Evime kalan yolumuz bir on beş dakikaydı. Bu gün eve dönme zamanımızdı ve iki saattir yoldaydık. Saat on iki gibi kahvaltımızı yapıp öyle yola çıkmıştık. Şuan ben en arka da otururken diğerleri buraya nasıl geldilerse eğleniyorlardı.
Kamp genel olarak güzel geçmişti. İlk gün ki gibi dün çocuklarla oyunlar oynamış, salıncak yaparak sallanmıştık. Büyüklerin canı sıkılsa da ben hiç yapmayacağımı yaparak hep oyun oynayıp vakit geçirmiştim.
İlk günün gecesinde Taehyung'la birlikte olduğumuz için ikinci gün pek hareket etmesem de üçüncü günü daha temiz bir zihinle mutlu olarak tamamı ile değerlendirmiştim.
Bu kısacık süreçte geçmişimle, ona anlattığım her olayla teker teker yüzleşmiştim. Başta onunla konuşmayarak sessizliğe bürünmüş, koynunda yatarken düşünceler de boğulmuştum. Bana verdiği izlerlerle tenimin ne kadar güzel olduğuna şahitlik etmiştim.
Sözleri her saniye aklımda gezinmiş, o uyurken tebessüm etmiştim. Uzun soluklu bir gecenin ardından yeni bir güne uyanmayı tercih etmiştim ve tercihimi uygulamıştım. Ona anlattığım her şey sanki benden başkasının da bilmesiyle, daha kolay atlatılabilir gelmişti...
Taehyung'la konuşmak derdimi anlatmak bana gerçekten dediği gibi iyi gelmeye başlıyordu. Mesela pek insanlara karışmayan biri iken onunla konuştukça daha çok insanlara, aktivitelere katılır olmuştum.
Tamam belki kampa kıskançlıktan gelmiş olsam da sadece oturmayı, kendi halim de takılmayı düşünüyordum. Ama bu sefer öyle olmayarak Taehyung karşımda olsa da veya bir başkası; aklıma cinsel bir şey düşünmek gelmemiş, temiz bir zihinle geceyi ederek Taehyung'la, birlikte geceleri sarılarak uyumuştum.
Taehyung bazen sigara içmeye kalkıyordu ve bunları duysam da gözlerimi aralamayarak gelmesini bekliyordum. Ki dakikaların ardından gelip yanıma yatarak, bana sarılıp sırtımı okşadığını hissederken uykuya tekrar dalıyordum.
On yaşımda annem öldüğünden beridir hiç okşanmayan sırtım, saçlarım onun tarafından üç gün boyunca gece okşanmıstı. Daha önce ilk birlikteliğimizde de okşadığında bunun farkına varmak istememiştim ama üç günde anlamıştım ki sadece cinsellik değil sevilmekte çok güzeldi.
Bunun farkına yeni yeni varmıştım.
Yirmi iki yaşımda da güzeldi sevilmek ama sonu yarısı ölü ruhumun tamamını öldürmüştü. Şimdi ise Taehyung, ölen ruhumu yaşatıyordu...
Tenime kırılacak bir değerli parça gibi dokunulması, Taehyung'la birlikte olduktan sonra daha iyi anlamıştım ki özlediğim şeylerden biriydi.
Tabi bu sırada işler güzel giderken Taehyung tarafından izlenilip, cilveleştiğim sıralar da sinir olduğum bir kaç şey olmuştu, olmamış değildi.
Jungkook denilen çocuk daha fazla yakın davranmıştı Taehyung'a.
İlk gün benimle olduğu için pek birlikte duramasalarda sex yaptığımız günün sabahın da bile kahvaltı da yan yana oturmuşlar, jungkook kahve gözleriyle bana iğrenç bir şeymişim gibi bakışlar atmıştı.
Kahvaltı da konuşulan bir an'da inleme sesleri ise beni öksürüğe boğarken Taehyung'un, kurt inlemesi diyerek bizimkileri ve öğrencileri geçiştirmiş, olsa dahi Jungkook'un kötü bakışlarını yine ve yine üzerimde hissetmiştim. Ona baktığımda da ise kendi gözlerimle görmüştüm.
"Jimin hyung, sizin eve geldik!" bağıran markla düşüncelerimden uzaklaşırken başımı eğdiğim ellerimden kaldırıp etrafa bakındım.
"Ahh fark etmemişim." derken ayaklanıp sırt çantamı sırtıma taktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜︎You Are My Home⚜︎
Fiksi PenggemarDoyur beni seninle, yürüyemeyecek hale getir beni... Doç. Dr ve hastası en fazla, ne kadar ileriye gidebilirdi ki? Doctor #4 minv #1 taemin #1 sad #7 psikoloji #9 bxblove #6 sad #2 vmin #13 Başlangıç: 06.Mart.23 Bitiş: 18.Mayıs.23