Ekimin ortalarına doğru dönemin ilk
Hogsmeade gezisi geldi. Esther , okulda artan bu kadar sıkı güvenlik önlemlerine rağmen, bu gezilere hala izin verilip verilmediğini merak
ediyordu, ama gidebilecek olmalarını öğrendiğine sevindi. Birkaç saatliğine de olsa şatonun dışına çıkmak daima güzeldi..Esther gezi sabahı kahvaltıya on dakika kalana kadar yatakta debelenip durdu. Ginny, onu yataktan sürüyerek çıkartmıştı.Yorgun hissediyordu. Geceleri hatırladığı olayları düşünmekten uyuyamıyordu çünkü okulda çoğu kişinin aksine savaşın kapıda olduğunu biliyordu.
Kahvaltıya da aynı şekilde sürünerek indi. Uykulu olmasına rağmen Seoul'ün eksikliğini hemen fark etmişti.
"Seoul nerede?"
"Bilmiyorum ki, bugün inmeyecek galiba." dedi Aurora.
"Merak etmeyin, seke seke geliyor." dedi Raven gülümseyerek. Diğerlerinin kafasını kaldırıp gösterdiği yere bakmalarını salladı. Gerçekten de öyleydi. Seoul, heyecanlı bir şekilde koşarak yanlarına geldi.
"Çocuklar - çocuklar -"
"Dur kız, bir nefeslen." dedi Esther, onu yanına oturtup bir bardak su verdi. Seoul, uzatılan suyu içti ve bir kaç saniye nefesini düzenlemek için sakinleşti.
"Şimdi söyle bakalım, seni bu kadar heyecanlandıran ne?" diye sordu Harry.
"Melez Prens."
"Ne olmuş ona?" dedi Skyler, yemeğinden kafasını kaldırmadan.
"Bu Melez Prens varya... Onun kim olduğunu hatırladım."
"Kimmiş?" diye büyük bir merakla sordu Esther.
"Profesör Snape."
"Ne?" dedi Skyler, yemeğinden başını kaldırıp. Oldukça şaşırmış görünüyordu. Konu şimdi ilgisini çekmeye başlamıştı. "Şaka yapıyorsun!"
"Duydun iş-"
"Ne konuşuyorsunuz?" diye sordu yanlarına ne zaman geldiğini anlayamadığı Hermione. Ron ile birlikteydi.
"Eh - hiç öylesine.."
Bu konuyu nasıl yöneteceklerini bilememişti Aurora. Önce kendileri sindirmeliydi.
*
Hogsmeade'e yürüyüş hiç de eğlenceli değildi. Esther, atkısını yüzünün alt tarafına sardı. Geri kalan kısmının biraz sonra acıdığını ve uyuştuğunu hissetti. Raven, tutmasa uçup gidecekti. Köye giden yol tamamen
acı rüzgâra karşı yürüyenöğrencilerle doluydu. Az sonra Esther , sıcak Ortak Salon'da kalsalardı daha iyi eğlenip eğlenemeyeceklerini düşünmeye başladı ve sonunda Hogsmeade'e vardıklarında Zonko'nun Şaka Dükkânı'nın tahtalarla kapatılmış olduğunu gördü. Bunu , bu gezinin iyi geçmeyeceğinin ispatı olarak yorumladı. Ron, kalın eldivenleriyle,
dosdoğru sevecen bir şekilde açık olan Balyumuk'u gösterdi ve hepsi onun peşinden sendeleyerek kalabalık dükkâna girdiler."Şükürler olsun" diye titredi Ron, sıcak ve şekerleme kokan hava etraflarını sararken.
"Hadi, bütün öğleden sonra burada oturalım."
"Çocuklar !" dedi gürleyen bir ses arkalarından.
"Ah, hayır," diye mırıldandı Esther.
Dördü de acayip tüylü bir şapka ve tüylü yakasına uyan bir palto giyen, elinde kristalleşmiş ananas dolu büyük çantayı sıkıca tutmuş ve dükkânın yaklaşık dörtte birini kaplayan Profesör Slughorn'u görmek için arkalarına döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Children of the Marauders
FantasiaYa Potter ailesi son anda kaçabilseydi ve bu yüzden de Karanlık Lord, bir sonraki kurbanını evine doğru gitseydi? "I solemnly swear that I am up to no good. " * Black İkizleri, Lupin İkizleri, Seoul Hwang, Hera Hwang ve Christopher Felix Malfoy kar...