"52 - Detaylar Gerçeği ve Yalanı Saklar!"

3K 209 58
                                    

Medya: Bu bölüm Müni'm ve elbisesi💅
:( Bu bölüm smut yok :(
OY SINIRI: 140 (geçersiniz bencee✨🫶🏻)

Medya: Bu bölüm Müni'm ve elbisesi💅:( Bu bölüm smut yok :(OY SINIRI: 140 (geçersiniz bencee✨🫶🏻)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🪶| Sezen Aksu, Biliyorsun

52. DETAYLAR GERÇEĞİ VE
YALANI SAKLAR

MÜNİRE GÖNEN

Gördüm onu. Bana sarılmasını beklediğim kolları, Ali'yi boyun kilidine aldığında gördüm. Çevredeki herkes bas bas bağırarak onu ayırmaya çalışırken ise sadece izledim. Çabaları yersizdi, biliyordum. Dahası, çabalarının boş olduğunu insanlar da görüyor, biliyordu.

Onu, şimdi biri durdurabilecekse bu kişi bendim. Yalnızca ben. Rıfkı ve Cengiz de pekâlâ bunun farkında olacaklardı ki bir aslan gibi avını kıstıran Kıvanç'ı tutmaya çalışırlarken gözleriyle benden yardım istiyorlardı. İkisinin de gözlerinde bir şey yapmamı isteyen, beni zorlayan bir ifade vardı ama ben, durdum. Ali, burun kemiğinden çıkan sesle masanın üstüne devrildiğinde baktım öylece. Fakat ne zamanki Kıvanç'ın bana dokunduğu an inanılmaz bir zevk verdiği nasırlı elleri Ali'nin boğazına nefesini kesmek için tutundu, işte o zaman açtık ağzımı.

Tek bir kelime, tek bir komut. Yeterliydi.

Askerlerinin tüm güçlerini kullansalar da durduramadıkları üsteğmenlerini, ben tek bir lafımla kendine getirdim.

Kollarımı sıvazlarken "Dur," dedim, sadece ve yine, öylece, o da durdu.

Cengiz ve Rıfkı rahatlamış bir şekilde Kıvanç'ın durmasıyla geriye çekilirken İdil'in Ali'ye doğru koştuğunu göz ucuyla gördüm ama umursamadım. Hiçbir şeyi umursamadım. Gözlerim doğruca tek limanıma, sevince içinden adeta bir ilk insan çıkaran adama kaydı. İnceledim, yer veya mekan önemsemeksizin baktım ona. Kamuflajına, üstündeki kire ve köşeli çenesinin altında hâlâ izi duran siyah boyaya baktım. Şekilli burnu, hafif dalgalı saçları, yüzünde birer inci gibi parlayan su yeşili gözleri... Sonra gözlerim, kanlanmış ellerine değdi. Yutkundum.

Hayır, yutkunamadım.

Boğazıma büyük bir yumru oturdu. Kollarımı birbirine sardım. Ağlamak isteyen yanımı bastırdım. Her şeye ağlamayı artık bırakmalıydım. "Gelir gelmez sevgilini görmeye gelmen ne hoş, komutanım(!)"

Çizilmiş gibi duran yaralı kaşları çatıldı. Ellerini Cengiz'in ona uzattığı bir beze silerken kinaye dolu laflarımı takmadığı kesindi. Başının ucuyla sandalyeye oturtulmuş, burnundan akan kanı durdurmaya çalışan Ali'yi gösterdi. "Bu lavuğun seninle ne işi var?"

Net olan ver karşılığında kesinlik isteyen bir soru.

Sorudan nefret ettim.

"Arkadaş," dedim yarım ağız. Başka ne denirdi ki? Ali, başka hiçbir şey değildi.

Kantinci Komando - Texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin