"Nasıl yani? Ne demek herkes, her şeyin farkındaymış Uraz?"
"Anlatacağım..."diye susup önüne baktı. Ben de sustum. Merakla konuşmasını bekliyordum.
"Oraya ilk gittiğimde senin gibi tanıyamadılar tabi beni. Sadece Fatma anne beni tanıdı."
"Gerçekten mi, annem seni nasıl tanıdı hemen?"
"Kokumdan. Ekin vefat ettikten sonra küçük oğlu diye benim kokumu ezberlemiş beynine. Yani o öyle söyledi."
Af, duygulanmıştım yine.
"Sonra ne oldu peki? Yani bizimkiler seni görünce ne tepki verdiler?"
"Fatma anne uzun bir süre bırakmadı tabi. Öptü, kokladı, ağlayıp durdu. 'Annem ağlama, kurban olurum gözyaşlarına' diyemedim İclal. O zaman benim de boğazım düğüm düğüm olmuştu çünkü."
Başımı çevirdim hızla. Gözlerim doluyordu yine. Ağabeyim o sahneyi göstermişti bana görüntülü konuşurken.
"Fatma anneyle beni zor ayırdılar. Sonra Cihan baba sarıldı bana. Gerçek babamın yerini alan babam. O bana sarıldığı an tüm Dünya güvenli bir yer haline geldi sanki. Öyle özlemişim ki onları..."
İkimiz de sustuk bir an. Sonra Uraz devam etti.
"O duygu dolu anlardan sonra Fatma anneyle Nida abla bana yemek hazırlamak için mutfağa geçtiler. 'Oğlum aç otururken ben nasıl rahat olabilirim?' dedi Fatma anne. Canım annem. Gerçek annem hiçbir zaman bana böyle ilgili davranmadı ki. Yemekler hazırlandıktan sonra birlikte oturup yemek yedik. Teoman ağabey aniden 'Oğlum bir sevdiğin var mı, evlendirelim seni artık?' deyince boğazıma içtiğim su kaçtı tabi. Fatma anne kızdı ağabeyine. 'Çocuğu rahat bırak da yemeğini yesin eşek sıpası!' Bir ara yalnız kalınca kulağıma fısıldadı. 'Yoksa hâlâ bizim İclal'i mi seviyorsun?' deyince bu sefer ağzımdaki lokma boğazıma kaçtı. Neye uğradığımı şaşırdım. Teoman ağabey gülme krizine girdi desem inanır mısın İclal?"deyince kendime engel olamamış ve gülmüştüm. Uraz gülüşüme uzun uzun bakınca kendimi toparlamak zorunda kalmıştım.
"Yakında gülüşünü benden saklamana gerek kalmayacak."dediği an gözlerimi kaçırmıştım. Gerçi gözlerine baktığım da yoktu zaten. Bir omuzuna, bir alnına bakıyordum. Gözlerine baksam dayanamazdım. Çok güzel bakıyordu bu adam. Ee tabi bir de caiz olmayınca bakmak gibi bir lüksüm her halükarda yoktu.
"Ağabeyinden sonra Fatma anne yalnız yakaladı beni bir gün. Mutfakta telefonla konuşurken geldi. Ben konuşmayı bitirince ondan bundan konu açtı. Sonra seni sordu bana. Cevaplayamadım tabi. Yanlış anlamasından korktum. 'Ne zaman İclal'i istemeye geliyorsun oğlum? Yetmedi mi bu kadar beklediğim?' demesin mi, ağzım açık kalakaldım. 'Fatma anne sen nasıl-' demeye fırsat tanımadan 'Ben senin gözlerindeki kıvılcımı ta ilk günden fark etmiştim oğlum. Sen beni İclal gibi aklı havada mı sandın he?' dedi."
"Anne ya, inanamıyorum sana!"diye söylendim sesli bir şekilde. Uraz ise gülüyordu. Gülme zalımın oğlu, gülme gözüm takılıyor vicdansız!
"İclal, annen çok tatlıydı yalnız."diye gülmeye devam etti. Ona gözlerimi kısarak bakınca durdu tabi.
"Sen ne dedin peki ona?"
"Kızın ikna olursa ben dünden razıyım Fatma anne, dedim açık açık."
"Uraz!"
"Ne? Annen her şeyin farkındaymış zaten. Beni bilirsin, rahat bir adamım ben. Öyle kasılıp durmam, çekinmem de. Söyledim duygularımı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELAH
Teen Fictionİclal Ilgın, üniversiteden yeni mezun olmuştur ve Kayseri'ye sağlıkçı olarak atanır. Gittiği şehri tanımadığı için bir süreliğine ev arayışına çıkar. Sonunda bulduğunda ise beklemediği bir sürpriz ile karşı karşıya kalır. Özel bir numara sürekli ken...