Odam da oturmuş günlük rutinleri mi hallediyordum. Kulağım da kulaklıklarım beni en moda getiren şarkılardan birini açmış biraz da kafamı dinlemeye çalışıyordum. Çıplak dizlerimin üzerinde duran laptop'a bakarken ise her zaman ki gibi rahat kafayla yazıyordum.
Kitap, blog, makale gibi işlerin yazarı olmak vaktimin çoğunu bu işe ayırmamı sağlıyordu. Ellerim laptop'un üzerinde ezberlediğim ritimi yaparken, gözlerimi kapayıp yağmurlu günleri aklım da anımsatmaya çalıştım.
Yağmurdu, bu gün ki yazdığım bloğumun konusu. Huzur içeren elim de kahvem, odam da yanan şöminenin başında oturmuş yağmurun yere çarpan seslerini dinliyordum. Her şeyden öte olan çılgın aşıkların yağmurun altında sırılsıklam ıslanarak yolun ortasında ansızın seni seviyorum çığlıklarını duyuyor, onlara kulak asıyordum.
Ellerim arasında tuttuğum biten boş fincan da göz gezdirerek dudaklarıma eşlik eden gülümsememle, yağmur ritimi eşliğinde sesime en yakışan şarkılardan birini söylemeyi öylece hayal ediyordum.
Parmaklarım düşüncelerimle hareketlenip aklımdakileri türlü türlü yazılara dökerken, ben güzel düşüncelerim eşliğinde hayallerimde ki gibi dinlediğim şarkıyı canlı bir şekilde seslemdirmeye başladım.
Sesimden dökülen her bir kelime aklımda huzuru, refahı, yaşlı çiftlerin güzel düşüncelerini hayal etmemi sağladı. İzlediğim filmde ki argo kelimelere kahkaha atarak gülen insanlar katıldı. Sonra güzel komedi çeken senaristler çifte şenlik kattı yazdığım satırlara.
Uzun bir metin parmaklarımdan yazı oldu sayfaya aktı. Aklım saatlerdir düşündüğüm şeylerden arınarak huzuru, son bahar havasını yakaladı.
Gözlerim düşüncelerim ardından aralanırken dudaklarımda ki tebessümle yazdığım satırlara bakarak yanlışlarımı düzelttim. En son kelime de göğüs kafesime yorgunlukla derin bir nefes doldurup, çiçeklerin eşlik ettiği odama yorgun nefesimi verdim.
Laptopu dizlerimden yatağa bırakarak, yatakta gerilip, başımı cama çevirerek camdan görünen yeşil yaprakları arasından bana göz kırpan limonlara baktım. Artık yaz geldi diye ağaçlar, kuşlar, meyveler kulağıma doğru bağırıyorlardı.
Mesleğimden dolayı, doğayla içli dışlıydım her zaman. Doğayı, ağaçları, çiçekleri çok severdim. Yazar olmak, her zaman, her dakika bir şeyler üretmek zor işti ama bana kattığı güzel şeyler de oldukça fazlaydı.
Doğayı sevdirmişti, düşüncelerim sayesinde hayvanları daha fazla anlamaya başlamıştım. Bana okuduğum binlerce kitaplarla, yazdığım yazılar da fazlasıyla hayat bilgisi öğretmişti.
Yirmi dört yaşında son zamanlar da evden pek çıkmayan birisi olarak yazılarım bana hayat vermişti. Tam beş kitabıma hayatımı katmıştım, merakla okunan hayatım bazı kişiler tarafından oldukça beğenilirken, bir kesimden de laf yedirmişti.
Etki, tepki bunlar en sevdiğim şeylerden di.
"Miyaa~" kucağıma bir anda zıplayan oğlumla kıkırdarken boynuna küçük bir öpücük bırakıp, oğlumu kollarımın arasına yatırarak sallamaya başladım.
"Sen beni mi özledin hım. Awww yerim ki seni küçük oğlum, miniğim."
"Meoww"
"Hımm, efendim aşkım." kollarım da güzel oğlumu sallarken hemen kapanan gözleriyle kıkırdadım.
Sallamamla gözlerinin kapanması bir oluyordu her defasında. Kollarımın arasında uyuması dakikalarca her şeydi.
Güzel miniğimi sokakta yaralı bir halde bulmuştum. Araba çarpmıştı ve kaçmıştı. Onu can çırpınırken görmem beni o gün yıkmıştı. İnsanlığın bazı kesiminin kötü olduğunu bir kez daha kitabımda yazmak için de bana konu olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜︎You Are My Home⚜︎
FanfictionDoyur beni seninle, yürüyemeyecek hale getir beni... Doç. Dr ve hastası en fazla, ne kadar ileriye gidebilirdi ki? Doctor #4 minv #1 taemin #1 sad #7 psikoloji #9 bxblove #6 sad #2 vmin #13 Başlangıç: 06.Mart.23 Bitiş: 18.Mayıs.23