Aşklarım, bir anda tüm etiketlerden çıktık ve bu imkansız diye biliyorum. Acaba sebebi kapak olabilir mi? İhlal falan mı yedik acaba Kıvanç'ın memesi görünüyor diye, anlamadım slmdsşödşsl
(Bu yüzden geçici bir kapak koyduum.)Ama cidden çok üzgünüm, günlerdir etiket sırasını korumak için uğraşıyorum ve bir anda böyle olması tüm hevesimi kırdı resmen. Yine de yazdım bölümü, iyi okumalaaar🫶🏻
40. AÇIĞA ÇIKANLAR
"Yenge," dedi Cengiz, içeriye girdiğinde. "Eldivenleri Cengiz için örüyorum demişsin komutanıma."
"Öyle dedim, Cengiz. Bir sorun mu var?" diye sorduğumda "Yengem yok da, koskoca adam geldi, hangimizin eli daha büyük diye baktı. Ne yaptın sen buna ya?" diye sordu.
Kaşlarım çatılırken "Hanginizinki daha büyükmüş?" dedim ben de merakla. Cengiz geriye doğru gidip kendi bedenini gösterdi ve "Yenge bir baksana bana, Ayıboğan Cengaver derler bana. E bi' zahmet bizimki daha büyük yani... Bizimki derken elimden bahsediyorum, diğerini bilmiyorum, hangimizinki daha büyük yani..." dedi kafası karışık bir hâlde.
Sırıttım istemsizce. "Elinin senden küçük olduğunu fark edince çok sinirlenmiştir."
Cengiz de etrafı kontrol ettikten sonra bıyık altından güldü ve ağzını yandan kapatarak bana doğru yaklaştı. "Üf, yenge! Sen ne diyorsun?! Uçtu, uçtu! Tuttu yakamdan, dedi ki; siktir git görev yerine Cengiz! Gözüm görmesin seni!"
Bir yardım kolisini açarken kahkaha attım ve "Sen ne dedin?" diye sordum. Cengiz ellerini üç numara kestirdiği saçlarında gezdirdikten sonra burnunu siler gibi yaptı ve "Dedim ki, komutanım, olaydaki etkin kişi siz değil de bensem öyle yapıp giderim! Öteki bize ters..."
Gözlerimi belerterek ona döndüğümde neredeyse kutuyu düşürecektim. "Peki, o ne dedi sonra?"
Cengiz hemen dikleşerek düşen kargo pantolonunu çektikten sonra ellerini de beline koydu ve "Gel, gel, dedi. Ben senin sevdiğin pozisyonu biliyorum... Vallahi yenge, o soğuk havada demez mi şınav pozisyonu al, diye! Aklım çıktı, aklım! Anam, avradım si- sevildi!"
Bu defa koliyi tutamazken su şişeleri bir bir yere döküldü ve Cengiz'e küfür ettim. Cengiz adeta ateş saçan gözlerime bakınca ayaklarını götüne vura vura kaçtı, tabii. Gitmeden önce de "Bence Kıvanç komutanım senin çevirdiğin işleri biliyor, yenge." demişti. "Beni tanıyor zaten, senin benim için dünya ahiret bacı olduğunu biliyordur."
Aslında bu, bir sorun değildi çünkü bilip bilmemesi bir şeyi değiştirmeyecekti. Beni onun yanında gördükçe ve ben onunla değil de Cengiz'le ilgilendikçe onun için işler çığırından çıkacaktı ki; geçen günler boyunca öyle de olmuştu, delirmişti Kıvanç.
Bir şişe almak için eğilen yaşlı adama kendi ellerimle birini uzattığımda gülümsedim kendi kendime. Beyefendi ona sandı bu hareketimi, o da gülümsedi.
Bir süre daha açık alanda su dağıttım. Saatler geçti böyle, askerlerden yalnızca sessiz takılan Talha'yı gördüm. Geldi, bir şişe su aldı; başıyla selam verdi ve arkasını dönüp gitti. Aslında en çok da bu adamı merak ediyordum çünkü herkes bir şekilde kendini anlatırken o, öyle susuyordu ki gören, adamı konuşamıyor zannederdi. Farklıydı, giz doluydu her hareketi. Yine de güven veren bir havası yok değildi, adamdan şüphe bile edemiyordum. Küçük, belirsiz hareketleriyle size güvende hissettiriyor ve sessiz sedasız gidiyordu. Akıl karıştırıcıydı.
Ahbap'tan gelen bir görevli, aşağı taraftaki küçük, üstünde yeşil bir işaret olan ilk yardım çadırına gidip bir koli getirmemi istediğinde şaşırdım. Bu işler normalde bana kalmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantinci Komando - Texting +18
Short StoryEvde, boş vakitlerinde sıkılan ve üniversitesi online olmuş bir kız eğlenmek için ne yapabilir? Bizim kızımızın, askerliğinde kantinci olan bir adamla eğlenmek istediği doğru, peki; ya yazdığı adam kantinci değil de bir komandoysa? Münire: PATATES M...