Dumbledore

25 4 0
                                    

Yeni haftaları yine aynı sıkıcılığında geçiyordu. Onları ayakta tutan tek şey D.O. Toplantıları gibi gözüküyordu. Ayrıyeten Esther ve Raven'ın birliktelikleri diğer altılıya güzel dalga konusu olmuştu. Esther  Zinhnefend derslerinde gerçekten büyük bir başarı göstermişti. Snape'in zihnine bile girmeyi başarmıştı. 

Herkesin hevesle beklediği Patronus'ları çalışmaya başlamışlardı sonunda. Ancak Esther'ın onlara sürekli hatırlattığı gibi, bol ışıklı bir sınıfta, tehdit altında değilken bir Patronus yaratmak, Ruh Emici gibi bir şeyle karşılaşıldığında yaratmaktan çok farklıydı. 

"Ay, insanın keyfine limon sıkma böyle, " dedi Cho neşeyle, Paskalya'dan önceki son derste kuğu biçimindeki gümüşi Patronus'unun İhtiyaç Odası'nda süzülüşünü izlerken. "Öyle güzeller ki!"

"Güzel olmaları gerekmiyor, seni korumaları gerekiyor, " dedi Ginny sinirle . "Aslında bir Böcürt'e falan ihtiyacımız var; ben öyle öğrendim, Böcürt Ruh Emici taklidi yaparken Patronus yaratmaya çalışarak -"

"Ama o çok korkunç olurdu!" dedi Lavender, asasının ucundan kesik kesik gümüşi buharlar saçılıyordu. "Zaten ben -hâlâ- yapamıyorum!" diye ekledi kızgın kızgın. Ginny gözlerini devirdi ona. Neville de sorun yaşıyordu. Dikkatini toplama çabasıyla yüzünü buruşturmuştu, ama asasının ucundan sadece cılız duman şeritleri çıkıyordu. 

"Mutluluk verici bir şey düşünmen gerekiyor, " diye hatırlattı Esther ona. "Deniyorum, " dedi Neville kederle. Öyle büyük bir çaba gösteriyordu ki, yuvarlak yüzü terden parıl parıl parlıyordu. 

Sonra odada büyük ışıltı oluştu. Herkes ellerini gözlerinin üstüne koyarak Felix ve Seoul'ün asasıdan çıkan oldukça büyük , dişi ve erkek , görkemli iki çitaya baktı.  Çitalar , birbirleriyle yarış halinde herkesin etrafını dolaştıktan sonra Felix ve Seoul'ün etrafında dolaşarak kayboldu.

"Bu harikaydı!"

"İkisi de aynıydı !" 

Arkadaşları anlamlı bakışlar eşliğinde gülümsediler .

"Nasıl yaptılar onu?"

Herkes patronusların etksindeyken İhtiyaç Odası'nın kapısı açıldı ve kapandı. Esther , kimin girdiğini görmek için etrafına baktı ama orada kimse yokmuş gibi görünüyordu. Ancak az sonra kapının yakınındakilerin susmuş olduğunun farkına vardı. Derken, ne olduğunu anlamadan, bir şey cüppesinin eteğini diz hizasından çekiştirmeye başladı. Gözlerini aşağı çevirince, büyük bir hayretle, ev cini Dobby'nin her zamanki sekiz yünlü şapkasının altından ona
baktığını gördü. 

"Merhaba, Dobby!" dedi. "Ne yapı- Sorun nedir?"

"Umbridge buraya geliyor! Hemen burayı boşaltmalıyız!"

Esther, doğruldu ve debelenen cini oldukları yere mıhlanmış halde, dehşet içinde izleyen kalabalığa

"NE BEKLİYORSUNUZ?" diye bağırdı. "KAÇIN!" 

Herkes hemen çıkışa doğru koşuşturdu, kapıda bir yığılma oluştu, sonra insanlar dışarı dökülmeye başladı. Esther,onların koridorlarda son süratle koştuklarını duyabiliyordu, kaptırıp da yatakhanelere kadar gitmemeyi akıl edebileceklerini umuyordu. Saat henüz dokuza on vardı, kütüphaneye ya da Baykuşhane'ye sığınsalar daha iyiydi -hem oraları daha yakındı-

"Hadi Esther, Skyler! Çabuk olun!" diye çığlık attı kalabalığın arasından Aurora. Esther , Raven'ı gözden kaybetmişti . Kalabalık koridordan dağıldığında geriye sadece ikizler kalmıştı. Tam sağ doğru koşmaya başlayacaklardı ki saçında çekildiğini hissetti.

The Children of the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin