Ilgın ailesinin evinde yoğun bir koşuşturmaca vardı. Tüm eş, dost, akraba toplanmış, akşam ki isteme için hazırlanıyorlardı. Ev dip bucak temizleniyor, misafir takımları çıkartılıyor, ikramlıklar ve yemekler hazırlanıyordu. İclal ve arkadaşları da bir yandan yardım da bulunuyor, Cihan bey, Fatma Hanım'ın ev için istediği eksikleri Teoman aracılığıyla eve gönderiyordu. Genç adam çarşı ile ev arasında adeta mekik dokumuştu bütün gün. Bu koşuşturmaca içerisinde onu rahatsız eden tek şey kız kardeşinin arkadaşı idi.
Hilal, Teoman eve her gelip gittiğinde genç adamı göz hapsine alıyor, bunu fark eden Teoman da özellikle onun olduğu ortamlara girmemeye çalışıyordu. Zira Hilal bakışlarıyla genç adamı ablukaya almıştı resmen. Teoman inatla kendisinden tarafa bakmadıkça daha fazla sinirleniyor ve fark etmese bile genç adamı izliyordu sürekli. Kendisine sıfır ilgisi olan bir adamı böylesine merak edip izlemek, her geldiğinde heyecanlanıp ona bakmak onun da hoşuna gitmiyordu lakin bir türlü kendine hakim olamıyordu.
Ne diye o fotoğrafı görmüştü ki!? O gün İclal'in telefonunda Teoman'ı gördüğünden beri aklından hiç çıkmamıştı genç adam. O fotoğrafı görmese belki şimdi böyle hissetmezdi. Arkadaşının ağabeyi bile olsa bir adama böylesine ilgili olmak onu çok kızdırıyordu fakat elinde olmadan Teoman'ı izliyordu sürekli. Neden kendisine bakmıyordu bir türlü? Bu kalbini kırıyordu. Bazen yanlışlıkla göz göze geldiklerinde çok mutlu oluyordu lakin çoğu zaman Teoman o bakışların farkında olduğu için Hilal'in olduğu her ortamı hızlıca terk ediyor, ondan tarafa bakmamaya çalışıyordu. Zira baksa yoğun bakışlarla karşılaşıyordu. Bu onu rahatsız etmişti doğrusu.
Hilal ise kendisine çok kızgındı. Bir çocuktan bu kadar çabuk hoşlanabildiğine de ayrı şaşırıyordu. Genelde talipleri onun peşinden koşardı. Şimdi ise o bir adamın peşine takılmıştı resmen, hem de isteği dışında! Bütün bu olanlara inanamıyordu. Sanki içine başka bir Hilal girmiş de onu kontrol ediyordu. Bu o değildi, biliyordu fakat Teoman'ı görünceye kadar bütün iradesi yok oluyordu. Bula bula arkadaşının ağabeyini bulmuş. Bu da yetmezmiş gibi muhafazakar birinden hoşlanası gelmişti! Bunlar aklına geldikçe çıldırıyordu. Öyle ki buraya geldiği için bile pişman hissetti, hissedecekti.
İclal'in annesi sarmaları için mutfak masasına yaprakları koymuş, dört arkadaş bunları sararken Hilal de bunları düşünüyordu. Canı çok sıkkındı. İlk defa bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştı ama hoşlandığı çocuk ondan rahatsız oluyordu. Gerçekten hoşlanıyor muydu, ondan da emin değildi ya neyse. Sadece Teoman'ın onu bile isteye görmezden gelmesi, ondan kaçması genç kızın zoruna gitmişti. Belki de sadece hırs yapmıştı. Evet evet! Kesin hırs yapmıştı. Kayseri'ye dönünce geçecekti tüm bunlar. Teoman macerası bitecekti diye inanıyordu.
"Anneee? Babam ekmekleri de gönderdi. Şöyle koyuyorum."
Heeeh! Geldi yine o macera!
Diye içinden söyleniverdi.
"Tamam oğlum. Eksik olma paşam."
Bakma Hilal! Sakın ondan tarafa bakma! Kendini o kadar da önemli biri sanmasın bir zahmet!
Diye kendini o kadar sıkmıştı ki dirseği aniden telefonuna çarpmış, cihaz anında yeri boylamıştı. Rezilliğine içinden söverken eğilip telefonunu yerden alıyordu ki başka bir el ondan önce davrandı.
Karşısında Teoman ona telefonunu uzatırken o, hummaya tutulmuş gibi titriyordu. Bu kadar heyecan yapması normal miydi?
"Te-teşekkür ederim."deyip aldı telefonu.
"Rica ederim."diyen Teoman ise anında mutfağı terk etmişti bile. Arkasında bir enkaz bıraktığından bir haberdi tabi.
İlk defa karşılıklı konuşmuşlardı. Hilal bunu düşünüyor ve istemsizce sırıtıyordu elinde olmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELAH
Teen Fictionİclal Ilgın, üniversiteden yeni mezun olmuştur ve Kayseri'ye sağlıkçı olarak atanır. Gittiği şehri tanımadığı için bir süreliğine ev arayışına çıkar. Sonunda bulduğunda ise beklemediği bir sürpriz ile karşı karşıya kalır. Özel bir numara sürekli ken...