~35.Bölüm~

2.5K 240 27
                                    

Gerginliğimi gösteren ruh halim ile arkadaşlarımın karşısında oturuyor, sürekli ellerimle oynuyor, bir türlü yüzlerine bakamıyordum. Nereden başlamam gerektiğini düşünüyor, bulamadıkça daha da gerginleşiyordum. Beden dilim bunu arkadaşlarıma apaçık gösteriyordu.

Ayşegül'ün günü bittikten sonra benim evime gelmiştik dördümüz. Ayşegül'ün evindeki hanımlar beni bir türlü bırakamamışlardı. Helal ve tayyip gıda hakkında yaptığım konuşmadan çok etkilendiklerini söyleyip durmuşlardı. Apartmana yeni taşınan hanımlar dahi gelip çok etkilendiklerini söylemişlerdi. Buna çok sevinsem de oradan ayrılmak kolay olmamıştı. Sonuç olarak şimdi burada, Uraz konusunu konuşmak için toplanmıştık. Üçü de ağzımdan çıkacak herhangi bir kelime için sadece susuyor ve öylece bekliyorlardı. Sanırım artık konuşmam gerekiyordu. Derin bir nefes alıp içimden çektiğim besmele ile başladım evvela.

"Kızlar ben daha önce Uraz'ı tanıyordum. Yani bizim Uraz'la tanışıklığımız maziye dayanıyor."

"Hastaneye ilk geldiğinde tanımadın onu ama?"diyen kişi Zeynep'ti. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Çünkü değişmişti. Eğer o kendini sonradan tanıtmasaydı ben de onu hiçbir zaman tanıyamayacaktım."

"İclal hiçbir şey anlamıyorum. Baştan anlatsana şunu. Meraktan çatlayacağım."dedi Hilal.

Başımı salladım.

"Kızlar kardeşimin kanser hastası olduğunu ve sonradan vefat ettiğini daha önce, ayrı ayrı söylemiştim her birinize. Ben o yıl son sınıftım lisede. Memlekette, devlet hastanesinde stajımı yapıyordum aynı zamanda. Ekin o yıl hastaneye yatırıldı. Kaçıncı yatırılışı, artık sayamaz hale gelmiştik. Ekin'in oda arkadaşı kimdi biliyor musunuz? Mide kanseri bir çocuk. O çocuğun adı ise bugün hepimizin tanıdığı Uraz'dan başkası değildir."dediğim an üçü de aynı anda "Ne!!!"diye çığırmışlardı adeta.

"Uraz mide kanseri miydi geçmişte?"diye ortak soruyu dile getirdi Ebru.

Tekrar başımı salladım.

"Uraz bugün gördüğünüz halinden çok ama çok farklıydı. Kemikleri görünecek derecede zayıf, cılız ve çelimsizdi. Kemoterapiden dolayı vücudundaki tüm tüyler dökülmüştü. Yüzündeki tüm kan çekilmiş birini düşünün. Üfleseniz yere düşecek kadar zayıf biriydi Uraz. Mide kanserini bilirsiniz. Ölümcül bir hastalıktır. O yüzden Uraz bu kadar etkilenmişti. Elhamdülillah ki iyileşti tabi. Uraz kanser olduğu için tüm aile, eş, dost onu terk etmişti. Uraz o soğuk hastane odasında yapayalnız kalmıştı. Bundan sebep de hayata ve tüm insanlara karşı öfkeyle dolmuş, huysuz, agresif ve asabi biri olmuştu. Ekin'i odasına aldıklarında ortalığı birbirine kattı başta. Ekin tatlı diliyle onun güvenini kazanınca iyi birer dost oldular zamanla. Ekin'imizin en yakın arkadaşı olup ona moral veren biri ailemiz için de önemli biri olacaktı elbette. Ailem Ekin'e nasıl davrandılarsa Uraz'a da aynı şekilde davrandılar hep. Hepimiz Uraz'ın ailesi ile olan problemleri biliyorduk çünkü. Bu yüzden annemi anne, babamı baba, ailemi kendi ailesi bildi. Şu an bile hala anneme anne, babama da baba der. Benim ailemi kendi ailesinden daha çok sevdi. Ekin ve ailem onu yeniden hayata bağladı diyebiliriz yani. Ben her gün sabah erkenden Ekin ve Uraz'a annemin yaptığı sıcak hamur işlerini götürürdüm. Annem ikisini de çok iyi doyururdu. Üç öğün yemek yapardı onlar için. Sırf güç kazansınlar diye. Ekin daha sonra Uraz'a İslam'a anlattı. Uraz İslam'ı çok sevdi ve yaşamaya başladı. Ben o zamanlar Uraz'ı Ekin'den ayırmadan, ikinci bir kardeşimmiş gibi severdim ama Ekin Uraz'ın aklına beni sokmuş bir şekilde. Uraz'ın duyguları değişmiş bana karşı. Öncesinde çok sinir olurdu bana. Özellikle Ekin'e olan yakınlığım onu delirtirdi. Sürekli benimle ters konuşup azarlardı. Daha sonra bu tavırları değişti. Bana yumuşaya başladı. Çünkü Ekin çöpçatanlık yapıyordu. Benim tabi bu olanlardan haberim yok. Uraz sonradan söyledi. Bir gün stajdayken sınıftan bir çocuk gelmişti. Biraz şakacı bir çocuktu. Herkesle uğraşırdı. Bana da şaka yapmış ve gülmeye başlamıştı o gün. Uraz bizi o halde görünce yanlış anlamış tabi. Bir hafta konuşmadı benimle. Hep tavır yaptı, trip attı. Neden öyle davrandığın şimdi daha iyi anlıyorum. Beni o çocuktan kıskanmıştı. Böyle çok anılarımız oldu da onlara girmeyeceğim, sadede geleceğim. Kardeşim..."

FELAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin