"Anne? Baba?"diye kendi kendine fısıldayan Uraz'ı bir tek İclal duymuş, ardından genç adamın ebeveynlerine doğru gidişini seyretmişti. Hemen arkasından amcası da gitmişti tabi. Bütün salon, son anda nişana katılan bu davetsiz misafirleri inceliyordu. Her hallerinden belli oluyordu sosyeteye mensup oldukları. Zira üzerlerinde oldukça pahalı ve gösterişli kıyafetler duruyordu.
"Sizin ne işiniz var burada!"diye haykırdı Uraz. Ailesinin (!) burada olmasından hiç mi hiç hoşnut değildi.
"Ağabey! Lütfen bir rezillik çıkarıp şu çocuğu daha fazla üzmeyin. Rica ediyorum!"dedi amcası.
"Sen karışma! Seninle daha sonra görüşeceğiz!"
"Ağabey diyorum!" Onu önemseyen adam devam etti.
"Oğlunun nişanına davet edilmeyen tek anne babalar olarak tarihe geçtiğimizi söylemiş miydim hayatım?"diye eşine yönelik konuştuktan sonra salonda hayretler artmış, fısıldaşmalar başlamıştı. Damadın ailesinin neden yanında olmadığını çoğu kişi merak etmişti zaten.
"Kesinlikle katılıyorum hayatım. Oğlumuzun başı örümcek ağları ile kaplı bir kızla evlenmek istediği yetmiyormuş gibi bir de nişanına çağırmaması beni de çok üzdü."diye sahte bir üzüntüyle konuştu karısı da.
Uraz tüm bu saçmalıklara dayanamaz hale geldiğini hissettiğinde şu iki mahluka haddini bildirme kararını almıştı bile çoktan.
"Öncelikle müstakbel eşim hakkında konuşurken haddinizi bileceksiniz bay ve bayan Sönmez!"diyen Uraz'dan sonra yine salonda"Aaa!"nidaları yankılanmıştı. Ancak anne ve babası olacak insanların ona neler yaptıklarını bilselerdi muhtemelen Uraz'ın bu davranışlarına hak verebilirlerdi. Şu an çoğu insanın gözünde Uraz, anne babasına karşı saygısız ve asi bir evlat konumunda idi.
"Sonrasında ise hayatımın en güzel gününü mahvetmeden çıkın, gidin buradan!"
"Bu kadar oyun yeter Uraz! Buraya elbette bu saçma sapan merasimi onaylamak ve sana destek çıkmak için gelmedik. Seni bu yanlış kararından döndürmeye geldik. Gel, İstanbul'a dön ve holdinglerin başına geç. Ayrıca Helin gibi soylu bir kız dururken ne bu İclal sevdası, anlamıyorum ki!"
"Bana bak İlhan Sönmez! Tekrar uyarmayacağım. Yakında karım olacak kadın hakkında bir daha konuşmayacaksın! Bir zamanlar sizin olmanız gerektiği yer ve zamanda o ve ailesi yanımda idi. Siz ise beni hastane köşelerinde bırakıp gezmelere çıktınız. Bütün bunlar olmamış gibi bir de bugün gelip üzerimde hak mı iddia ediyorsunuz! Komedi filminden bir farkınız yok!"
Salondaki davetliler buna daha bir şaşırmışlardı. Uraz'ın anne babasını neden istemediğini öğrenince işte şimdi ona hak vermeye başlamışlardı. Hatta bazıları "Helal olsun, en iyisini yapmış!"diye kendi aralarında fısıldaşmıştı.
"Benimle ve babanla düzgün konuş Uraz! Ne yani, o zamanlar yanında dursaydık da bize de mi mikrop bulaşsaydı? İstediğin bu muydu? Biz de senin gibi hasta olup hastanede mi yatsaydık yani? Sağlığımızı düşünmek suç mu?"
Uraz sinirden bir kahkaha patlattı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Bunu fark eden İclal koşar adımlarla yanına gitti. "Uraz sakin ol."diye fısıldasa da Uraz onu öfkeden duymamıştı bile.
"Sevgili Duygu Sönmez!!!"dedi ve alkışlamaya başladı. "Sağlığınızı bu kadar düşünüp akıl sağlığından yoksun olmanızı çok iyi anlayabiliyorum ancak bunu burada gözümüze sokmak zorunda mıydınız?"
İlhan bey, oğlunun herkesin gözü önünde karısını aşağılamasını hazmedemediği için elini kaldırıp "Hadsiz!"deyip tam Uraz'ın yanağına indiriyordu ki bileğini başka bir el kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELAH
Teen Fictionİclal Ilgın, üniversiteden yeni mezun olmuştur ve Kayseri'ye sağlıkçı olarak atanır. Gittiği şehri tanımadığı için bir süreliğine ev arayışına çıkar. Sonunda bulduğunda ise beklemediği bir sürpriz ile karşı karşıya kalır. Özel bir numara sürekli ken...