Bu günü oyunlarla, çocuklarla fotoğraf çekinip, bir çok konu da muhabbet ederek geçirdikten sonra şuan gece olmuştu. Ateş başında gitar çalan doyoung ile bizimkiler hayran hayran izlemiş mark ise şarkı söylemişti.
Ateş başında uyuya kalan bir kaç kişiyle, bazıları çadırlarına gidip uyumuşlardı. Bu sırada Taehyung yorgunum diyerek çok önceden çadırına dinlenmeye gitmişti, ben ise bir kaç çıtırtının çıktığı ateşin başında hırkama sarılarak oturmaya devam ediyordum.
Onunla kalabalık yüzüden falan pek konuşamamış, ekmek arası sucuk yerken bile yüzünü pek görememiştim. Özellikle de zaten yanına yaklaşmak pek istememiştim çünkü sıkıla bilir gibi geliyordu.
Benimle ilgilenmesi, beni mutlu ediyordu velâkin oda yorula biliyordu. Yorgun düşmüşken her insan sıkıla bilirdi bunu istemiyordum ki, bu kadar yakınlaşmışken de hata yapmak saçma olurdu.
Eskiden o hayatım da değilken çoğu kez her dakika farklı bir erkeği düşünürdüm. Hele ki biskolata reklamın da oynayan erkekleri... Bazen küçükken daha yönelimi mi bilmediğim zamanlar kadınları düşünürdüm. Ama mastürbasyon yaparken kalça mı yatağa sürtmekten vazgeçmezdim.
Komikti aslında enkazlarla dolu geçmişim de bazı anlarım. Bir dergim vardı marka ismi play boy'du. On yaşlarında falan, babamın bıraktığı masadan bakmak için çalmıştım. Öyle güzel ünlü kadınlar vardı ki çocukluk işte gözlerimi fal taşı gibi açmış onlara bakıyordum.
Sonra sonra inlemelerimin, duygularımın arasında onların ilgi mi çekmediğini fark ettim. O kadınların, o vücutlarını ergenlik çağında bile arzulamıyordum. Sonra ise her şeyin ardından üzüm yerken, kabuklarını başımı olumsuzca sallamadan edemez iken derginin açtığım sayfalarına dakikalarca fırlatırdım.
Sonra ise edebiyat bölümü üçüncü sınıfta okurken arkadaşımın gizli gizli baktığı bir gazete kapağında gördüğüm erkekle dibimin düştüğü dakikalardan birini yaşamıştım. Biskolata erkekleri, yönelimi mi bana araştırmam için olanak sağlayan en büyük şeylerden di.
Erkeklerden hoşlandığımı anlayınca çok korkmuştum ama aşmıştım işte. Babamdan zaten o zamanlar da ara sıra şiddet gördüğümden bunu hiç ona söylememiştim.
İyi sır saklıyordum, ruhumu yarısını alabora eden babamdan öğrendiğim gibi.
Havanın soğumaya iyice başlamasıyla ne çok düşündüğümü fark etmiştim. Gece ayazın da gökyüzüne başımı kaldırarak, aklımı eski anılardan uzaklaştırıp küçükken her ağladığım da yanımda olan Ay'a göz kırpmıştım.
Daha sonra ise yüzüme vuran rüzgarla derin bir nefes alıp ayaklanmıştım. Yerde yatanlara bakınıp, hırkama daha sıkı sarılırken arkama dönerek gece mavisi büyük çadıra ilerlemeye başlamıştım.
Her adım da tek olduğum için kurt veya ayı varmıdır burada diye düşünmeden edemiyordum. Büyük ağaçların arasında, ağaçlara bağlanmış iki renkli ışıkla yürümek kolay olsa da ayaklarımın altından çıkan çatırtı sesleri korkunç hissettiriyordu.
Böyle bir yerde yanımda bir on dörtlü gerekliydi.
İki oda bir salon genişliğinde ki çadıra gelmemle fermuarı yavaşça açıp ayakkabılarımı çıkartarak, elime almamla ses yapmamaya çalışarak içeriye girdim.
Tulumunun içine girmiş saniyesin de uyuyan Taehyung, ile karşılaşmamla ayakkabımı kenarıya bırakırken dudaklarımı büzdüm. Tamam ilk geceden sabahtan da anlaştığımız gibi gece bir şeyler yapmayı düşünüyordum onunla bu çadırda ama böyle uyuması işleri yokuşa sokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜︎You Are My Home⚜︎
FanfictionDoyur beni seninle, yürüyemeyecek hale getir beni... Doç. Dr ve hastası en fazla, ne kadar ileriye gidebilirdi ki? Doctor #4 minv #1 taemin #1 sad #7 psikoloji #9 bxblove #6 sad #2 vmin #13 Başlangıç: 06.Mart.23 Bitiş: 18.Mayıs.23