36. KIVANÇ ŞU ANDA UYUYOR
TATLIM🪶| Firuze, Sezen Aksu
( ElifSelenYlmaz aşkım önerdii, siz de şarkı önerebilirsiniz bebekler✨)
Kıvanç'ın içimi yakan gözleri, değdiği her noktada imzasını bırakıyordu. Bakışları öyle derindi ki sanki içimi, duygularımı örten o kalın perde, bir ona gelince şeffaflaşıyordu.
Ben bu hissin hem müptelası hem de bu histen kurtulmak için yalvaran o zavallı kişi olmuştum.
Kıvanç Tanyeri, en nihayetinde, koparıp atamadığım kusur dolu nir uzvum olmayı başarabilmişti.
Karşımda dimdik duruyordu şimdi ve yaptığı ilk şey, bana göz kırparak "Ne iş," demek oldu. Elbette, masada, hemen önümde ekranı hâlâ açık duran Gümüş'ün telefonundan bahsediyordu. Dişlerimi sıktım.
Gel bir de buradan yak, Münire!
"Garip bir ses geldi de," diye saçma bir cümle kurdum saçlarımı omuzlarımın gerisine atarken. "Ben de dedim, acaba bir şey mi oldu ki... Ondan arayacaktım seni işte!"
Kıvanç'ın kaşları havalanırken bariz bir şekildi sırıttı ve hemen ardından başıyla onayladı beni. "Tabii, Münire Hanım," dedi alayla. "Size inanıyorum. Sonuçta bugüne bugün, bana bir defa dahi yalan söylememişiz insansınız."
Ellerim gayri ihtiyari eteklerimi buldu. Sinir tepe ucumu yakıvermişti! Karşımdaki bu adam, Kıvanç, benimle düpedüz dalga geçiyordu!
Kaşlarımı çatmadan edemedim. İşte şimdi, bir şeyler söylemem gerekiyordu, altta kalamazdım.
Derin bir nefes ciğerlerimi süslediğinde, ağzımı açmıştım ki Kıvanç, başını indirerek cebinden telefonunu çıkarttı ve suratıma bile bakmadan hızla dışarıya çıktı. Her şey, birkaç saniye içerisinde gerçekleşmişti.
Tuttuğum nefesi yavaşça bıraktım. Acaba ne olmuştu ki?
Kollarım göğsümde bağlanırken ihtimalleri düşünüyordum, kimin arayabileceğini. Alelacele çıktığına göre belki de komutanıydı...
Aniden omzumda koca bir el hissettim. "Eski sevgilisi," dedi Cengiz. Düşmemek için ona tutunmak zorunda kaldım. "Ne?!" diye sordum şaşkın bir ifadeyle. "Eski sevgilisi ne alaka? Hem... Sen nereden biliyorsun?"
Cengiz'in kara gözleri bir an için arkamdaki masaya saplandıktan sonra, "İlk beni aradı," dedi. Üstüneyse sanki dünyanın yükü sayılabilecek bir ağırlık çöktü.
Pekala, işler biraz garipleşiyordu...
Boğazımı temizledim ve "Seni neden aradı," diye sordum ona. Cengiz'in bir eli hâlâ düşmemem için tuttuğu belimdeyken "Komutanıma ulaşamamış işte, Kıvanç'a. Bana söyledi, ona ileteyim diye de ben kendisinin komutanımı araması gerektiğini söyledim." dedi usulca.
Aferin, iyi yapmışsın Cengiz(!)
Kapının aralanmasıyla birlikte Cengiz'den biraz uzaklaşırken bir yandan da dümdüz suratına bakıyordum. "Cengiz," dedim. "Sen nereden tanıyorsun bu kızı?"
Gerçeğin gölgesi, kumral saç tutamlarına düştü Cengiz'in. Öyle bir yutkundu ki varsın, şu anda dünya yansın, Cengiz'in haberi olmazdı. Buna emin oldum.
Kıvanç'ın adım seslerinin bize yaklaştığını fark etsem de dönmedim ona. Cengiz'e doğru yaklaştım. "Cengiz," dedim son heceyi uzatarak. "Yoksa sen onu..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantinci Komando - Texting +18
KurzgeschichtenEvde, boş vakitlerinde sıkılan ve üniversitesi online olmuş bir kız eğlenmek için ne yapabilir? Bizim kızımızın, askerliğinde kantinci olan bir adamla eğlenmek istediği doğru, peki; ya yazdığı adam kantinci değil de bir komandoysa? Münire: PATATES M...