48. CAMDAN KALPLER
KIRILIR🪶| deniz tekin, sezenler olmuş
Sarılan ruh yaraları, sanmayın ki tamamıyla tedavi edilmiştir. Bu, hiçbir gerçeklikte imkanlı değildir. Bir yaranız vardır, o yara ruhunuzun en can alıcı noktasında, oradadır işte; hiçbir sargı tutmaz onu. Zaman geçer, aşklar, baharlar son bulur, alışırsınız. Geçmez. Geçemez ki zaten, eğer geçerse de o yarayı ruh yarası sanmayın. Aldanmışsınız.
Ruh yaraları, ansızın sızlatan yaralardır çünkü.
İnsanlar size "Ne oldu sana, neden böylesin?" diye sorarlar da aslında belirgin bir cevabınız yoktur ya, işte o anlar, sizin ruh yaralarınızın kabuklarının sökülüp yeniden kanadığı anlardır.
Ben, epeydir suskunum.
Bu seferki ise ruh yarası değil ama olmaya çok yakın. Bu defa, üzülmek için bir sebebim var. Bir girdap var, içindeyim. Dibe çekiliyorum ama aklımda bir soru var: Yalan mıydı?
Betül, yalan mıydı?
"Bastır, bastır! Yaraya bastır!"
Kumaşı Gümüş'ün göğsüne daha sert bastırdım.
"Kıvanç Abi, komutanım! Çok kan kaybediyor..."
Kıvanç'ın eli, kumaşı tutan elimin üstüne kaydığında nasırlı derisi, ilk defa beni sakinleştirmeye yetmedi. Vücudu kaskatıydı ve gözlerini öfke bürümüştü. Hiddeti kalkanı, sık nefesleri bastırdığı naraları olmuştu.
Eli elime değdi de gözleri, bu süreçte bir defa bile üzerime uğramadı.
"Yüzbaşına haber verin! Ambulans helikopter nerede kaldı?!"
Gözlerimi kapattım. Korku, boğazıma tırmandı ve boğulma hissiyle çepeçevre sarmalandım. Giz dolu çığlıklar boğazıma böyle dizildi işte.
Bilincim beni terk etmek üzereyken Kıvanç'ın "Bu defa Betül çok ileri gitti," diyen sesi beni kendime getirdi. Kafa karışıklığıyla gözlerimi yeşillerine diktim ama beni görmedi. Bakışları, hızla kan kaybeden kardeşinin üstündeydi.
"Planda bu yoktu," dedi Kıvanç, kendiyle konuşuyor gibiydi. Gerçi, gibisi fazlaydı. Kıvanç, kendini ikna ve telkin etmeye çalışıyordu esasında. "Betül Gümüş'ü vurmayacaktı, dikkat dağıtıp bizimle dönmeliydi."
Sonra, sustu. Ben Kıvanç'ın sustuklarını da duydum, akmayan gözyaşlarını da gördüm. Boştaki elim doğruca keskin çenesine kaydı. Başını kaldırdım ve zorla baktım gözlerine. Göz bebeklerinde kendimi gördüm ve biliyordum ki o da hasreti gördü bende.
"Gözümün bebeği," dedim çenesini okşarken. Bir parmağım çenesinde çukura, gamzesine değdi. "Her şeyin bir açıklaması vardır, sakinleş. Senin hatan değil," Sözlerim, onu rahatlamadı. Gözleri benden ayrılırken uyarırcasına çenesini sıktım. Bana döndü ve dönüşüyle birlikte tepesinde biriktirdiği karları, yamaçtan aşağı, üstüme yuvarlandı.
"Gümüş, iyi olacak." dedim bastıra bastıra. Yutkundu. Gümüş'ün kasketine bir bakış atarken "Ya olmazsa," dedi bir çocuk edasıyla. Onu alıp kaburgalarımın tam içinde saklamak istedim. "Münire, o benim kardeşim. Ya iyi olmazsa... Ne derim lan ben Sultan anaya? Kadın her an yüreği ağzında, telefonun başında bir haber için bekliyor..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantinci Komando - Texting +18
Cerita PendekEvde, boş vakitlerinde sıkılan ve üniversitesi online olmuş bir kız eğlenmek için ne yapabilir? Bizim kızımızın, askerliğinde kantinci olan bir adamla eğlenmek istediği doğru, peki; ya yazdığı adam kantinci değil de bir komandoysa? Münire: PATATES M...