Boynunda hissettiği acı dolu ağrıyla yatakta rahatsızca kıpırdandı Felix. Hiçbir yerden ışık almayan bir odadaydı. Siyahlara bürünmüş bir oda. Yavaş yavaş gözlerini araladığında etrafı bulanıkta olsa görebiliyordu. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırmış, görüşünü netleştirmişti. Yavaş yavaş doğrulduğunda siyah bir odada, siyah çarşaflı bir yatakta uzandığını görmüştü.
Ne mi olmuştu?
Dün kulağına fısıldayan adam elektroşok aletiyle onu bayılmıştım. Şimdide nerede olduğunu bilmeyen bir çocuk vardı.
Yataktan kalkıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Kolunu çevirdiğinde kapı açılmadı. Bir kez daha denedi ve gene açılmadı. Kapı kolunu biraz zorladığında kapı gene açılmadı ve bu sefer kapıyı yumruklamaya başladı.
Kapının diğer tarafından anahtar sesleri gelince kapıdan biraz uzaklaştı. Kapı açıldığında siyah uzun saçlı beden içeri girmiş ve kapıyı kapatmıştı. Felix biraz geriye gitmiş ve karşısındaki bedene bakmıştı.
Uzun bir bakışma sürmüştü.
"Çekilsene ne bekliyorsun orada?"
"Pardon?"
"Kıt mısın çekil diyorum? Kapıyı açacağım."
"Ne?
"Sanırım gerçekten anlama sorunların var."
"Sanırım gerçekten hafızanda bir sorun var."
"Anlayamadım?"
Histerik bir kahkaha.
"Sanırım gerçekten anlama sorunların var Yongbok."
"Pekala, seninle uğraşmayacağım. Sadece çekil ve kapıyı açmama izin ver."
"Maalesef."
"Hmhm. Bende öyle düşünmüştüm. Şimdi çekil gideceğim."
Felix kapı kolunu tuttuğunda Hyunjin, yumruk yaptığı elini onun elinin üzerine sertçe vurdu.
"Aishh!!"
"Duymadın galiba?"
Saniyesinde elini tuttuğunda Felix şuan onu duymaya tenezzül etmedi.
"Küçük piç!"
"Sesini alçalt!"
Tüm odada yankı yapan sesi yüzünden Felix, yerinde hafifçe zıplamıştı.
"Bir daha senden küfür duyarsam ağzını boğulana kadar beceririm."
"Hmhm aynen."
Duyulmayacak kelimelerini söyledikten sonra Hyunjin, onun omzuna çarparak odanın içinde rastgele adımlar atmaya başladı.
"Şimdi gelelim kurallara,"
Odadaki dolaba ilerlediğinde kapağını açmış ve öylesine bakmaya başlamıştı.
"Saygı, sessizlik ve daha çok saygı istiyorum. Yapabileceğinin en iyisini göster bana, anlaşıldı mı?"
"Komikmiş."
"Anlaşıldı mı dedim?"
"Anlaşılmadı dedim?"
"Kuralları çiğniyorsun."
"Ne yaparsın çiğnersem?"
"Mesela ses tellerini kopartacak bir aktivite, ne dersin?"
Dolabın kapağını kapattığında attığı hızlı adımlardan sinirli olduğu anlaşılıyordu. Kısa süre için Felix'in yanına ulaştığında bir elini küçüğünün koluna atmış, diğer eliyle de kapının kolunu açmıştı. Odadan çıkıp merdivenlerden indikten sonra salona gelmişlerdi. Salonda büyük bir televizyon ve karşısında geniş bir koltuk vardı. Salonun tam ortasında duran küçük masa, ve masada karşılıklı birbirine bakan 2 tekli koltuk vardı.
Geniş koltuğa oturduklarında Hyunjin, önündeki bilgisayara bakıp kısa bir okuma yaptı. Bitirdiğindeyse bilgisayarı Felix'e döndürdü.
"Doldur."
"Neyi?"
"Kör müsün, boşluğu."
Gözleri bilgisayara döndüğünde ne dediğini anlamıştı.
"Kime göre?"
"Kendine."
Az önce yaralanmış eli sol tarafında olmasına rağmen o elini kullandı çünkü Hyunjin'e hatasını göstermeye çalıştı. Tabi Hyunjin'in umrunda bile olmadı. Yazmasını tamamladığında bilgisayarı ona geri döndürdü.
"Gay misin?"
"Birde homofobiksin?"
Felix ayağı kalkacağı sırada büyüğü onu omzundan bastırarak geri oturttu.
"Homofobik falan olduğum yok. Otur oturduğun yerde."
"Anladım, has gaysin."
Göz devirip okumasına devam etti Hyunjin. Okuduklarına göre Felix, 17 yaşında, Avustralyalı bir çocuktu.
"Hmm, güzel. Bende Hwang Hyunjin 29 yaşındayım. Gerisi hiç önemli değil."
"Güzel. Buradan kaçtığım zaman polise söylerim."
"Buradan asla kaçamayacaksın Felix."
"Göreceğiz."
"Kes. Odana git ve banyo yap, sonrasında yan odaya gel."
~~~
Yorum yapmiyonuz cok aliniyorum
(Allah ficin belasini)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Boy ✓ | Hyunlix Daddykink
FanfictionLittle Boy •Gerçekle bir bağlantısı yoktur. •Smut, şiddet vb. •Kopyalanması veya konunun izinsiz alınması yasaktır.