9. BÖLÜM: BULDUM SENİ KÜÇÜK HANIM"Sansar'dan Şahin'e, Sansar'dan Şahin'e,"
Kulaklığıma dokundum. "Şahin dinlemede."
"Komutanım, sinyal en son ormandan gelmiş. Buraya yakın konutları taradık. Biri şüpheli. Bir kilometre doğunuzda kalıyor."
"Tamamdır, Sansar."
Cengiz ve Lütfü'ye işaret verdiğimde seri adımlarla yer değiştirdik. Yerlerin ıslak olmasından kaynaklı timin tam yeterliliğini kullanamadıklarının oldukça farkındaydım fakat kullanmak zorundalardı. Şu anda buradaki herkes, her şeyini ortaya koymak zorundaydı. En çok da yüreğinde cehennem ateşiyle başlayıp körüklenen yangını taşıyan ben, her şeyimi ortaya koymalıydım.
"Komutanım, sol temiz."
Arkamdan gelen üç adam da hareketlenmemle birlikte beni takip ettiğinde şüpheli olarak belirlenen konuta olan mesafeyi ölçüyordum. Biraz zaman alabilirdi. Gerçi bu hızda ilerlersek kıza zarar gelmemesi imkansızdı zaten. Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirerek Allah'tan sabır dilendim. Bu adamlar yeri geldiğinde birer çita olabiliyorken bugüne inat bu kadar yavaşlardı sanki!
Öfke, bir an için virüs görevi görerek hızla tüm vücuduma yayıldığında nefeslenmek adına duraksadım. Arkamda beliren Salih başını omzumun üzerinden uzattığında silahını kucağına, dolayısıyla sırtıma yasladı. Kaskını düzelttiğinde, "Şey," diye fısıldadı. "İyi misiniz komutanım? Kötü gibi duruyorsunuz da, sorayım dedim."
Salih'i ilk etapta cevapsız bırakarak omzumdaki başını hızla geri ittirdim. Akabinde yakınlığına dem vurarak "Fenayım, Salih. Bana karşı hislerin değiştiyse de felfenayım. Dokunsalar patlarım. Öyle bir fenalık." dediğimde Salih, "Hislerim size karşı nasıl değişsin ki komutanım?" diye sordu. Yüzünde alaşağı olmuş bir ifadeyle oldukça şaşkın görünüyordu.
Silahımın kabzasıyla Salih'i bayılttığım hayaller anlık beni yoklasa da yardımıma koşan Cengiz, kulaklıktan "Ulan hıyar!" diye bağırdı. "Kaç dakikadır 'Komutanım!' diye ötüp değdiriyorsun Küçük Salih'i adama!"
Salih bilinçli bir şekilde gerileyerek "Hee," diye mırıldandı ve devam etti: "Kusura bakmayın komutanım. Kötüyüm de bu aralar..."
Kuşa bile dikkat kesilen ve tehdit olarak gören tüm ekip, Salih'in sözü üzerine ona anlamsız bir bakış attığında Salih, gözlerini kocaman açarak silahıyla birlikte ellerini havaya kaldırdı. "Lan durun! Öyle kötülük değil, başka türlü... Hay, anasını sikeyim ya! Döndüğümüzde ne ütüleyeceksiniz kafamı bununla, Allah bilir!"
Cengiz bir ıslık öttürdüğünde, Lütfü "Eğer dönebilirsek," diye mırıldandı kulaklığına doğru. Bu, bizi kendimize getiren söz oldu, can yaktı.
Gerginlik de yay biçimini alarak oklarını üzerimize saldı.Aniden değişen havayı buradaki tüm aslanların aldığını biliyordum. Bu ne farkındalık ne de gerginliğin getirisiydi. Aksine bu, bizi çepeçevre kuşatan tehdidin hediyesiydi.
Bir süre daha sessizce, hareketliliği bozmadan böyle devam ettik.
Düşündüğümün aksine, çok geçmeden belirlenen konut görüş açımıza girdiğinde "Komutanım ben ilerliyorum," diyen Gümüş'ü kısaca başımla onayladım. Arkasından Lütfü ve Cengiz de oraya yöneldiğinde Salih'e işaret verdim. İki gruba ayrılarak, belirlenen konumu alt ve üstten dağılarak sarmaktı hedefimiz. Belirlenmiş bir plandı bu.
İz sürmekte üstüne olmayan Gümüş, Cengiz ve Lütfü'ye yön vererek evin üst tarafında kalan düzlüğe ilerlediğinde Salih'i de sağ kanada yönlendirdim. Bense sol girişteki çamlığın arkasına geçmiştim. Silahını emniyetini açarak hazır konuma geldiğimde sırtımı ağaç kavuğuna iyice yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantinci Komando - Texting +18
Kısa HikayeEvde, boş vakitlerinde sıkılan ve üniversitesi online olmuş bir kız eğlenmek için ne yapabilir? Bizim kızımızın, askerliğinde kantinci olan bir adamla eğlenmek istediği doğru, peki; ya yazdığı adam kantinci değil de bir komandoysa? Münire: PATATES M...