31. ✔ ꙳Jungkook...꙳

371 39 25
                                    

"Selam hyung!" Jimin duyduğu sesle anında gözlerini aralarken, sesi daha iyi algılamaya çalıştı. Ses her kelimesin de mutluluğunu yansıtırken, heyecanlı olduğu sesinden anlaşılmıştı.

"Jungkook, seni ne attı bu saatte buraya?" Taehyung'un, Jungkook'un sesine karşılık sevgi dolu sesi yüzünden yatakta hızla doğruldum.

İçim de büyüyen kıskançlık duygusunun yanı sıra neden bu saatte burada olduğunu düşündüm. Üzerimde ki yorganı itekleyip, üzerimi açarken arkama dönüp aşağıyı görmeye çalıştım.

"Hyung arkadaşlarla partiliyorduk. Sonra aklıma ailemin bu gece evde olmayacağı gelince bu gece sana gelmeyi düşündüm. Tek duramıyorum evim de geçen fare gördüm." diyen çocukla ayaklanarak büyük trabzana yaklaşıp, trabzana eğilerek ellerimle tuttum.

"İyi yapmışsın. Kahve falan içer misin, ne ikram edeyim sana?"

"Kahveye falan gerek yok hyung. Sadece oturmak istiyorum." diye söylenen Jungkook'la kaşlarım çatılırken, Taehyung'un da yanına oturmasıyla ikisinin de benim onları izlediğimi fark etmedikleri aşikardı.

"Hyung, bu arada sana bir teklifim var. Müze için iki bilet aldım yanım da gidecek kimsem yok, seninle gidelim mi?"

Ne oluyurdu tam olarak burada anlamış, değildim ama Jungkook'un elinde uzattığı iki biletle kaşlarım havalandı. Bu adam, emindim ki Taehyung'u, seviyordu. Bana kampta ki bakışları, başka bir yer de olsak bile garip hissettiren tavırları.

Buraya gelmesinin sebebi de bence evde yalnız kalacağından değildi. Emindim kahretsin ki...

"Olur, yarın saat kaçta?" Taehyung'un bileti kabul edip almasıyla Jungkook'un, yüzünde açılan tebessümüyle beraber boğazımı temizleyerek bakışları üzerime çektim. Ardından ise merdivenlere yürümeye başlayıp, aşağıya inmeye başladım.

"Misafirin mi vardı hyung? Yanlış bir zaman da mı-" konuşmaya devam ederken bir anda duraksamasıyla merdivenlerden inip yanlarına vardım.

"Bu o adam hyung, magazinlerde ki iş adamını oğlu ve kampta ki." sesi düşünceli hale bürünmüş konuşurken tanındığım için taehyung'un, oturduğu koltuğun kol kısmına oturdum.

"Merhaba Jungkook. Evet kapta ki gencim ben. Taehyung'un yanında kalan, sen de Jungkook olmalısın." diyerek elimi uzattım ona sıkması için.

"Tanıştığınıza göre açıklama yapmama gerek yok. Yanlış bir zaman değil tabi ki. Sonuçta korktuğun için geldin." Taehyung'un, aramıza girip konuşmasıyla gözlerim onu buldu.

"Ellerinizdekiler neler?" duyduğum halde belli etmeden meraklı bir biçim de sordum, sorumu.

"Bunlar mı? Jungkook müze için iki bilet almış ama gitmeye birisi olmadığı için bana söyledi bende kabul ettim. Sen de gelirsin, sana oraya gidince alırız bilet." diyen Taehyung, bilinçsizce uyluğuma elini koyup hafifçe okşamıştı.

"Olur, ben de gelirim. Aslında hiç müzeye gitmemiştim. Sayende ilk olacak Jungkook, teşekkürler." dedim, benim o adam bakışları atarken.

"Siz aynı evde mi yaşıyorsunuz?" diye soru sormasıyla gülümsemem büyüdü.

"Bilmem acabamı ki? Aslında bunu düşünmüyor değilim. Şuan babamla kavga ettiğim için buraya attım kendimi. Ama tamamen onun oldum." diyerek, konuşurken ikisinde de gözlerimi gezdirdim.

"Size içecek koyup geliyorum ben. Siz tanışın, kaynaşın güzel güzel." Taehyung'un, bizi bırakıp mutfağa gitmesiyle onun kalktığı yere oturdum.

"Hyung'un, bir sevgilisi yok sanıyordum ama demek ki sen sevgilisisin. O gün kampta ki inleme seslerinden anlamıştım ama hastasıyla beraber olması, düşünülmez bir şey." demesiyle kaşlarım çatıldı.

⚜︎You Are My Home⚜︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin