne yemişti sert bir tokat. Aynı anda zavallı kızın gözlerinden yaşlar boşanmıştı.

"Sen nasıl bir insansın ya! Öncelikle şunu anla. Ben hiçbir zaman senin arkadaşın olmadım! Bana yakınlık gösterdin diye aptalca hislere kapıldım. Ve ben senin yerinde olsaydım, hislerini bile bile sana başka erkeklerden bahsedip aramızı yap demezdim. Bunun seni ne kadar üzeceğini bilirdim çünkü. Ama sen o kadar bencil bir insansın ki bunu yapmayı bırak, düşünmekten dahi acizsin. Ha bu arada... Sana kötü bir haberim var. Yalın karşıma çıkmadan çok önce sana olan hislerim bitmişti zaten. Yıllardır karşılık bulamayan aptalca hislere daha fazla izin vermedim çünkü. Benim tek isteğim masumca, güzelce, insanca sevilmekti. Senden bunu göremedim ama Yalın bana o kadar güzel yaklaştı ki ona karşı içimde sıcaklık oluştu. Benim sevgimi sen değil, o hak ediyor. Bunu aklına soksan iyi edersin! Ve senin düşündüğünün aksine onunla çok mutlu olacağız Allah'ın izniyle."dedi ve Hazar'ın suratına dahi bakmadan dışarı çıktı. Gözleri her yerde Yalın'ı aradı ama bulamadı. Bununla birlikte daha bir ağlamaya başlamıştı.

"Tuğba?"diye omzuna dokunan bir elle hışımla arkasını döndüğü gibi karşısında İclal'i buldu.

"Gülüm neden ağlıyorsun, bir şey mi oldu?"dediği an boynuna eller sarılmıştı. Tuğba'nın hâlâ neden ağladığını anlayamamıştı ama arkadaşı sakinleşsin diye elleriyle sırtını sıvazlamaya çalışmıştı. Ta ki Tuğba'nın gözyaşları durana kadar.

Tuğba ondan ayrıldığında elleriyle dostunun yanaklarında biriken yaşları sildi.

"Şimdi anlat bakalım. Ne oldu?"

FELAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin