1. ✔ ꙳Benden ayrılabileceğini mi sandın?꙳

1.9K 74 21
                                    

Hasta bir insan nasıl olabilirdi? Aklı durmuş, psikolojisi yitip gidecek gibi olan, belki de yitip gitmişti... Üzerinde baskı kurulmuş, yanlış şeylere şahitlik etmiş, kötü günler geçiren bir günahkar.

Yakalandığı günün ardından getirilip beni iyileştirmesi için karşıma konmuş bir doktor. Bana bakıyordu, sanki beni anlayabilirmiş gibi. Ama beni hiçbir zaman anlayamazdı ki...

Gözleri öyle güzeldi ki, ilgi mi çekiyordu. Teni kavrulmuş, her bir kısmına dokunmak isteyeceğim türden. Aklımda gidip gelen istemsizce kurduğum düşünceler, üzerinde ki gömleği yırtma isteğiyle dakikalarca karıncalanan avuclarım.

Peki ya o beni kendine çeken kendine has kokusu...

Ben yatağım da boynumu onzuma doğru yatırmış onu izlerken o ise karşıma geçmiş koltukta dakikalardır oturuyordu. Bakışları düşünceli, çattığı kaşları sanki bir çıkarım yapan veya yapmaya çalışan türdendi.

Kulağının arkasına doğru iliştirse bile gözlerinin önüne gelen bir tutam saçına, dokunmak isteyen ellerim. Sıcaklıyordum... Kestane rengi saçları hunharca benim grilerime karışsın istiyordum.

Olmazdı, olamazdı...

"Hoş geldin demeyecek misin?"

Sesi, sesi sanki kadifenin en güzel tonu. Nasıl bu kadar güzel olabilirdi? Lens olduğu belli olan gözlerinin yorganımı sıkan ellerime bakması; sanki düşlerimden ayrılmamı istiyor gibiydi.

O düşlerimden kopma mı istiyordu ama ellerim ona karşı daha da yumruk olmaya devam ederken, kulağım canımı yakmak istercesine sızlamaya başlamıştı. Bir elimi hızla kulağıma kaparken ise bakışlarımı ondan çekmiştim.

Bakmak sanki önceden gizli gizli baktığım dergileri hatırlatıyordu. Öyle güzel, yakışıklıydı ki tüm gördüğüm erkekleri es geçip benliği ile aklım da zirveye oturuyordu.

Beynimle oyun oynanıyordu.

"Kulağın mı acıyor?" kulağım da uğuldayan sesiyle ona karşı inkar etme çabasına girişip, başımı hemen iki yana salladım.

"Peki... Bu zamana kadar zor şeyler yaşamışsın. Babanın söylediği kadarıyla intihar girişimlerin de varmış Jimin. Bana anlatmak ister misin yaşadıklarını?" kulağım da daha da uğuldayan sesi karşıma konulan doktora tekrar bakmamı sağladı.

Bana öyle bakıyordu ki o gözler de acıma vardı. Görüyordum harelerinde ki beni deli edecek hüznü, acımayı... Eline çantasından aldığı kalemi alıp, çevirmeye başlamasıyla gözüm ellerine takıldı.

"Dertleşmek ister misin benimle? Mesela ben dertleşirken ilk önce güzel bir kahve söylerim, benim için söylemek ister misin?"

Ben ona öylece bakarken dedikleriyle ne yapacağıma sadece bir anlım şaşırdım. Neden bunları söyledigini anlayamıyordum. Genelde kasıntı olmazlar mıydı? İnsanların konuşmasını beklemeden rastgele tanı koymazlar mıydı?

"Ya da istersen rahatlamak için nefes yogası yaparak başlayalım ne dersin? Güzel bir arkadaşlık kurabiliriz, böylelikle daha iyi anlaşır ve konuşuruz. Nasıl kendini rahat, güven de hissedersin? Sana uymak istiyorum."

Neden bu kadar yakın davranıp, aklımı kurcalıyorsun?

Doktorun, bana dokunmasını istiyorum, büyük ellerinin beni tamamen çevrelemesini istiyorum.

İsteyemezdim...

Aklım karışıyordu kahretsin, kulağım çınlıyordu! İstemesem de istiyordum, konuşması sadece aklıma cinsel dürtüleri getiriyordu. Karşım da duran yapılı bedeni, esmer kavrulmuş teni baktıkça aklımı dağıtıyordu.

Sen aklımı dağıtıyorsun!

"Seni pislik, beni bırakabileceğini mi sanıyorsun?"

Sesler, neden istemediğim sesler yine ve tekrar sürekli aklıma geliyordu. İstemiyorum, ben istemiyorum onları kahretsin duymak istemiyorum!

"Jimin bana bakar mısın? Neler düşünüyorsun bana anlat ki arkadaşın gibi dinleyeyim seni. Yanına gelebilir miyim?"

'Ah mmhh!'

'Sen ne yaptığını sanıyorsun! Seni bir kere kabul ettim piç!'

Kulağım acıyor, fazlasıyla çınlıyor bütün kelimeler birbirine karışıyordu. Aklım altında kıvranmak isterken kulağımda ki sesler beni çıldırtıyordu.

Bana ne diyordu? Dudaklarını doktor neden oynatıyordu? Beynim acıyordu, canım felaket yanıyor. Nefes alamıyorum... Kahretsin sesler onları duymak istemiyorum!!!

"İstemiyorum, istemiyorum konuşmak falan istemiyorum. Nefes almak istiyorum, ben hasta değilim! Git buradan, sadece git konuşmak istemiyorum!" beni deli eden gözlerine, gömleğinin açık düğmelerinden görünen esmer tenine bakarken, son ses bağırıp elimle sesleri duymamak için defalarca kulağıma vurdum.

"Sakin olur musun. Konuşmamıza gerek yok tamam. Vurma kendine, canın yanıyor..." ellerini havaya kaldırıp; bana söylediklerini zar zor duymaya çalışırken, oturduğum yataktan yorganımı iterek ayağa fırladım.

Başım dönüyordu, benimle konuşmak istemesi aklıma eskileri getiriyordu. Neden aldığım hava tükeniyordu? Bana yaklaşmadan ellerini havaya kaldırıp, dudaklarının arasından bir şeyler diyordu doktor ama anlayamıyordum, duyamıyordum kulağımda ki sesler onu, onun sesini baskılıyordu.

'Çok güzelsin. Nasıl bir erkek bu kadar güzel olabilir?'

'Benden ayrılabileceğini mi sandın?'

"Sus, sus..." kulağımda ki o ses çok yakındaydı...

Dışarıya çıkmak istiyorum.

Kapıya zar zor tökezleyerek çıplak ayaklarımla ulaşmamla kapı kulpunu çevirdim, ama açılmadı. Neden açılmıyordu? Boğuluyorum, yardım et diyemiyordum arkamda ki doktora. Kulağımda ki sesler ne kadar çınlarsa sanki onun sesi o kadar uzak ücra köşelerden cızırtıyla kulağıma doluyordu.

"Neden açılmıyor? Neden, kalbim sıkışıyor... Kapıyı açın, açsın birisi kapıyı!" açılmıyordu neden açılmıyordu aptal kapı!

Doktor'la falan konuşmak istemiyorum ben burada, bu odada. Onu ben istememiştim, istemediğim halde benimle konuşamazdı.

"İstemiyorum konuşmak falan!" kendime hakim olamayarak bağırırken derin bir nefes aldım.

O anda arkam da hissettiğim beden ve burnuma dolan Sandal ağacına bulanmış mum çiçeği kokusuyla derin bir nefes ciğerlerime doğru çekerken, kulpu bırakarak arkamı döndüm.

"Sen..." sadece bir kaç santimin olduğu vücudumuzun yakınlığıyla, nefesim kesilircesine başımı kaldırıp ona tek kelime söyleye bildim.

Bana başını eğip bakmasıyla dudakları oynadı ama ben yine sesini duyamadım... Öyle yakındık ki birazcık eğilse sanki dudaklarımız kavuşacaktı. Üzerime doğru eğilmesiyle Sandal ağacıyla harmanlanmış mum çiçeği kokusu burnuma daha yakından doldu ve ilk kez bir koku bu kadar güzel, büyüleyici geldi bana.

Kulağımda ki sesler azalırken göz bebeklerim sanki küçüldü. Bakışları gözlerim de tepkilerimi ölçer gibi beni izlemesiyle, derin bir nefes alıp alt dudağımı yaladım.

Vücudumuz değmese bile dudaklarından çıkan sıcak nefesi yüzüme vurdu ve ellerimi arkamda ki kapıya yasladım. Tam o anda çıt sesi kulağıma dolarken kiraz dudaklarına kaydı bakışlarım ki söylediği kelimeyle sertçe yutkundum.

"Açtım kapıyı, git Jimin." demesiyle bakışlarım kayarken etrafa göz attım ve hemen tekrar gözlerine baktım. Milim farkla üzerimden çekilip, elini pantalonunun cebine atmasıyla tek kaşını havalandırarak bana bakmaya devam etti.

Ben ise o gün orada ilk seansımız da yüzüne karşı öyle yüksek sesle çığlığımı bastım ki, sonrasın da ardıma bile bakmadan odadan çıkıp koşarak oradan, onun yanından uzaklaştım.
______________

Böyle bir bölüm.

Başladık...

Umarım beğenirsiniz.

⚜︎You Are My Home⚜︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin