⚜︎You Are My Home⚜︎

14. ✔ ꙳O buradaydı...꙳

Boyunlu crobun üzerine taktığım vücut zincirini kontrol ederken bir yandan da crobun boynunu çekiştiriyordum. Altımda ki siyah pantolonu gözlerimle üzerimdekine yakışmış mı diye kontrol etmelerim sonucunda, oldukça iyi olduğumun kanaatine varmamla birlikte makyaj masama gidip, göz kapaklarıma eyeliner çektim. Hemen ardından hafif pembemsi bir lip Gloss sürüp üzerime ceketimi ve ayakkabılarımı giymek için kanepeye yaklaştım.

Hazırlanmamın, giydiklerimle şuan tamamen son bulmasıyla elime telefonumu alarak saate baktım. Altıya yirmi dakika kaldığını fark etmemle hoseok hyung'un mesaj yazdığını görmem bir olmuştu.

Mesaja tıklayıp dünden beridir konuşmadığımızdan dolayı endişelenmemesi için cevap yazacağım sırada aramasıyla ise hemen aramayı cevaplayıp, endişeli tonda sormaya başladığı soruları dinledim.

"Jimin iyi misin? Arkadaşım görmüş bir adamın kucağında baygın çıkmışsın? Neler oldu, neden baygındın? Konuşsana endişeliyim!" nefessiz sorduğu sorularla üstten küçük bir miktarını bağladığım saçlarımı düzeltip, cevap vermem için beklemeye başladığı an onu cevapladım.

"İyiyim hyung, sadece biraz işler ters gitti. Sana kızmadı değil mi patron, erken bırakmak zorunda kaldığım için?" saçmalıklar yüzünden, artı olarak bayıldığımdan dolayı işinden olması korkusuyla yüz yüze gelmiştim nedense bir an. Benim yüzümden böyle bir durum gerçekleşsin hiç istemezdim.

"Aptal! Saçmalama patrona baygın olduğun iletilmiş, sağlık yüzünden bıraktığından dolayı ters bir durum yok. Ama soruma cevap ver ne oldu dün akşam?" sorusuyla birlikte aklımdan hiç gitmeyen sahneler tekrar aklımda yer edinmesiyle tebessüm ettim.

"Dün akşam bir gruba takıldım ve şeker diye onların verdiği uyuşturucu olan hapı yuttum-!"

"Ne! Siktir, iyi misin şuan!!" sözümü bölüp çığırmasıyla kulağımdan telefonu bir kaç saniye uzaklaştırdım.

"İyiyim hyung sadece bünyem o hapı kaldıramadığı için yan etkisiyle bayılmışım. Hastane de açtım gözlerimi iyi ki de açmışım, karşımda gördüğüm adam her şeyi bir kalemde unutturdu çünkü." derken sekerek yatağa gidip oturmuş ve alt dudağımda parmak uçlarımı gezdirmiştim.

"Ne adamı Jimin? Neler diyorsun sen anlamıyorum."

"Hyung ben-ben bir adamla sex yaptım. Ama çok yumuşak, çok zevkliydi... Bir yandan iliklerime kadar acı verirken, bir yandan yumuşaklığıyla, dokunuşlarının canlılığıyla karnımda kelebekler uçuşturdu." deyip gülümsedim. Telefonun öte yanında bir sessizlik oluşurken kaşlarımı çattığım sırada neşeli sesi ulaştı kulağıma.

"Vay be egolu kuşu altına alabilecek adam çıktı demek piyasaya." demesiyle kaşlarım daha da çatıldı düzeleceğine.

"Haa, anlamadım?"

"Diyorum ki oğlum sen salak mısın? Hastaneden çıkmışsın kanına farklı tür boktan ilaç verilmiş ve sen o gece seviştin mi gerçekten?" demesiyle dudaklarımı aralayıp benim durumumu hiçbir zaman anlayamazsın diyeceğim sırada, kapının bir hız açılmasıyla konuşmadan telefonu kulağımdan indirip aramayı sonlandırdığım dakika gelen adama baktım.

Bana yaklaşarak önümde durduğunda sinirli ama sınırını koruyan tavrıyla yüzüme baktığı süre zarfınca kaşlarımı havalandırdım, umarsızca içini dökmesi için.

"Jimin, dün gece neredeydin? Seni ne kadar aradım haberin var mı oğlum?" demesiyle göz devirip yavaşça ayaklandım.

"Sana ne bundan peki?" derken telefonumu ceketimin içinde ki cebe tıkıştırıp, gözlerinin içine baktım babamın.