Unutulmak nasıl bir duyguydu? Sevdiğin tarafından, istemediğin halde unutulmak ne demekti? Nasıl bir duyguydu? Yaşamayan bilemezdi. Taehyung bu hissi tadıyor, yaşıyordu. Her şey gün geçtikçe daha da siliniyordu sanki. Bunu kendi gözleriyle görüp, anlıyor ve kahroluyordu.
Çaresizlik gün geçtikçe vücuduna ilmek ilmek işliyor. Bir zamanlar kendisine karşı yapılan tatlı, cilveli hareketlerin hepsi bir bir yok oluyordu, olmuştu da. Her şeyin bir bedeli vardı ya Taehyung, Jimin gibi bir güzelin kendisini sevmesinin bedelini sevdiğinin ellerinden kaymasıyla ödüyordu.
Gözlerine her gün değen bir kaç saniye bile olsa gülen gözleri fark ediyordu. Ama nafileydi o bakışların ardından sevdiği tarafından boş bakışkarı tadıyordu.
Günden güne karşısında eriyen beden ansızın kucağına gelip, oturarak dudaklarını dudaklarına yasladığında sanki her şey bir anda geçiyordu ama dakikaların ardından, baş ağrısı yüzünden ağlıyan oğlanla kahroluyordu.
Beyaz tenli gün geçtikçe daha da soluyordu. Park Jimin unutuyor, Kim Taehyung bitiyordu.
Sanki zaman kavramı o kadar hızlı geçiyordu ki, her şey hızlanmıştı. Zaman koşuyordu, Taehyung ise her şey bitmeden o zamanı yakalayıp, değerlendirmeliydi ki amalar vardı, değerlendirmek bile çok zordu.
Jimin, küçüğü günün yarısının çoğunda yataklarında uyuyor, uyumadığı zamanlar da yatakta ağrıdan titriyor, göz yaşlarına boğuluyordu. İyi olduğu zamanlar da Taehyung'a, hatırlamadığı duygularla tekrar bağlanıyordu.
Kokusunu kokluyor, saklıyordu. Öpücüklerinin hatırlamasa dahi birbirine karışmasına izin veriyordu. Öyle bir an geliyordu ki frezya her şeyi hatırlıyor, kıkırtılarla sevgilim eşim diye Taehyung'a, durmaksızın bu kelimeleri tekrar ediyordu.
Elleri Taehyung'un, teninde geziniyor, gözlerini kapayarak onu hissediyordu. Sonra tekrar göz kapaklarını aralayıp, Taehyung'u tıpkı şuan ki gibi seyrediyordu.
Kim Jimin uyanmış, Taehyung'u seyre dalmıştı. Parmaklarını burnunda, dudak kenarlarında gezdiriyordu. Parmak uçları istemsizce karıncalanıyor, tebessüm ediyordu.
Taehyung yüzünde yine hissettiği parmaklarla gözlerini aralamadan beklerken, yine uykusun da seyredildigini anlamıştı. Bu his... Jimin'in, parmak uçlarında ki sıcaklığın tenin de dolaşması Kim Taehyung'un hoşuna gidiyordu.
Dudak kenarında gezen parmakla kulağına dolan sessiz bir kıkırdayış, Taehyung'a 'dünyam bundan ibaret' dedirtmişti. Dokunuşların kaşlarından, kirpiklerinden en sonunda iki dudağının arasında gezinmesiyle küçük bir öpücük bırakmıştı, küçük parmağın ucuna.
Anında gezinmeyi bırakan parmakla Taehyung, gözlerini aralayarak onun o güzel gözleriyle karşı karşıya gelmişti. Işıltı vardı o gözler de ama yine solacağının da haberindeydi.
Jimin, karşılaştığı gözlerden bir çocuk gibi bakışlarını kaçırıp etrafa bakınmıştı. Taehyung, anlamıştı güzelinin utandığını. Bu yüzden bir kaç saniye bekleyip, etrafa bakan gözlerin tekrar kendi gözleriyle buluşmasını beklemişti. Öyle de olmuştu Jimin, tekrar ruh eşinin gözlerine bakmıştı.
"Sen beni mi izliyorsun?" Taehyung ise tekrar gözlerine değen gözlerle dudaklarını aralayarak sessizce konuşup, parmaklarını pürüzsüz tene dokundurmuştu. Yanağı öyle sıcaktı ki soğuk parmak uçları anında ısınmıştı.
"Sen-" Jimin tek kelime söyleyip, yanağını tenini seven parmaklara doğru itmişti.
"Sevmemi mi istiyorsun?" Taehyung eline itilen yanakla tebessüm edip, konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⚜︎You Are My Home⚜︎
FanfictionDoyur beni seninle, yürüyemeyecek hale getir beni... Doç. Dr ve hastası en fazla, ne kadar ileriye gidebilirdi ki? Doctor #4 minv #1 taemin #1 sad #7 psikoloji #9 bxblove #6 sad #2 vmin #13 Başlangıç: 06.Mart.23 Bitiş: 18.Mayıs.23