Başım çok ağrıyordu. Sanki başıma sopayla ölmem için vuruyorlardı, ama ben dayanmaya çalışıyor gibiydim. Beynim uyanmış, gözlerimi bile aralayamıyordum.
Ne olmuştu bana? Üzerimden tır mı geçmişti? Neydi bu ölümcül baş ağrısının sebebi? Canım sanki tuzla buz oluyor gibiydi. Bedenim infilak oluyor gibiydi. Başıma balyoz geçiriliyordu. Gözlerim, gözlerim bana sövüyordu.
Dün akşam aklıma yaptıklarım gelirken daha da çatlayan başımla gözlerimi yavaşça aralamıştım. Ama gözlerime beni sinir etmek ister gibi dim dik vuran güneşle, dudaklarımın arasından huzursuz bir kaç mırıltı çıkmıştı.
Yine de gözlerimi tamamen aralayıp, daha iyi görmek için göz kapaklarımı bir kaç defa kırpıştırmıştım. Ellerim gözlerime kapanıp ovarken, bir kaç defa yüzümü sıvazladım.
Etraf tamamen netleşirken siyah odayı inceleyip, yeni uyandığım halde kaşları mı çattım. Hoseok hyung bu kadar renksiz insanmıydı diye düşünmeden edemezken yatakta yüz üstü döndüm.
Görüdüğüm gri yatak çarşafları ve büyük camlarla neler olduğunu anlamaya çalıştım. Hoseok hyung, apartmanda klas bir daire de oturan insan degilmiydi en son?
Düşünmeye en içten başlarken gördüğüm korkulukla ve dolaplarla başımı eğip burnumu yastığıma yaslayıp, gezinerek koklamaya başladım.
"Laan, hassiktir!" aldığım koku, burnuma dolan ciğerlerimi cayır cayır yakan doktorun kokusuydu! Aldığım bu koku yüksek bir çığlık atıp, yatakta bağırarak dönememi sağladı.
Tabi bunun sayesinde yorgana sarılıp yere sertçe yapışmamla, tam manasıyla sikilmiştim. Başım öyle bir betona çarpmıştı ki sanki etrafta zikzak çizmişti gözlerim.
"Hay sikicem." yorgandan kurtulmaya çalışıp, bir elimle başımı ovmadan duramazken yer de tepindim. En sonunda kurtulduğum yorganla ayağa fırlayıp olduğum eve baktım.
Burası hoseok hyung'un evi değildi? Burası Kim Taehyung'un eviydi! Nasıl gelmiştim buraya? Neler olmuştu dün gece? Üçüncü bardaktan sonra olan hiç bir şey aklımda yoktu. Ben ne yapmıştım? Rezil olmuş muydum? Hyung neredeydi?
Türlü türlü sorularla baş etmeye çalışırken bir kaç kez uyku mahmurluğuyla yorgana falan takılıp tökezlememle, merdivenlere gelerek hızlı hızlı inmeye başladım.
"Hakket sikcem ama!" Son geldiğim merdivenle takılıp bu sefer yere uçacağım sırada yüksek sesle bağırıp dengemi sağladım. Hayır yani bu kadar sakar da değildim ben, bana alkol yaramamıştı bu defa onu anladım.
"Ne oluyor?" karşımda elleri kumaş pantolonun cebin de bana doğru yürüyen adamı görmemle dudaklarım aralanmış, yüzüne baka kalmıştım.
Acaba yanımda mı uyumuştu?
"Ben niye buradayım? Hyung nerede?" derken bakışlarımı zor da olsa yere eğdim.
"Hyung'un seni bana bırakarak kaçtı." demesiyle yanıma gelip önüm de durmuştu.
"Niye ki?" merakla soru yöneltmemle elini havaya kaldırıp alnıma serilen saçlarıma parmaklarını geçirdi.
"Dün akşamla ilgili hiç bir şey hatırlamıyorsun değil mi?" diye, saçlarımı geriye yatırırken soru sormasıyla, gözlerine gözlerimi büyültüp bakarken dudak büzmeden önce onu yanıtladım.
"Hatırlamıyorum. Başım ağrıyor... Ne oldu dün akşam?"
"Dün akşam olanları, bence hatırlamak istemezsin. Bu yüzden bu faslı geçelim ve sen yosun çorbanı iç." diyerek elini saçlarımın arasından çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜︎You Are My Home⚜︎
FanfictionDoyur beni seninle, yürüyemeyecek hale getir beni... Doç. Dr ve hastası en fazla, ne kadar ileriye gidebilirdi ki? Doctor #4 minv #1 taemin #1 sad #7 psikoloji #9 bxblove #6 sad #2 vmin #13 Başlangıç: 06.Mart.23 Bitiş: 18.Mayıs.23