"04 - Adam Komando Çıktı!"

18.7K 779 306
                                    



4. BÖLÜM: ADAM KOMANDO ÇIKTI!

"Ya Mercan! Yanlış numarayı vermişsin, diyorum. Neden anlamıyorsun? Adam komandoymuş, komando!" diye bağırarak protez bacağımı taktığımda siyah dar elbisemi düzeltmek için aynanın karşısına geçtim.

Kuaförde düzleştirip arasına ışıltı attırdığım saçlarım iki yanımdan döküldüğünde gerdanımı süsleyen altın kolyeyle oldukça güzel durduğumu düşünüyordum.

Yüzüme bile bakma gereksinimi duymayan Mercan giydiği toz pembe elbisesiyle aynada öpücük atarak, fotoğraf çekilirken baştan savma bir cevap verdi bana. Dedi ki: "Aşkım saçmalama! Benim sevgilim önerdi diyorum o adamı sana, yamuk çıkmaz. Adam seni etkilemek için kandırıyordur işte, ezik ya, ondan! Hem bir komando niye cevap versin senin gibi eksik, bacağı olmayan bir kıza?"

Avuçlarımın arasında sakladığım anahtarım yere düşerek tok bir sesle tüm odaya dağıldığında avucumun içini tırnakladım. Mercan, hep böyle yapardı. Ne zaman bir şey için umutlansam eksikliğimi yüzüme vururdu ve benim canım o kadar yanar, özgüvenim o kadar sıfırlanırdı ki dilimden zehrimi dökemezdim. Kelimelerin laneti üzerime kalır, üzerimde yalnız ince bir hırkayla dururken sonsuz bir kış bahşederdi bana.

Gözlerim dolduğunda başımı kaldırdım. Ağlamayacaktım. Hele ki Mercan buradayken ben, tek bir gözyaşı bile dökmeyecektim. Arkadaşlığı belki iyiydi ama eğer Mercan birini çekemezse ona dünyayı dar ederdi, bugünlerde bana yaptığı gibi.

Öfke ve boşluk bir yağmur bulutu olup üzerime yağmaya başladığında bu gergin sessizlik kapı gıcırtısıyla bölündü. Gelen kişiyi tanıyordum, zengin bir iş adamının kızı Sezen Maral Söğüt'tü. Aynı zamanda son zamanların en çok yükseliş yapan sosyal medya fenomeni.

Ortamdaki gerginliği hiç fark etmemiş gibi koşarak içeri girdiğinde beyaz elbisesin içinde bir meleği andırıyordu. Hızla Mercan'a yaklaşarak taktığı kocaman yüzüğü Mercan'ın gözüne gözüne soktu.

"Bak!" diye bağırdı. "Yağmur bana evlenme teklifi etti!"

Gülümsedim. Bahsettiği adamı az buçuk tanıyordum. Yarıda bıraktığı tıp fakültesine devam eden ve solist olarak sahne alan yakışıklı bir adamdı ve ikisi, gerçekten çok güzel bir çiftti. Sosyal medyada gerçekten oldukça beğenilip takip ediliyorlardı.

Maral, Mercan'ın zoraki gülümsemesi karşısında istediğini alamamış gibi bana yaklaştığında, "Sen de baksana!" diye çığlık atarak yanıma yaklaştı.

Mutluluğuna anında ortak olarak onunla birlikte zıpladığımda, "Hayırlı olsun!" diye çığlık attım. O da içten bir şekilde gülümseyerek "Hadi, darısı senin başına!" diye konuştu.

Başımı omzuma eğerek gülümsediğimde Mercan'ın "O biraz zor," diyen sesi böldü bizi. "Konuştuğu ezik, askerliğini bitirmeye çalışan çocuk bile onunla dalga geçiyor. Kolay kolay almaz kimse Münire'yi."

Maral'ın gözleri şaşkınlıkla açılırken üzüntüyle protez bacağımı salladım, karşımdaki sarışın kıza durumumu anlatmak istercesine.

Böylelikle gözlerine bariz bir hüzün ifadesi uğradı. Yine de siniri daha baskın gelmiş olacak ki bana zorla gülümseyerek Mercan'a yöneldi. Ardından kızın kolunu çekiştirerek odadan çıkardı.

Hararetli bir konuşma yapacakları belliydi.

Umursamadım.

Tek ayağıma giydiğim bağlamalı topuklu ayakkabıyla aynadaki yansımamı seyretmeye devam ettim.

Yani bence, Mercan'ın ima ettiğini aksine o kadar da kötü bir durumda değildim. Kumral saçlarım, buğday tenim ve sıradan, yeşil gözlerim vardı işte. Her kız gibiydim. Saçlarım biraz yıpranmış ve uzundu, boyumla burnumun da olduğu gibi. Yüzüm düz ve kemikliydi, biraz da ruhsuz bakıyordum sadece.

Bu kadardı. Çok bir eksiğim ya da çok bir numaram olduğu söylenemezdi.

Maral ve Mercan'ın hararetli konuşmaları odadan içeri taşmaya başladığında yutkundum. Aslında Maral, benim yapamadığımı yapıyordu. Onu çok fazla tanımazdım, Mercan'ın kuzeni olduğu için tanışıklığım vardı ama şimdi o kız, beni arkadaşıma savunuyordu.

Hayat, oldukça garipti. Sürprizlerle doluydu. Aynı, şimdi telefonuma gelen sürpriz mesaj gibi.

Kıvanç: Merak ediyordum da

Kıvanç: Neden gece gece Serdar Ortaç şarkısı söyleyerek ses attın bana?

Münire: üstünden 14 saat geçti attığım mesajın ama yine de sen bilirsin

Kıvanç: Galiba unuttun, Prenses.

Kıvanç: Ben bir askerim.

Kıvanç: her zaman müsait olamam.

Münire: aman iyi be, bir şey demedik

Münire: ama sen de demedin

Kıvanç: ne demedim?

Münire: sesimle ilgili bir şey demedin?

Kıvanç: Bazı şeyler üstüne konuşmaya gerek bile yoktur, Münire.

Kıvanç: Bazı gerçekler, yasa niteliğindedir. Değiştirilmez. Üstüne söz söylenmez.

Münire: Of ya, o kadar mı kötü söyledim?

Münire: lafı dolandırıyorsun habire.

Kıvanç: Aksine,

Kıvanç: Sesin hiç kimsenin reddedemeyeceği kadar güzel, Küçük Hanım.

Kıvanç: Dün gece senin sesin, kurşun seslerini susturup beni huzurlu bir uykuya daldıran ninni gibiydi.

Kıvanç: Teşekkür ederim.

Gözümden bir damla yaş aktığında Mercan, Maral'a karşı "Onun hiçbir yanı sevilmez! Gözünü açsın diye öyle söylüyorum!" diye bağırıyordu.

Ama ben yine de gözlerimden akan yaşa rağmen bir cevap yazdım ona.

Münire: Asıl ben teşekkür ederim


Oylamayı unutmayın aşkuşlarıımmm
<3333
Sarıkamış'a da yeni bölüm geldii!

Kantinci Komando - Texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin