Evet, o kutsal bölüm...
Evet, Kıvanç ve Münire için, hak yolu...
Ve evet, 42 bölümdür bunu bekliyorsunuz...
O ZAMAN, YA HAK!!!!(Bölüm +18'dir. Bu bölümü okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz, teşekkürler.)
VE BEBEKLERİM, YARINKİ AYT, YDT SINAVINDA DA BAŞARILAR DİLERİİİİMM❤️
43. ALEVLENEN AŞK
Bazen gözlerinizde hisler birikir de yaş olarak akar ya, benimki de şimdi o misaldi. Göğsümde bir ateş, belimde Kıvanç'ın sahiplenici kolları ve başımın üstünde ılık nefesi vardı. Esip gürlemişti. Gizem'den her şeyi öğrenmiş ve onu yaptıklarıyla birlikte öyle utanç içinde bırakmıştı ki ben bile acımıştım bir an için. Bir an için.
"Kıvanç," diye fısıldadım bir elim göğsünde daireler çizerken. Kaslı göğsü tişörtün içinden bile bana öyle güzel manzaraydı ki ne bakışlarımı çekebiliyor ne de elimi üstünden ayırabiliyordum.
"Hıı," diye mırıldandı Kıvanç, uyku mahmuru bir sesle. Ardından beni öyle hızlı döndürüp altına aldı ki koca vücudu, tüm ışığımı kesti. Ağırlığının bir kısmını vererek bu defa o yattı göğsüme. Burnu, dekoltemin arasına yerleştiğinde titredim.
"Kıvanç," dedim yeniden. "Bir şey sö—"
Diliyle göğsüme bir fiske atmasıyla boğazım kurudu ve nefesim kesildi. "N-ne yapıyorsun?" dedim titrek bir sesle. İri avuçları belimin oyuntusunu sıktı ve anladım ki, bu bir uyarıydı. Yeni çıkmış sakallarını tişörtün açıkta bıraktığı göğsümde sertçe gezdirirken "Cennetteki yatağımda uyuyorum işte sevgilim," dedi, bu kalbim öyle hızlı attırdı ki; durduramadım. Birkaç saniye içerisinde Kıvanç da deli gibi hızlanan kalbime öyle yüksek sesle güldü ki su yeşili gözlerine yeniden can geldi. Bana bakışı derinleşirken altında kıpırdandım ve kalkmaya çalıştım ama Kıvanç, kocaman avucunu göğüs oluğuma bastırdı. "Kal orada," dedi sinsi bir gülüşle, "altımda..."
Yutkundum. Atmosfer, bir anda değişti ve bir şeyin boğazımda takılı kaldığını hissettim. Nefes geçmedi oradan. Kıvanç da bunu fark etmiş olacak ki göğüs oluğuma saplanan eli, bir yılan gibi vücuduma dokunarak boğazıma doğru çıktı. Gözlerim şokla aralanırken Kıvanç boğazımı yavaş ama sert bir şekilde sıkıp okşamaya başladı.
Ben. Resmen. Ölmek. Üzereydim.
Üstümde bir Yunan tanrısı gibi dikilen, vücudumla en sevdiği oyuncağıymış gibi oynayan ve güzel sözlerle beni bir şeytan gibi oyununa getiren Kıvanç Tanyeri, anladım ki mitolojilerde geçen şehvet iblislerinden biriydi.
Aksi taktirde bu birkaç harekette bacaklarımın arasının bu kadar ıslanmasına imkan yoktu.
Kıvanç, eğilerek yeni çıkmış sakallarını yanağıma bastırdığında boğazımı bu defa biraz daha bastırarak sıktı ve kulak mememi saliselik olarak ağzına aldı. "Böyle iyi mi," diye sordu, rahat bir sesle. Gözlerim arkaya kayarken "Hıı," diye mırıldandım. Ne dediğinden haberim bile yoktu.
Kıvanç, "Boğazından bahsediyorum," dediğinde zihnimde bir ışık belirdi ve konuşmak için dudaklarımı araladığım anda beni boğazımdan tutarak yukarı doğru çekti ve ağırlığını biraz daha üstüme verdi. Gücü karşısında mest olmuştum. Yine de ipleri elden bırakacak değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantinci Komando - Texting +18
KurzgeschichtenEvde, boş vakitlerinde sıkılan ve üniversitesi online olmuş bir kız eğlenmek için ne yapabilir? Bizim kızımızın, askerliğinde kantinci olan bir adamla eğlenmek istediği doğru, peki; ya yazdığı adam kantinci değil de bir komandoysa? Münire: PATATES M...