Her şey rutin ilerliyordu. Bıçak sesleri Atakan'a her zaman iyi gelirdi. Ocağı yakmak için çıkan çıt sesini bile severdi. Mutfakta olmayı seviyordu. Keşke mutfak da onu sevseydi.
"Dün sen olmayınca çok sıkıcıydı."
Aleyna galiba onu gerçekten seviyordu. Ya da acaba öylesine mi iyi davranıyordu? Arkadaş mıydılar?
"Öyle mi?"
"Evet. Gerçi bir yandan da iyiydi. Tahir Şef sadece seninle ilgilendi." Galiba bu doğruydu ama bugün yüzüne bile bakmıyordu. "Duydun mu, yarın ve yarından sonra restoran kapalıymış."
Duymamıştı. Kimse ona böyle bir şey söylememişti. "Neden?" Hazırladığı sebzeleri mayonez kabına koydu. Bugün nedense etraf sakindi. Müşterilerle bir sorun yaşamamışlardı.
"Tadilat varmış."
Tadilat için restoran mı kapatılırdı?
"Ne güzel tatil yapacağız işte. Sevgilimle takılacağım şükür be." Mete pişirdiği balığı tabakladı ve zile bastı. Atakan ona kardeşinden bahsetmemişti. Öztürk abisi Orhan beyle konuştuğunu duyarsa kızar dediği için söylemeyecekti.
"Sizin sevgiliniz mi var Mete Şef?"
"Var, tabi." Mete'nin yüzünde güller açıyordu. Aşk demek ki böyle bir şeydi.
"Bir biz kaldık, Atakan." dedi Aleyna dudaklarını büzerek. Sonra hatırlamış gibi sarışın çocuğa baktı. "Senin sevgilin yok de mi Atakan?"
"Aleyna yaptığın risottoya Atakan'ın sevgilisini mi katacaksın da soruyorsun?" Tahir Şefin sesini duyan genç kız gerginlikle yanında duran adama baktı. Atakan da azar yememek için işinin başına dönmüştü.
Aleyna'yı bir güzel paylayan Tahir, Mete ve onun yanına geldiğinde Atakan ona bakmadı. Bakmasını gerektiren bir şey yoktu. Dün ona söylediği şeyi hala unutamıyordu. Kırgındı. Belki kırılmaya hakkı yoktu ama elinde değildi.
"Fındık yağını salataya koyma, tamam mı? Masa 3'ün alerjisi var."
"Biliyorum." Atakan bunu zaten biliyordu. Özellikle söylemesine gerek yoktu. O kadar da beceriksiz değildi. "Şef." dedi sonradan ekleyerek. Bugün gerçekten onunla konuşmak istemiyordu. Tabi ki bu durum Tahir Zeybek'in umrunda bile olmadığından bir şey demeden onların yanından uzaklaşmıştı.
Saatler geçtikçe bedeni iflas edecek duruma gelmişti. Sürekli ayakta durmaya alışkındı ama yemek yemediği için şekeri düşmüştü. Bu yüzden gözleri sürekli saatteydi. Son yemeği de yolladıktan sonra etrafı toparlayıp herkese iyi akşamlar diledikten sonra mutfaktan çıktı. Üzerini değiştirmeye mecali yoktu. Zar zor üzerine kot ceketini geçirip restorandan çıktı. Gerçekten de yarın çalışmayacaklardı. İki gün boyunca evde ne yapacağını çok merak ediyordu.
Ellerini cebine sokup yürümeye başladı. Bugün servise binmeyecekti. Eve gidip yemek yapacak hali olmadığından dışarda yiyip öyle dönecekti. Restoran dağın başında olduğu için merkeze inmesi için otobüse binmesi gerekti. Durakta beklerken gözlerini kapattı. Sanırım burada uyuyabilirdi. Rahatsız, demir bankta kayıp iyice yayıldı. Acaba eve mi bir şeyler söyleseydi? Ama hiç eve gitmek istememişti.
"Bu saatte otobüs çok zor gelir."
Gözlerini açıp konuşan adama baktı. Siyah jeep'in içinden ona konuşuyordu.
"Biliyorum şef. Beni geçen gün bırakıp gittiğinizde de çok beklemiştim." Gözlerini açsa da hala aynı şekilde oturuyordu. Zaten Tahir şimdi giderdi.
"O gün seni evine bırakırdım, tabi bana kibirli pislik demeseydin."
"Kaç defa özür dilemem lazım? Hatalıydım, biliyorum. Çok sinirliydim, o kadar." Gerçekten konuşacak hali yoktu. Onunla konuşmak da istemiyordu.
"Neyse ilk defa duymadım zaten."
"Ben de birinden ilk defa beceriksiz ve aşçı demeye bin şahit isteyen biri kelimelerini duymadım." Unutamıyordu. Bu adamın söylediği her söz aklına kazınıyordu.
"Ben özür dilemem." Yüzüne bakmayı kesti. Tahir'in yüzüne baktıkça kötü hissediyordu. Cevap da vermedi. Gitmesini istiyordu. Otobüs de bir türlü gelmemişti. "Atakan, hadi bin." Tahir camdan çıkardığı eliyle kapıya vurdu. "Nereye gideceksen bırakayım."
"Gerek yok. Ben kendim gidebilirim."
"Nereye gideceksin?"
Neden bu soruları soruyordu. Başına taş mı düşmüştü?
"Yemek yemeye."
"Bu saatte açık olan güzel bir yer bulamazsın."
"Ben sizin aksinize hatalı yemek yemeye alışkınım şefim. Güzel bir yer olmasa da olur."
Mavi gözlere bakarken konuşmuştu. Bugün üzerinde gereksiz bir cesaret vardı. Tahir ona cevap vermedi. Zaten sonrasında da otobüs geldiği için ona iyi akşamlar dileyip otobüse binmişti. Bir daha da arkasına bakmadı.
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıfır Hata
Teen Fiction"Beceriksiz bir aşçı olduğunu kabul ediyor musun?" Kabul etmiyordu. Bu mesleği yapabilmek için ailesinin yaptığı fedakarlıkları göz ardı edemezdi ama karşısındaki adam onu mahvediyordu. Hissettiği duygular yüzünden canı yanıyordu. "Evet." "Evet ne...