34

695 40 87
                                    

Mehmo ve Çan için ayrı bir kurgu mu yazsam be

Sevgilerle Dazel sunar...

🌍

Mehmet

Gergin bir hava ile oturduğum yerde ayağımı sallıyordum. Çağan gelecek diye bu kadar gergindim, istemiyor değildim ama. Sadece, bilmiyorum...yaşananlardan sonra ondan köşe bucak kaçmıştım. Şaka gibiydi. Kardeşim gibi gördüğüm adamın bana aşık olması.

Ayağımın ucunda gördüğüm gölge ile kafamı kaldırdım. Yeni tıraş ettiği çenesini okşayan Çağan ile göz göze geldim. Mavi gözlerinde her zaman olan parlak boncuklar yoktu, dümdüz, gereksiz bir eşyaya bakıyormuş gibiydi gözleri.

Zar zor yutkunup gözlerimi kaçırdım. "Selam," diye mırıldandım zorda olsa. O, hâlâ önümden çekilmemiş, inadına gözlerime bakıyordu. "Selam," sert sesi, her zaman bana karşı yumuşak olmuştu. Artık değildi, sanki o gereksiz eşya benmişim gibi hissediyordum.

"Neden bu kadar sertsin?" İster istemez sesim pürüzlü çıkmıştı. Histerik bir gülüş sundu bana. Gözlerinde sadece alay vardı, onun alay konusu olmuştum.

"Sevmediğim herkese sertim ben." Sevmediğin herkese sertsin sen.

"Benden nefret ediyorsun, değil mi?" Alayla gülümsedim bende. Gözlerinde ki alay ifadesi yerini ciddiliğe bırakmıştı. İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum, bana karşı tabii ki.

"Hayır," şaşkınlıkla gözlerine baktım. İyi haberdi galiba, yani, dimi? "Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum." Acı bir gülümseme oluştu dudaklarımda.

"Bu iyi birşey değil mi?"

Ciddi yüz ifadesini bozmadan alayla göz devirdi. "Sevgiden bahsetmiyorum. Hiçbir şey. Ne gülüyorum, ne üzülüyorum. Tamam, sana olan sevgim de yok, ama başka hiçbir şey de yok." Tek nefeste söylediği kelimeler kalbimi öyle bir ağrıtmıştı ki; gözlerimin önünde ölen sevgilimi gördüğüm zaman bile bu kadar acımamıştı canım.

"N-Ne?"

Derin bir nefes verdi. "Sadece...sana da rol yapmak istemedim, birşey demek zorunda değilsin, demek istedim sadece." Şaşkınlıkla gözlerine baktım. Bana olan aşkını dindirmek isterken tüm duygularını kaybetmişti.

"Ne?"

"Anlama güçlüğün mü var?" Yüzümü avuçları arasına aldı. Yavaşça sol yanağımı okşadı. "İyi misin? Gözlerin," gözlerim yanmaya başlamıştı. Yeşilin en güzel tonu olan gözlerimin kızardığını hissetmiştim. "Mehmet?" Endişeli sesini duyunca istemsizce gözlerimi kapattım.

"Aşk, insanın ulaşamadığını arzulamasından başka bir şey değil." Diye mırıldandım. Ellerini yavaşça yüzümden çekti ve sol gözümden akan bir damla gözyaşımı sildi.

Bulunduğumuz yer, ormanın içerisinde ki bir banktı. Buraya sıklıkla geldiğimiz için buluşma yerimiz olmuştu. Gözlerini etrafta gezdirdi. Mavi hareleri benim yeşil gözlerim ile buluşunca yutkundum. Öyle içten bakıyordu ki dediklerinin yalan olduğuna yemin edebilirdim.

Elini tuttum ve yanağıma yaklaştırdım. "Yapma," dedim sadece onun duyabileceği bir sesle. "Yapma bunu bize.."

Alayla gülerek elini sertçe çekti. "Bize? Ne saçmalıyorsun Mehmet?" Şokla gözlerim sonuna kadar açıldı. Neden böyle diyordu? Neden böyle yapmıştı? "Neden taşınıyorum biliyor musun?" Kafamı iki yana salladım. "Senin yüzünden."

Bu sözleri birisi bana önceden demişti, ve sana nereden geldiğini söyleyebilirim.

Hiçbir şey demeden elini bıraktım. Ağaçların arasından koşarak gelen Kandemir ve Minjoon hızlıca yanımıza gelmişti. "Demiştim sana arıya taş atma diye!" Kandemir'in sitemli ses tonu kulaklarıma ulaşınca gülümsedim.

"Ama seni sokacak gibiydi!"

Kandemir sinirle iç çekti ve bize baktı. "Uzun zaman oldu he?" Çağan ile aynı anda kafamızı sallamıştık, belki de gerçekten ikimiz düşman olmalıydık, veya birbirini hiç tanımayan iki yabancı.

*

Havadan sudan konuşmuş, sonunda Kandemir'in bize söyleyeceği "önemli" açıklamayı bekliyorduk. Bu havadan sudan konuşma sırasında asla Çağan ile konuşmamış, göz teması bile kurmamıştım. Komikti, veya gerçekten psikolojim bozulmuştu.

Bir anda Kandemir Minjoon'un elini tuttu. Şaşkınlıkla donup kalırken dudaklarından çıkan kelimeler beni daha çok şaşırtmıştı. "Biz çıkıyoruz." İlk defa o zaman Çağan ile göz göze gelmiştik. O da şaşkındı.

"Yani? Merdiven mi çıkıyorsunuz?" Çağan'ın bu kadar mal olduğunu ilk defa görüyordum. Gülmemek için kurumuş olan kırmızı dudaklarını dişledim.

"Aynen Çağan abi, çok yoruluyor kendisi." Kandemir göz devirip söylenince gür bir kahkaha attım. Herkesin odak noktası olmuştum. "K-Kusura bakm- haha." Derin bir nefes alıp ciddileştim.

"Ne zamandan beri?" Meraklı bakışlarımın odağı değişiyordu. Bir Kandemir'e, birde Minjoon'a bakıp duruyordum.

"5,5 ay oldu olacak." O zamanlarda Kandemir ile Minjoon'un yakınlığını düşünmüştüm, çok iyi anlaşıyorlar diyip geçiştirmiştim kendi kendime. Kandemir'in gergin olduğunu anladığım için gülümsedim.

"Merak etme, sorun değil." Rahatladığını anbean görmüştüm. Bir anda Minjoon elini kaldırdı ve yüzük parmağında duran yüzüğü gösterdi. "Evliyiz biz." Dayanamamış ve sanki dakikalar önce şaşkınlıktan ağlamamış, kalbi kırılmamış gibi tekrardan kahkaha attım.

"Eee işi pişirmişsiniz siz." Çağan kendi kendine konuşunca ona hak vermiştim. 5,5 ay içerisinde herşeyi yaşamışlardı.

Çağan'ın bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Kafamı çevirip ona baktığım sırada kafasını hemen başka bir yöne çevirdi, göz göze gelmek istemiyordu. Kalbimde o acıyı tekrardan hissetmiştim.

🌍

Tekrardan selam

Beni özlemediniz bu sefer çünkü daha dün bölüm attım:D

Çan ile mehmo için kurgu fikrim var hemde UZUN süre önce düşündüğüm bir kurgu fikrini onlar üzerinde yapacağım

Neyse bölüm nasıldı

jihsooax 'ın düşüncelerini censu da kullanmasını engelledim 🤭 rica edeim 🤭😘

NEYSE

Kendinize iyi bakın sağlıcakla kalın 💗💗💗

(750 kelime)

Korelim | BxB ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin