26. ✔ ꙳The Notebook꙳

440 38 22
                                    

Taehyung'la geldiğimiz sinama salonun da vizyon da olan filmlere bakıyorduk. Seçme hakkını bana bırakmıştı ama seçemiyordum. Aksiyon gerilim olarak The Foreigner ve Extraction vardı, macera olarak Uncharted ve troll vardı. Romantik olarak ise The Notebook ve Titanic vardı.

Hiç birini de izlemiştim diyemeyeceğim çünkü The Notebook ve titanic'i izlemiştim. Bu yüzden izlemediklerim üzerinden gitmek istiyordum ama The Notebook gibi bir favorim varken de bu pek doğru karar gibi gelmiyordu.

Bu yüzden yanım da telefonuna bakan Taehyung'un bana bakması için genzimi temizleyip, pazılarına parmak ucumla vurarak bana bakmasını sağlamaya çalıştım ki, zaten o da başını telefondan kaldırıp gülümseyerek bana bakmıştı.

"The Notebook'u seçtim. Romantik daha güzel gibi geldi. Seninle ilk sinamamız olacak sonuçta ilkimizi aksiyona veremem." diye söylenmemle ona az önce verdiğim ve üzerine giydiği ceketinin iç cebine telefonunu yerleştirmişti.

"İlkimiz için güzel bir film seçmişsindir umarım."

"Ben ne zaman kötüyü seçtim Tae?" dememle omzuma kolunu sarıp beni gişeye yönlendirmişti. Ben ise aklıma gelen, bu gece ona anlatacağım adamı düşündüm.

Seçmiştim ama o bunu bilmiyordu.

"Şaka yaptım güzelim. Merhaba not defteri için iki bilet alabilir miyiz." beni cevaplayıp, gişe de ki kızla konuşmasıyla bir anlık daldığım yerden omzuna başımı yaslayarak uzaklaştım.

"Şöyle buyrun efendim. Seans kırk dakika sonra başlayacak, salon dördün önünde bekleyin lütfen." diyerek ücreti falan söylemesiyle bakışlarım başka noktalara kaymıştı.

Sanki geçmişi unuttum ama benden başkasının bilmemesi içimi katlediyordu hala daha. Bunu artık anlayabiliyordum. Ağır bir yüktü bunlar.

"Nereye daldın öyle Jimin?" gözlerimin önünde sallanan elle ve kulağımın arkasasına itilen saçımla transtan çıkmak için başımı sağa, sola salladım.

"Bir yere dalmadım. Sadece mısır alsak mı diye düşündüm ve almaya karar verdim!" diyerek bağırıp kolunu çekiştirdim.

"Hadi bana mısır al hadi! Ama kendine alma öyle daha romantik oluyor tamam mı!" diyerek heyecanlı bir şekilde yerim de tepindim. O ise çekiştirmelerime dayanamayarak elini belime sarıp yürümeye başlamıştı.

"Başka şekilde romantik'liler de yapabilirim. Mesela ne kadar güzel olduğundan bahsede bilirim. Veya gel buraya." diyerek beni bir hız mısır yolundan çekip, başka bir noktaya götürdü.

"Oha bunlar çok güzel!" beni getirdiği yerin içinde gördüğüm ayıcıklarla ellerimi dudaklarıma kapayıp bağırdım.

"Sen daha güzelsin, frezya." demesiyle gözlerim ışıldayarak ona baktım, o ise beni küçük dükkana sokmuştu.

"Tae~ çok tatlısın." diyerek uzanıp yanağını öpmemle ayıcıkların önünde durmuştuk.

"Sen daha tatlısın emin ol güzelim. Peki şimdi hangisini istersin bebeğim?" diye soru yöneltmesiyle ondan ayrılarak etrafım da bir tur attım. Pek beğenememle biraz uzaklaşarak baş harflerin yazılı olduğu ayıcıkların yanına geldim.

Dudaklarım baktıklarımla büzülürken Taehyung'un ve benim ismimin baş harfini aradım ama göremememle yavaş yavaş üzülecektim, ki işte iki tane görmüştüm. Ardından gördüğüm iki seçenek arasında kalmamla büyük beyaz ortasında J & T yazısı olan ayaklarında ise I love you yazan bir ayı seçtim.

Hemen kucağıma alarak yumyumuşacık tüylerini sevip, başımı ayının boyun girintisine sokarak kıkırdadım. Öyle yumuşaktı ki insanın uykusunu getirirdi. Öyle güzeldi ki galiba bu aldığım hediye bu güne kadar önüme verilmiş olanların en güzeliydi.

⚜︎You Are My Home⚜︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin