Ruh Emici Saldırısı

57 4 0
                                    

Yaz Esther için oldukça zor geçiyordu çünkü görüntüler hiçbir zaman aklından çıkıp gitmiyordu. Kabusları biraz biraz azalsa da bitmemişti.

Okulun başlamasına az kala Esther ve Skyler, Seoul ve Felix ile birlikte bir haftalığına Lupin'lere yatıya gitmişlerdi. Felix, neredeyse onlarla yaşıyor gibiydi artık, uzun süredir eve gitmemişti. Black'ler ise yazın başından itibaren daha güvenli olduğunu düşündüklerinden Grimmauld'a, Black Malikanesine taşınmışlardı.

Her gün olduğu gibi Skyler, Raven, Aurora ve Felix, onu dışarı çıkarmaya zorlamış ve sonunda başarılı olmuşlardı. Lupin'lerin evinin hemen alt sokağında olan bir parka gelmişlerdi. Raven, salıncağa binen Esther'ı sallıyor ; Seoul, kendince kitap okuyor ve Harry, Felix ve Aurora da kendi aralarında konuşuyordu. Biraz sonra diğerleri bir şeyler almaya gittiklerinde Raven, kızın yanında kaldı, sallamayı bırakıp onun önüne geçti ve tam önünde dizlerinin üzerine çöktü.

"Şimdi nasıl hissediyorsun?"

Esther, ona gülümsedi. "İyiyim, temiz hava iyi geldi."

Raven, onun dizlerinin üzerine bıraktığı ellerini tuttu. "Bu senin için ne kadar önemli bilmiyorum ama her zaman yanında olacağımı unutma. Senin suçun değildi, Els."

"Anlattıklarıma inanıyor musun?"

"Tabii ki inanıyorum. Orada yaşadığın herşey gerçekti ama senin suçun değildi. Hiçbir zaman yalnız olmayacaksın, ne olursa olsun hep yanında olacağım." diye cevap verdi Raven, kızın ellerini güven vermek için sıkarken. Sonra  Esther'ı, kendiyle beraber ayağa kaldırıp kollarını beline sardı. Esther, bu sarılmayı memnuniyetle karşılayıp Raven'ın boynuna kollarını doladı. Boy farklarından dolayı kızın kafası tam da Raven'ın açıkta kalan boynuna denk geliyordu. Esther, burnunu oraya hafifçe sürttü.

"Niye bu kadar güzel kokuyorsun?"

Raven, kıkırdadı. "Bilmem, nasıl kokuyorum ki?"

"Sıcak çikolata gibi kokuyorsun ve biraz da yağmur yağdığı zaman ortaya çıkan koku gibi."

"İkisini nasıl bağdaştırabildin?"

"Bu kişi sen olunca herşey mümkün oluyor."

Raven, cevap vermeye hazırlanırken gökyüzüzü birden kapkara ve ışıksız hale geldi . Sıcacık akşam birden insanın iliklerine işleyecek, ısıracak gibi soğumuştu. Mutlak, nüfuz edilmez, suskun birkaranlıkla sarılmışlardı, sanki dev bir el bütün sokağın üzerine kalın, buz gibi bir örtü örtmüş de onları körleştirmiş gibiydi. Raven ve Esther, birbirlerinden ayrılıp neler olduğuna baktılar.

Parkta onlardan başka bir şey daha vardı, uzun uzun, boğuk boğuk, hırıltılı hırıltılı nefes alan bir şey. Esther , dondurucu havada titreyerek dururken müthiş bir korkuyla sarsıldığında sıkı sıkıya Raven'ın elini tutuyordu.

Heybetli, kukuletalı bir gölge kayarcasına ona doğruyaklaşıyordu; yerin üstünde süzülüyor, cübbesini altında ayak da yüz de görünmüyordu. Gelirken geceyi emiyordu.Geri geri sendeleyen Esther ve Raven, asalarını kaldırdılar

"EXPECTO PATRONUM!"

Esther , çıkacak olan bir kelebek beklerken asasının ucundan Raven'ınki gibi bir kurt çıktı. Tek farkı, Esther'ınki bir dişiydi. Kocaman, gümüşi iki kurt , Ruh Emici'leri kalbinin olması gereken yerden yakaladılar ; Ruh Emiciler geriye savruldu, tıpkı karanlığın kendisi gibi ağırlıktan yoksundular. Kurtların saldırısı karşısında, mağlup, yarasa gibi, kaçıp gittiler.

"Esther - Raven !"

Esther, kafasını çevirdiğinde ona koşan arkadaşlarını gördü .

"Neler oldu ? " dedi Aurora  , telaşla.

The Children of the MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin